Bana ecdadını söyle, sana kim olduğunu söyleyim!

Başbakan Erdoğan'ın, "Muhteşem Yüzyıl" üzerinden ecdad tartışması başlatması, aslında kimin hangi ecdad'ın torunu olduğu gerçeğini de su yüzününe çıkardı.

Bir önceki blogumda değinmiştim bu ecdad mücadelesine... Bu ülkede ecdad mücadelesinin de dini duyarlılıkla parelel gittiğini belirtmiştim.

Konuyla ilgili öteki yazılara ve gelen yorumlara bakınca meselenin sandığımdan daha derin çatlaklara sahip olduğunu anladım.

Şöyle ki, bakıyorsunuz bu platformdaki pek çok kişi Osmanlıyı kendi ecdadı kabul etmiyor. Bununla da kalmıyor, Osmanlı'nın Anadoluyu sömürdüğünden,  insanını kırıp geçirdiğinden falan bahsediyor.

Bazan bu ülkeye şaşıyorum. Nasıl olmuşta, aynı havayı soluyup, aynı sokakları paylaşırken aslında çok farklı aidiyetlerimiz olduğunu anlamamışız.

Hayret edişim, bunun bir problem gibi algılamamdan değil...Osmanlıyı ecdad kabul edip etmemek Osmanlı için bir şey ifade etmez.

Meşhur sözü biraz değiştirirsek durum, "bana ecdadını söyle, sana kim olduğunu söyleyim" durumundan başka bir şey değil.

Alparslanın Malazgirt zaferi ile Türklere açılan Anadolu kapılarından geçenler zaman içinde Osmanlı devletini kurup bölgeye huzur ve barış getirdiler.

Bütün bölge insanı, geçmiş aidiyetlerini de boşverip "Osmanlı" kimliği altında birleşti. Devletin adaleti ve hoşgörüsü tüm toplumu farklı kökenlerine rağmen bir millet yapmıştı.

Hem de sanatta, edebiyatta, musikide, mimaride en uç eserleri vermiş medeni bir milletti bu millet... Osmanlı sanatını internette bir araştırın bakın kaç başlık bulacaksınız.

Osmanlı tarihi bir gerçekken ve bu gerçek sadece gurur vesilesi olacak kadar büyük  bir gerçekken, bugün Osmanlı'yı reddetmenin nedeni ne olabilir?

Osmanlı benim ecdadım değildir, demenin hangi tarihi, sosyolojik ve psikolojik temellere dayandığını anlamak isterdim. Eğer, Osmanlı sizin ecdadınız değilse, kimdir sizin ecdadınız??

Benim ecdadım Anadolu halkıdır, gibi yuvarlak laflar yerine işin gerçeği söyleyemiyorsanız, bu Osmanlı sonrası  ırkçılığının getirdiği   baskının  sosyo-psijik sonucudur.

İster  Kürt asıllı olun, ister Ermeni, ister Rum...Osmanlı bunu mesele yapmamıştı, ama siz bunu "mesele" yapanların yanında saf tutup Osmanlıya tükürük yetiştirmeye çalışıyorsunuz bugün.

Biraz insaflı olsaydınız, Osmanlının torunu olduğunu söyleyen bir Başbakanın devr-i riyasetinde nerelerden nerelere gelindiğini görür ve sorunun Osmanlı olmakta değil, olamamakta olduğunu anlardınız.

Ne yazık ki, sizin kimliğinizi tanımayıp size kimlik dayatanların bu dayatmasına teslim olmuşsunuz. Şimdi bu "dayatma kimliğe" onu dayatanlardan daha fazla sahip çıkıyorsunuz

Gerçekleri söylemeye korkuyorsunuz... Korkunuz hükumetten, Tayyip'ten falan değil üstelik... Korkunuz kendinizden; kendi teslimiyetinizin getirdiği konforun bozulmasından...

Ne diyeyim... Sizin küçük küfürleriniz Osmanlıyı küçültmez... Osmanlı siz ecdad olarak saysanız da saymasanız da büyüktür.

Yaşadığınız ülkede, yaşadığınız şehir de Osmanlının mirasıdır... Siz, bir salkım üzümü vermezseniz de Osmanlı size bir bağ bağışlamıştır.

Üzümünü yiyip çekirdeğini de "ecdadınıza" tükürmeye devam edin siz... Biz, aslını inkar edenlerden olmayacağız.