Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

15 Temmuz '13

 
Kategori
Siyaset
 

Barış ve çözüm süreci- 5

Barış ve çözüm süreci- 5
 

2005 Diyarbakır konuşmasıi 4 yıl sonra(15 Ağustos 2009) İmralı'dan yansıdı..


BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN DİYARBAKIR'DA ÇİZDİĞİ  YOL HARİTASI...

Ya da diyelim ki, BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "Kürt Açılımı"ndan sonra çizdiği  "İKİNCİ YOL HARİTASI"

Başbakan Erdoğan, Abdullah Öcalan'ın 15 Ağustos 2009 yılında açıklayacağını söylediği "Yol Haritası"nın çizgilerini, aslında ondan 4 yıl önce Diyarbakır'da yaptığı konuşmada zaten çizmişti.

Bana göre, Öcalan'ın 15 Ağustos'ta, avukatları aracılığıyla  İmralı Cezaevi Yönetimi''ne verdiği  "Yol Haritası", Erdoğan'ınkinin adeta bir fotokopisi gibiydi...

Öcalan'ın yol haritasını okuduğunuzda  bunu sizler de göreceksiniz.

 

Kısa bir hatırlatma...

PKK lideri Öcalan, Kenya'dan getirilip İmralı Cezaevi'ne hapsedildikten sonra, Devletin(MİT) aracılığı ile Öcalan ile görüşmediğini söylemek biraz safdillik olur düşüncesindeyim...Hatta daha sonraki, medyada büyük gürültüler koparan OSLO görüşmeleri de bu kapsam içine konabilir...

Daha önceki bloğumda da yazdığım gibi, Öcalan Türkiye'ye getirilirken uçaktaki  güvenlik görevlileri aracılığıyla bu kapıyı zaten açmıştı. Bu kapıyı açışta Öcalan'ın , "idam edilme korkusu" başta gelen nedendi.

Öcalan, ABD'nin kendisini Türkiye'ye, ambalajlanmış ve her tarafı bantlanmış bir şekilde teslim ederken, bu teslimin Öcalan'ın "idam edilmeme koşulu" ile yapıldığının da bilmiyordu.

ABD'nin bu şartı koymaktaki amacı, Kürt sorununu "siyasal alana" taşımaktı. Çünkü daha önceki bloglarımda da belirttiğim gibi ABD, PKK'nın Türkiye topraklarında "bağımsız bir devlet" ya da "federasyon"  şeklinde özel bir siyasi statü elde edemeyeceğini anlamıştı.. Bu yüzden de, böyle bir  siyasi yapılanma için ABD, adres olarak Kuzey Irak'ı göstermişti...

NOT : Bu konu hakkında, sayfamın hemen altında bulunan "Kuzey Irak doğum sancıları çekiyor" başlıklı bloğumda fazlasıyla bilgi vardır...Yada, "Adım adım Kürdistan -9"adlı bloglarımı okuyabilirler..Okuyanlar vardır ama, okumayanlara da okumalarını öneririm.

Daha sonra bu konuya ayrıntıları ile belki değinirim...Değinmesem bile, başlangıç için şunu söyleyebilirim. Türkiye, Kuzey Irak'taki bir "bağımsız devlet" oluşumuna kırmızı çizgi çizmişti; ama "Kuzey Irak Kürt Yönetimi'ne fazla ses çıkarmamıştır.

 

BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN BEKLENMEDİK BİR ADIM...

  Başbakan Tayyip Erdoğan'ın , 12 Ağustos 2005 yılında Diyarbakır'da bir konuşma yaptı...Bu konuşma, günümüzden 8 yıl öncesi bir zamana göre oldukça cesurca idi.

Belki de Başbakan Erdoğan, Kürt sorununun demokratik yollardan çözümü için, altında yılan olma ihtimali olan taşın altına, ilk kez  bu konuşmasıyla, elini koymuştur. 

Erdoğan özet olarak  şunları söylemişti o tarihi konuşmasında :

1- Kürt sorununu kabul ediyorum.

2- Kürt sorunun çözümü, anayasal vatandaşlığın kabul edilmesi ve Türkiyelilik kimliğinin benimsenmesiyle mümkündür.

3- Türk devleti geçmişte hatalar yapmıştır. Kürt sorununun çözümü demokratik adımların atılmasıyla mümkündür.

4- Yerel yönetimlere verilen yetkiyi artıran 'federatif" bir yapı,

5- Dağdaki insanlara af imkanı,

6- Demokratik hakların artırılması,

7- STK'lar, akademisyenler ve partilerin Kürt sorunu üzerinde tartışması,

8- Köy ve mezra isimlerinin Kürtçe isimlerle değiştirilmesi,

9- Kürtçe siyasi propaganda yasağının kaldırılması,

10- İmralı'da Öcalan'a komşu yeni hükümlülerin getirilmesi...

Not : Başbakan Erdoğan'ın  konuşmasının konuyla ilgili bölümlerini  özellikle maddeleştirdim ki, bloglarımı izleyen arkadaşlarım, daha sonra aktaracağım, Öcalan'ın 15 Ağusts 2009'daki, (Başbakan'ın çizdiği bu yol haritasında 4 yıl sonra ) karşılaştırılsın diye....

  Başbakan Erdoğan'ın beklenmedik bu sözleri "yahu bu adam ne diyor?" gibilerinden çok tartışıldı. Türkiye, bu konuyla yattı, bu konuyla kalktı...Gazeteler, bu konuya özel  farklı manşetler atmakta birbirleri ile yarış ettiler...Türkiye'de şimdiye kadar -hatırladığım kadarı ile-  bir Başbakan ilk kez bu kadar açık ve net konuşuyordu...(Turgut Özal bile bu konudaki düşüncelerini başta oğlu olmak üzere yalnızca yakın çevresine açıklıyordu.)

Başbakan'ın bu sözleri, Öcalan'ın 4 yıl sonra yani 15 Ağustos 2009'da açıklayacağı söylenen "yol haritası"nın içeriğine ne kadar benziyordu...

Sanki, günümüzün "Çözüm ve Barış Süreci" o gün başlamıştı. Belki bu nedenledir ki, PKK, 1 Ekim 2006'da bir kez daha tek taraflı ateşkes ilan etti...Ancak, askeri operasyonlar devam ettiği için alınan bu ateşkes fazla sürmedi...(Çünkü o sıralarda askerler, Erdoğan gibi düşünmüyorlar ve sık sık "terörle mücadele  kararlılıkla sürdürülecektir",diyorlardı)

KCK, bir kez daha 13 Nisan 2009'da "Meşru Savunma"  temeline dayanan ateşkes kararı aldı...Bundan 4 ay sonra da Türkiye medyasını çok meşgul eden ve onların adlandırması ile "PKK liderinin ikinci yol haritası" açıklandı...Şimdi bakalım, bu haritanın çizgileri, Başbakan'ın 4 yıl önce Diyarbakır'da çizdiği haritaya benziyor mu?

Ben peşinen söyleyeyim, benzemek bir yana, Öcalan'ın açıkladığı yol haritası. Başbakan'ın yukarıda 10 madde halinde toplamaya çalıştığım ifadelerinin adeta fotokopisi gibiydi..

Çünkü Başbakan'ın bu açıklamalarını İmralı'dan duyan Öcalan, hop oturup hop kalkmış ve "Başbakan'ın söyledikleri benim düşüncelerim" diye feryat etmiştir(!?)

Buna karşın, Hükümet'in bir yetkilisi de bunun "Türkiye'ye özgü bir model" olduğunu söylemiştir

 

BAKALIM ÖYLE Mİ?

Bunu da bir sonraki bloğumuzda irdeleyelim.

 

cdenizkent

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara