Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '10

 
Kategori
Haber
 

Bartın'da: "Kavşak Suyu içmeyene" kız verilmez!

Bartın'da: "Kavşak Suyu içmeyene" kız verilmez!
 

Bartın Ortaokulu. Şimdi yerinde yok, yıkıldı. Eski model, şimdi aynen yerine kondurulacakmış! Ne iş!


Dile kolay tam 70 yıldır Bartınlılar, adına “Kavşak” dedikleri suyla uğraşıyorlar. Taa, Belediye Başkanı Samancıoğlu zamanından beri hem. Kâh kayıplara karışan, kâh yolunu şaşıran, kâh deposunun dibi delinerek kaçakları oynayan bu su, bölgenin hayat membaı.

Herkes damacana ile memba suyu içerken, bu katıksız yüksek vasıflı memba suyunu, koydukları yerde bulamaz Bartınlılar. İslâh çalışmaları derken, şimdi yola girdi bu su. Artık Bartınlılar, has memba sularını, sokak çeşmelerinden temin ediyor. “Kavşak Suyu’ndan” tabi. Su, iki günde bir, öğleye kadar çeşmelerden akacak.

Çok çekti Bartın’lılar bu su yatağından. Bir bakmışsın, suyun yatağı “kayıp!” A, sanki Dr. KİMBIL’ı oynuyor bu su. Kaçağı aramak için ekip çıkarıldı ormana, ekip de kayboldu. O zaman, kaybolan ekibi aramağa ve bulmağa, bir ekip daha gitti. Eskisi, yenisi piknik yapıp birlikte döndüler geri. Ne alâ memleket değil mi? Aşağı kurtarmaz.

Bartın’da kala kala ne kaldı dersiniz, Kavşak suyundan başka? Bir “Kırtepe” kaldı. Onun da tepesinden başlayıp yonta yonta, düzleştiriyoruz vallahülazim. Bir de Asma Köprü başındaki mezbelelik çay bahçesi kaldı. Başka? Yıkılan Ortaokul binasının boşluğu ve Hükümet binasının temelleri kaldı. Alın sizlere iki utanç vesikası. Bartınlılar, hep de bu iki utancı dile getirir zaten.

Kavşak’suyu, 1928 lerde, Kemal Samancıoğlu tarafından bulundu. Bu su uğruna adam, Belediye başkanlığından istifa ettiydi. O günden bu yana bu su, Bartınlı’larla “özdeş” hale geldi.

“Bu sudan içenler, bir daha Bartın’dan ayrılamazlar”, dendi. Şifa niyetine içenlerimiz oldu. Kavşak Suyundan içmeyenlere de kız verilmezdi. Bu su, insanın hayatından çıksa, gitse, yüreğinden çıkarılamazdı.

Bartınlı bu sudan bir içti mi, yüreği yanar. Hep anar memleketini. Ki, sipariş ettiği Kavşak Suyu’nu gurbette, gıdım gıdım içerken.

Bartın ahşap evleri yol boyunca sağlı sollu dizilirler. Evlerin eşiklerinde insanlar çömelmiş muhabbet ederler. Muhabbetin koyuluğundan ocaktaki tava bile yanar.

Önlerinden geçerken susadığınızı anladığınızda, çekinmeyin. Bartın’lılar konuşkan ve şefkatlidirler: “ Hoş geldin a gadunum. Eccük dinen. Sa bir bardak gavşak suyu verem de, içiy ferahlayvasın!” (Azıcık dinlen ve ferahla) manasında

Esas cümbüş, Kavşak Suyu Çeşmeleri başında olurdu. Mahallenin ne kadar kızı varsa, süslenip püslenip, kovalarıyle, bakraçlarıyle, bidonlarıyle bu “Kavşak Suyu” çeşmesinin başında toplanıp, su sırasına girerlerdi.

Bu çeşme başları… Koskoca maziler yaşanmıştır. Bu gün dahi geçerken oralardan, kulağınıza bir ses fısıldanır inceden inceden “Gıııızzz, Kavşak Suyu başında, seni öpüveresim geliyo” diyerekten. Şimdi düşünecek olursak, ne kadar ahmakça ve salak bir deyiş olduğunun, “ossat” farkına varıyorsunuzdur.

Ama, o zamanlar öyle miydi ya?!. Şimdi Kavşak Suyu, mavşak suyu mu kaldı?! O çeşme başı aşk serenatları, kavgaları, güzellemeleri yok artık. Millet, damanaca’dan suyunu içiyor, MP3’den de şarkısını, türküsünü dinliyor, diskolarda kurdunu döküyor!

Çeşmelerde sıra bekleyip, su doldurmak, bahane tabi. Esas işler, başkaydı. Manili türkülerle genç kızlar sevdiklerine “göndermeler” yaparlardı. Değme “Blogcumuz”, Bartın’lılar gibi göndermeyi, hayatta yapamazlar!

“Eşim aman aman , eşim de gel / Kavşak suyuna giderken, peşimden gel / Hey, hey, hey ille de sana varacam aman / Eğer beni alırsan, asrî nişan yapacam aman”

Erkekler de, kıyısından, ucundan, kuytu yerlerden deli danalar gibi naralar atarlardı, böğürlerini yumruklarlardı: “Biyagooooo!!”

Bartın gençlerinin taktiği de şöyle. Mani’li, türkülü, oyunlu “ Çeşme başı Opereti” sırasında, oğlanların hiç biri, kızlara gözükmezler. Öbür türlüsü, foyalarının çıkması demek olur. Zira, erkek, kızların hepsiyle ilişkilidir. Birisi tanındı mı, “ossat” yayılır gurupta. Kopuş o kopuştur. Çözülmeler, ani olur.

Anlayacağınız, o erkek, diğerinin sevgilisi çıkar. Bir diğerinin sevdiği, Bir başka diğerinin de gözdesi veya sözlüsü. O zaman, Çeşme Başı Opereti başlar. Aynı erkek için kızlar, bir arada, saç saça, baş başa kavga ederler.

Kavşak Suyu Çeşme Başlarından çok kız kocaya gitmiştir. Çok kızın da hüsrana uğradığı görülmüştür. Analar arttık, çeşmelere kızlarnı göndermiyorlar artık. Çünkü, ağızları yanık!

Düğüne çağırmak, kına gecesine buyur etmek, mevlitler, sünnetlerin tebliğatı bu Kavşak Suyu’nun başında yapılırdı. Hoş şiveleri ile davet sahibi, kızlara seslenir “Bakın bakay ne deyom. Analarınızın gulağına goyun. Furunceliy düğününü söyleyom. Zerzene boyası va. Ömür gadun söyledi. Gınaya buyursunna dedi ( Ömür kadın, Fırıncıların düğününü tebliğ ediyor)

Şimdilerde bu sohbetler yok. O zamanlar kızlar hızlarını alamadılar mı, evlerindeki utlarının başına geçerdi. Manilerle yoldan geçen sevdiklerine sazları eşliğinde laf atarlardı.

“Garanfiliy gurusu / Rakınıy durusu / Başka yere veryala / İşte sözün doğrusu / Garanfil deste deste / Beni bubamdan iste / Buban beni vermezse / Gıratı iyi besle / Başındaki yazmanın, / Dalı var, çiçeği yok /Bana verdin sevdanı / Benden geçeceği yok / Gülleri severler / Kapta bulgur döverler / Bize Bartın’lı derler / Ölene dek severler.

Neremi, neremi,

Sevsinler sizi,

Çok yaşayın, e mi !

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..