- Kategori
- Şiir
Bana Dokunma

baktığın tüm denizlerden ruhuna girsin dalgaların sesi
beni bıraktığın yerden sana beddua yükseltiyor
ellerinde boğduğun aşk'ın son nefesi
asude bir lisanla bağlasın duvağındaki kurdaleyi
sıkabildiği kadar sıksın hunharca
minyatür gelinliği üstünde yetim bir kız çocuğunu düşün
yanıbaşında
kuyruğunu tutan minik bir izdüşüm
tersine yaşa ömrünü biraz daha bugün
git gidebildiğin kadar geriye
erguvanlar kucağında..
elinde kırmızı gül..
olabildiğince uzağımda..
odana gir hadi..
müptela bir şehvetin kolları dolanacak boynuna
çeyrek asrın bir uktesi son bulacak
kapalı perdelerinin içinde eriyecek dudakların
muamma bir el tarayacak saçlarını yağmurlu bir sabahta
dizlerin mos mor olacak
ben aklına geldiğimde
kırık dökük kalacak parmakların ellerinde
kervanlar çoktan yol almış olacak o zaman
azgın bir yaban gibi sol yanına gerildiğimde
imanında asılı kolyende takılı kalacak gözlerin
parıltısına tutsak bedenin
ne güneş tutacak ellerinden
ne yıldızlar kayacak gözlerinden gökyüzüne
tuttuğun günlüklerinde bir anlamı kalmayacak
suladığın hiç bir çiçek açmayacak
mağrur bir sonbahar yaprağı sesine benziyor hıçkırığın
bir saray sultanı edası ki yürüyüşünde
hazin bir ayrılığın zaferinde
yine başıma bela olacaksın
senli saatlere mi uyanacağım yine..
sana gelen yollarda şerha
git Allahı'nı seversen
bana dokunma..
o meskun sırça ev'in aynalarında tara saçlarını
sakıncalı mahfuz kitaplar tutuştur ellerine
nafile
akıttığın baldıran ırmaklarından kanıyorum ben nasılsa
okuduğun her cümlede binlere çoğalacağım
adımı gördüğün her kelimede
artık simsiyah bir hüznün başını okşuyor bakışlarım
aşk'ın gözlerini kapattım sağ elimle
sıradışı küfürlü abes şiirler dilimde
derin bir makberin dibine değiyor ayaklarım
Faruk Civelek