Başarı Sabırda ve Azimde

YAHUDİ'NİN SABRINA HRİSTİYAN'NIN GAYRETİNE HAYRANIM

 

Öncelikle şunu belirteyim ki bu dünyada var olan herkes, her şey Allah'ın kuludur. 

 

Dolayısıyla Allah'ın yarattığı değerlidir ve hayranlıkla tefekkür etmek gerekir.

 

Ben Rabbimin Yahudi kullarının kurnazlığından korkarım, lakin sınırsız sabırlarına hayranlık duyduğumu her fırsatta dile getiririm.

 

Düşünün, tâ Fatih Sultan Mehmed Han ceddimden beri Yahudi sabırla kendine  vadedildiğini sandığı toprakları elde etmek için sinsice, kurnazca pek çok planlar yapmış. Bunların çoğunda da başarı elde etmiştir. 

 

Hiç aceleci davranmıyorlar, o kadar sabırlılar ki, başaramadıkları bir planda gaflete düşmüyor, umutsuzluğa kapılmıyorlar.

 

Sabırla yeni plan ve projeleri üretiyorlar, yeni insan mühendisleri yetiştiriyorlar. Bunları toplumların arasına salıp insanların nabzına göre şerbet hazırlıyorlar.

 

Yüz yıllardır sabretmiş adamlar, aceleyle karar verdikleri hiç görülmemiş. "Bizim neslimizde olmazsa bizden sonrakiler için" deyip, amaçlarını sabırla elden ele taşıyorlar. 

 

Adamlarda para sorunları da yok, nerden ne şekil kazandıklarını şüphesiz Allah bilir, o konuda yorum yapmayacağım. Ben sadece sabırlı oluşlarına gıpta etmekteyim.

 

Bizler Kafası Karışık İnsanlarız

 

Şahsım adına çok tez canlı biriyimdir, lakin benzerlerim çevremde de yok değil... Türk ulusu olarak benim yaşadığım devirde gözlemlediğim, genelimiz sabırsız ve öfkeliyiz. 

 

Bir konuda sakince düşünüp, sabırla sonucu beklemiyoruz. Gayretimizse daha çok birbirimizi tökezletme yönünde, kıskançlık, haset adeta genlerimizde...

 

Hele bazı insanlar vardır, durmadan kendilerinden bahsederler. Herkesler de onlardan bahsetsin isterler. Karşısındakilere çok değersiz olduğunu hissettirirler. 

 

Televizyon programlarında bile her kafadan bir ses çıkıyor; her konuşan kendi dinlensin, dikkate alınsın istiyor. Cümleten karmakarışık, darmadağınız. Birbirimizin değerini bilmiyoruz!

 

Gavur bildiklerimiz durmadan ilerliyor, biz yerimizde sayıyoruz. Onlar atlı biz yayayız. Biz; "Rab bana, hep bana" diyoruz. Geleceği değil, günümüzü düşünmekle yetiniyoruz. 

 

Her konuda ben bilirim havasındayız. Karar vermekte acele ediyoruz, tez elden neticeye ulaşmak istiyoruz. 

 

Oysa asıl sabrı, çalışkanlığı, birlikte başarıya ulaşma çabasını Müslümanlar olarak bizim göstermemiz gerekiyor.

 

Allah'ın Hristiyan kullarına gelince

 

Bilhassa son yüzyılda neredeyse yeryüzündeki tüm icatlar, insanlığın emrine sürülen tüm kolaylıklar Hristiyanların gayretleri sayesinde kazanılmıştır.

 

Adamlar gece gündüz hiç ölmeyeceklermiş gibi çalışıyorlar. Hiç birinde haset yok, kin yok, kıskançlık yok. 

 

İcatlar, buluşlar, virüsler, öncelikle kendi kazançları adına ne gerekliyse gece gündüz üretiyorlar.

 

Yüce Allah çalışana, gayretli, olana maddi manevi güzellikleri yağdırıyor Maşallah. 

 

Allah kulları arasında ayırımcılık yapmaz, ceza ve mükafat öteki dünyada görülecek, bu dünyada herkes emeğinin karşılığını alacak.

 

Velhasıl onların meziyetlerine, birlikte yaşam ahlakına hayranlığım sebepsiz değil.

 

Yeri gelmişken Yahudi kurnazlığına bir örnek iliştirivereyim.

 

Adamların politikada da üzerlerine yok doğrusu...

 

Yahudi asıllı bir Rus, İsrail’e göçme iznini alır.

 

Ülkesinden çıkışta, Ruslar bagajını denetlerken elbiselerin arasındaki Lenin’in büstünü bulurlar:

 

- Bu nedir?

 

Yahudi:

 

 -Bu nedir, sorusu yanlıştır yoldaş!.. Bu kimdir, demeniz gerekirdi!

 

Bu Lenin’dir, sosyalizmin temellerini atan, 

 

Rus halkına iyilikler getirendir. Bende bunu bereketli günlerin anısı diye

 

yanıma aldım…”

 

Etkilenmiştir Rus görevli:

 

- Tamam, geçebilirsiniz!  der.

 

Tel Aviv havaalanında gümrük memuru büstü görür ve sorar:

 

-Bu nedir?

 

Yahudi:

 

 -Bu nedir, sorusu yanlıştır Paşam!.. Bu kimdir, demeniz gerekirdi!

 

Bu Lenin’dir. Bu deli cani yüzünden Rusya’yı terk etmek zorunda kaldım!

 

Yanıma aldım ki her gün ona bakıp bakıp lanet okuyayım! 

 

Etkilenmiştir İsrailli görevli:

 

- Tamam, geçebilirsiniz! der.

 

Adam evine gelir, büstü büfenin üstüne koyar, gelişi nedeniyle de akrabalarına davet verir.

 

Yeğenlerden biri sorar: 

 

-Bu kimdir?

 

Yahudi:

 

-Bu kimdir, sorusu yanlıştır evladım! 

 

Bu nedir, demen gerekirdi!..

 

Bu; on kilogram, yirmi dört ayar altın, vergisiz, gümrüksüz servettir!

 

 

Ayfer AYTAÇ 

 

ayferaytac.com