Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '15

 
Kategori
Siyaset
 

Baraj meselesi üzerine.. Her durumda tilki avantajlı...

Baraj meselesi üzerine.. Her durumda tilki avantajlı...
 

Tilkiyi Kümese Bekçi yapmışlar, Gülmekten ölmüş..


12 Eyül 1982 Anayasası ile getirilen bir çok kısıtlamadan biri olan YÜZDE 10  seçim barajı 30 yıldır bütün  genel seçimlerde uygulandı. Sadece seçimlerden bir kaç ay önce gündeme gelip sonra rafa kaldırıldı.

Demokrasinin en temel  kurallarının başında gelen temsil etme hakkını gaspeden  seçim barajı kanunu geçmiş 30 yıllık dönemde Türk Siyasi hayatına damga vurmuştur. Eğer baraj sistemi olmasaydı veya kabul edilebilir bir düzey olan yüzde 3 veya en fazla yüzde 5 düzeyinde olsaydı bu gün çok daha farklı bir siyasi tablo ile karşı karşıya olacağımız bir gerçektir. Bunu olumlu anlamda söylemek istedim. Yani  yüzde 10 genel seçim barajı Türkiyeyi bir çok alanda geriye götürmüştür.

Bu gün iktidarda olan AKPnin bu baraj sisteminden oldukça fazla faydalandığını bu  faydayı Türkiye lehine değil kendi partisi ve partizanlarınca kullandığı açıktır. Seçilmiş bir  iktidar ve vekillerin kendisini seçenlere en büyük hakareti  ve aşağılamayı bu parti döneminde gördük. Sadece kendi parti taraftarlarından ibaret saydıkları bir ülkeyi sadece kendi partilileri için yönetmeye kalktılar. Bu düşünce ile yıllarca sadece demokrasi nin nimetlerine sığınarak demokrasiyi katlettiler.

Seçilmeden önce hiç bir özelliği olmayan insanlar seçilip Milletvekili sıfatını alınca onlara hakaret edebildiler aşağılama yapabildiler. Burada yıllardır değişmeyen ve değiştirilmeyen bir Siyasi Partiler Kanunu nun da bu sistemde etkili olduğunu söylemek gerek. Genel seçimlerden önce verilen daha fazla demokrasi sözü anti demokratik uygulamalar ile Ülkeyi dahada içinden çıkılmaz bir duruma götürdü.

Madem bu kadar demokrasiden uzaklaşıldı neden bu parti üst üste 3 seçim kazandı diye bir soru sorulabilir. Bu cevaplanması gereken bir sorudur elbette ama bu yazımda baraj konusu üzerinde daha fazla yazmak isterim.

Daha önceki seçimlere bağımsız aday olarak girerek yüzde 10 parti barajını böylece pasifize edip meclise giren vekiller mecliste yeniden aynı partide buluşarak seçim barajının etikisini biraz olsun azalttılar. Ancak bu kişilerin seçildikten sonra bu baraj oranının yüksek olduğu ve antidemokratik olduğunu  temsil hakkını çok büyük oranda etkilediği açıkça ortada iken seçim barajını düşürmeye yönelik bir gayret içinde olmadıklarını gördük. Sadece seçimlerden bir kaç  ay önce dile getirilip kendilerine demokrasi için mücadele eden parti süsü vererek seçimlerden sonra ise bunun üzerine yatarak zamanı geçirdiler. En önemli mücadele bu alanda verilmesi gerekirken   bu partinin İmralıya nasıl gidip gelebiliriz diye daha fazla mücadele ettiğini gördük. Çünkü onların demokrasi düşüncesi İmralıya gidip gelebilme üzerine kurulu olmuş.

HPD  veya BDP  nin seçimlere parti olarak girerek  barajı aşacağız söylemi yerine bu barajı kaldırmak için daha fazla mücadele etmesi gerekmezmi.? Bu sistemden en çok zarar gören parti CHP  den sonra HDP  olmuştur. Ama HDP  bu mücadele yerine başka alanlarda farklı mücadele seçmeyi tercih etmiştir. Acaba neden?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden parti genel başkanları için alınan kişisel oyu baz alarak Türkiye genelinden de daha fazla oy alacağını hesap etmektedirler. Bu düşünce ile hareket etmeleri kendileri adına normal sayılabilir. Normal olmayan ise yıllardır Terörün nedeni  ve sorumlusu olan birinden  icazet almalarıdır. Binlece masum vatandaşımızın ölümüne neden olan kişinin  bu gün  Türkiye genelinden oy alarak bir Türkiye Partisi olma hedefiyle yola çıktığı söyleniyor. Herhalde aklını peynir eklmekle yemiş olması lazım bu milletin. Tek demokratik düşüncesi  İmralı etrafında olan bu partinin bir Türkiye Partisi olma  isteği normaldir  ama hayalden başka bir şey değildir.

HDP  nin barajı aşamaması durumunun AKP nin işine çok yarayacağı söylenmektedir.  Çünkü böylece bölgede daha etkin olan AKP nin en az 40 civarında haketmediği vekili alabileceği dile getirilmektedir. Bu öngörü geçmişteki  gerçeklere dayanmaktadır. 

Ancak BDP  nin  barajı aşması durumunda da aşmaması durumunda da AKP  bundan  kazançlı çıkacaktır. Bu nedenle baraj sisteminin değişmesini istemeyen  ilk parti AKP  dir. Kendilerini Yeni Türkiye ye daha fazla demokrasiyi getirdik diyenlerin 32 yıllık dikta yönetiminin getirdiği anti demokratik baraj sistemini değiştirmemesi ve bunun  arkasına sığınması AKP  nin kara bir lekesi olduğu gerçeğini muhalefet partileri yüzüne çarpamamaktadır.

AKP nin çözüm süresi  diyerek halkı uyuttuğu, içinde ne olduğunu kimsenin bilmediği, zamana, seçime ve dengelere göre dönemlik hatta günlük değişebilen bu çözüm süreci kararları muhtemelen bu seçimlerden sonra çok daha fazla konuşulacaktır.

HDP  seçimlerde barajı aştığı takdirde;

bundan öncede olduğu gibi yine bu  çözüm süreci adı altında sadece İmralı ya daha fazla özgürlük ve  belkide tamamen özgürlük adına  bundan önce olduğu gibi yine AKP  ye açıkça destek vermek zorunda kalacaktır. AKP de bu kozu kullanarak bir çok alanda değişiklik yapması daha antidemokratik uygulamaları kanunlaştırması ve daha demokratik olacak diyerek ANAYASA  yı bile  yeniden yazarak 12 Eylül 1982 Anayasasını aranır hale getirebileceği şimdiden görünmektedir. Bunu tahmin etmek için alim ulema olmaya gerek yoktur.  AKP nin güya hukukçu ve Anayasa profesörleri ANAYASA Mahkemesini kaldırabiliriz diye açıklama yapabililiyorsa bu  düşünce içindeki hukukçuların nasıl bir ANAYASA   yazacakları  ip uçları vermektedir. Sadece kendi çıkarları için ve sadece işlenen suçları örtmek için ve bir anlamda Hırsızlığı örtebilmek için bile Kanun çıkarabilen bu  hukukçuların yeni ANAYASA yapabilecek çoğunluğa ulaşmaları ne kadar vahimdir. 

Oysa bu gün Anayasanın  bir çok kuralı açıkça kendileri veya parti başkanları tarafından ihlal edilirken buna tepki göstermeyen vekiller nasıl olurda daha  Demokratik bir Anayasa yapacağız diyebilmektedirler hayret etmemek mümkün değil.

HDP  seçimlerde barajı aşamadığı takdirde;

 yukarıda öngörülen şekilde AKP nin seçimlerden yine birinci parti olarak çıkacağı ve HDP   ye verilen oyların hiç bir anlamı olmayacağı için muhtemel olarak haketmediği 50 civarında daha fazla vekil çıkarabileceğidir.

Bir anlamda HDP  barajı aşarsa tek fark bu vekillerin farklı partilerden ama aynı amaç için seçlmiş olacaklarıdır. Bu amaç özgürlüklerin cilalanarak anlatıldığı ama içinde  çözüm sürecinin pazarlıkları ve anlaşmalarının olduğu bir Anayasa olacak gibi görünmektedir.

Hal böyle iken AKP  için bir dönem daha iktidarda kalmak hiçte zor görünmemektedir. Çünkü HDP nin barajı aşması da aşmaması da seçimlerde birinci parti olarak çıkarsa AKP nin ekmeğine yağ sürecektir. Tek farklılık AKP  nin birinci parti olarak çıkmaması  durumunda gerçekleşir.  Seçimlerde birinci parti AKP olmadığı takdirde  gerek AKP nin gerekse HDP  nin sadece kendilerinin bildiği çözüm süreci denilen ama kördüğüm olan süreç belki gerçekten bütün partilerin ve halkın katılımı ile açıkça tartışılır ve Türkiye için daha  demokratik bir gelecekten söz edilebilir.

 
Toplam blog
: 96
: 648
Kayıt tarihi
: 12.08.08
 
 

Karadenizliyim. İzmir' de yaşıyorum.  Dünyanın tek bir ülke  olduğuna inanarak  bütün insanların ..