Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Ekim '07

 
Kategori
Haber
 

Bari ben de katışayım…

Bari ben de katışayım…
 

20 Ekim’i 21 Ekim’e bağlayan gece meydana gelen olayda kaybettiğimiz, şehit verdiğimiz vatan evlatlarına yanarken, yaralılarımıza acil şifalar diliyor, kayıplarımızın da sağ salim kurtarılmasını, bulunmasını umuyorum.

Bu olayın meydana geldikten sonra, Pazar günü sabahtan gece yarılarına kadar tüm ekranlarda bu olaydan söz edildi. Yine her zaman olduğu gibi, adının başına “Uzman” sıfatı yapıştırılan kim varsa, ekrana çıkartıldı konuşturuldu. Bu “Uzman” sıfatı üzerine yapıştırılan kişilerin birçoğu, ne o bölgeyi bilirler ne de “Ateş altında” kalmışlardır. Ne önlerinde mayın patlayınca koca araçların nasıl havaya uçtuğunu görmüşlerdir? Googel’in uzay fotoğraflarından Gabar’ı Cudi’yi görmüşlerdir ancak. Ama olsun, isimlerinin başında “Uzman” sıfatı var ya, konuşuyorlar.

Ağzı olan herkes konuşuyor, konuşmayan da yok zaten.

Madem herkes konuşuyor, bari ben de adımın önünde “Uzman” sıfatı olamasa da, hem o bölgenin ıcığını-cıcığının bilen hem de az buçuk “Ateş altında” kalarak, mermilerin havada çıkardığı sesten silahın ve merminin cinsini bile belirleyebilme yeteneğine sahip olmuş biri olarak konuşayım.

Madem “Ağzı olan” herkes konuşuyor, benim de ağzım burnum yerinde elhamdülillah…

Bu ülkenin “Başbakanı” sıfatıyla “Kürt realitesini tartışalım” söylemini ortaya atan Zamanın Başbakanı Turgut ÖZAL’ın bu lafı ettiği günden beri hep söylemişimidir.

Birileri düğmeye bastı ve Türkiye üzerinde oyunlar oynanmaya başladı.

Bu oyun, kumar masasında oynan “Rulet” oyunumudur yoksa toplu tabanca ile oynanan “Rus ruleti” oyunumudur, orası belli değil. Daha doğrusu yetkililer oyunun tipini kesinleştiremediler.

Oysa…

Türkiye üzerinde oynanan oyun, ta o günden beri açık seçik ortadadır ve adı da “Rus ruleti”dir ve her zaman tabancanın sahibi kazanır…

Vaktinde “Bir koyup üç almaya” heveslenenler, üçün birini de alamayınca, tabancanın sahibi baktı ki karşısındakinde akıl bir karış havada, başladı “Rus ruleti” oynamaya…

Bu güne kadar tabancanın kabzasını bizim elimize tutuşturamamışlardı, şimdi zorluyorlar.

Oysa bu oyunda kullandıkları tabancaları, kendi şakaklarına dayadıklarında patlayacak o kadar çok imkân elimize geçti ki, hiç birini de kullanamadık. Hep tam patlayacağı sırada, tabancanın topunu bir defa daha hızla çevirmelerine izin verdik.

Şimdi isminin başında “Uzman” sıfatını taşıyanlar ve uzmanlıkları da nereden geldiği belli olmayan kişilerin yorumlarına bakarsak, Türkiye bir büyük bataklığın içine adım atmaktadır.

Evet, ortada bir “Bataklık” olduğu doğrudur. Ama Türkiye olarak bizim gücümüz, o bataklığı kurutmaya yeter de artar bile…

Ama siz her seferinde ve sıra size geldiğinde tabancanın topunu çevirttirirseniz ve buna göz görerek izin verirseniz, o tabancanın sizin şakağınızda patlama olasılığı çok yüksektir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, üç buçuk zibidiye teslim olamaz. Daha dün önümüzde el pençe divan duran sözde aşiret reisi bozuntularına hiç teslim olmaz. Türkiye’nin gücü, o Kürt’ü üstelik kedisi ile birlikte alıp gelmeye yeter.

O bölgenin coğrafi ve sosyal koşullarını bilemeden ahkâm kesen sözde “Uzman” efendiler çok iyi bilmeliler ki, eğer bu gün terör yine ve acılar içinde konuşulmaya başlandıysa, bunun sorumlusu siyasi iradenin ta kendisidir. Sayın “Uzman” efendiler bıraksınlar taktik vermeyi, akıl vermeyi. Onların aklı da yetmez, hafızalarının kapasitesi de az gelir.

Çünkü…

Bölgenin coğrafyasından, sosyal ve ekonomik yapısından haberleri bile yoktur. Bu bilgisizlikle nasıl akıl veriyorlar, ahkâm kesiyorlar, anlamak mümkün değil.

<ı>Son söz…

<ı>

<ı>O bataklığa gireriz…

<ı>

Adama asker elbisesi giydirilip adına da “Peşmerge” denince silahlı güç olmuyor. Onlardan olsa olsa, öküz sürüsüne çoban olur, onun da bir kısmını yitirirler…

Herkes tartışıyor, bari ben de katışayım dedim di, oldu mu bilmem…

23 EKİM 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara