- Kategori
- Şiir
Bir Acem Kavalı

kaval
içli bir ezgi kalmıştı kulak dibimizde
ve kaşık seslerinden süzülen çayda çıra
şimalden peygamberler ütopyasına
yuvarlandığımız
iki iklim arasından başak veren
o harmanda
çorak toprakların töre mezarlarında ağlaştık
yıldızlar iris kesilirdi gözlerimize
katıksız yer sofralarından doyardık
kahkahandan söz düşerken sazımın bam telinden
güneşi yorgan çekerdik üstümüze
korkardık...
kekiklerden misk-i amberlere katardım kokunu
bana kapanırdı o zaman kirpiklerin
sen nefretli ellerin kızıydın
beline bağlı kuşağa yazılı idi
kaderinin seceresi
bindallı içinde yanardı güzelliklerin
oysa ben
sessizce askoroz'a katılan bir dağ deresi
çok zamanlı yollarda Asur aşırı
yırtılarak düşerdi gözlerinden sanki
o bulanık hengame de soyluca
ben kapkara bir denizin koynuna
sokulurken usulca
asi bir üvey evlat gibi
tepemizde sallanıp durdu ya
vurgun yemiş çocukluğumuzun celladı
acımadan vuracaktı ecel tellerine
tarumar kapanacaktı senin gözlerin
karıncalar bile yas tutacaktı
zamansız kapanan kirpiklerine
Aras'ın sığ sularında bile soğumadı buğday tenin
ben kuzeylerinde donuyordum sen'in..
yangın gözlüm..
bir acem kavalından içiyor seni özlemim
Faruk Civelek
Askoroz:Karadenız'de bir akarsu adı..