Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '08

 
Kategori
Haber
 

Başbakan'a göre...

Başbakan'a göre...
 

Sayın Başbakan’a Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan SELÇUK’un <ı>“Başbakan eğer bir uzlaşı yaklaşımı içinde bu kutuplaşmaya son verici girişimde bulunursa, karanlık günlere doğru sürüklenmekte olan ülkenin selameti açısından olumlu bir davranış yapmış olur” sözlerini hatırlatıp ne düşündüğünü soruyorlar. Sayın Başbakan da cevap veriyor…

Nereden?

Saraybosna’dan…

Sayın Başbakan, İlhan Selçuk'un serbest bırakılması ardından kendisine yaptığı <ı>“Uzlaşma” çağrısıyla ilgili olarak verdiği cevapta, <ı>“Uzlaşma mesajının metnini de okursa çok daha isabetli olur. Ben hep uzlaşma mesajı verdim, hâlâ da vermeye devam ediyorum. ‘Hiçbir zaman gerilimin tarafı olmadık, olmayacağız’ diyorum. Bunun için gereken neyse bunu yapıyorum. Halkımın arasında buna gayret ediyorum. Medyadan da destek istiyorum. Gerilimde medya çok büyük rol oynadı. Sayın Selçuk'a diyorum ki; yönetiminde bulunduğunuz gazete de dâhil olmak üzere, tüm medya gruplarının gerek şahsım, gerek partimle alakalı şu ana kadar yaptıklarını ne yapacağız? Aynı şekilde diğer medya organlarının şu ana kadar yaptıkları tahrikleri nereye koyacağız? Diğer köşe yazarlarının hakarete varan yorumlarını, partimle ilgili yaptıklarını nereye koyacağız? Ben her şeye rağmen bunları üstlenirim. Eğer ülkem kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız. Her zaman söylüyorum yine söylemeye devam edeceğim” diyor.

Şimdi <ı>“Ben sizlere Sayın Başbakan’ın cevabını bir tercüme edeyim” desem, mutlaka bana <ı>“Kardeşim… Bizim okuma yazmamız yok mu, Türkçe bilmez miyiz, okuduğumuzu anlamayacak kadar akıldan yoksun muyuz” diye çok haklı bir karşı çıkış göstereceksiniz.

Haklısınız… O nedenle de böyle bir soru sormuyorum zaten.

Ama bakın ne oluyor…

Sayın Başbakan, önce konuya <ı>“Alay” düzeyinde yaklaşıyor ve <ı>“Uzlaşma mesajının metnini de okursa çok daha isabetli olur” diye İlhan SELÇUK’un ayrıca <ı>“Huzuru sağlayacak bildirinin yazılı metni”ni<ı> de ortaya koymasını istiyor. Arkasından da sözünü söylüyor, diyeceğini diyor.

Verdiği cevap, benim anlayışıma göre <ı>“Ya benim peşimden sessiz, soluk almadan geleceksiniz, ya da…” diyor, aba altından sopa gösteriyor.

O da yetmiyor, huzursuzluğun tüm kaynağını da kendisine karşı olan kişi ve kurumlara yüklüyor.

Böyle bir düşünceye sahibi ile her kim olursa olsun, uzlaşmaya varmak, huzuru bulmak olası mı?

Diğer taraftan da bir takım <ı>“Münafık” gazeteciler, böyle bir soruyu Sayın Başbakan’a yine yurt dışında iken soruyorlar ve Sayın başbakan’ı da bir anlamda doğruluyor(!)lar…

Sayın Başbakan, kesinlikle <ı>”Hesap” sormadan uzlaşmadan yana değil.

Ve bu tavrını da <ı>“Sayın Selçuk'a diyorum ki; yönetiminde bulunduğunuz gazete de dâhil olmak üzere, tüm medya gruplarının gerek şahsım, gerek partimle alakalı şu ana kadar yaptıklarını ne yapacağız? Aynı şekilde diğer medya organlarının şu ana kadar yaptıkları tahrikleri nereye koyacağız? Diğer köşe yazarlarının hakarete varan yorumlarını, partimle ilgili yaptıklarını nereye koyacağız?” sorusuyla ortaya koyuyor.

Önce Sayın Başbakan, kendilerini uyaran, yanlışlarını ortaya koyan tüm basından <ı>“Hesap vermelerini” bekliyor. Ön koşul bu…

Kendisi, tartışılmaya, yanlışlarının bir şekilde ortaya konulmasına uygun değil. O, hitabet sanatı içinde herkese her şeyi söyleme hakkına sahiptir. Ancak <ı>“Muhalif olanların” böyle bir hakkı yok. Önce onlar bir hesap versin bakalım.

Ardından!...

Sayın Başbakan ardından düşünecek anlaşılan…

Düşünecek ve karar verecek… Önce kendisine karşı duranları yok edecek.

Sonra ne olacak peki?...

Orasını da Sayın Başbakan belirleyecek.

Diğer bir anlatımla, her şeyi kendi istediği düşünce ve görüşleri doğrultusunda değiştirecek. Ardında da <ı>“Gelin artık hep beraber oynayalım, mutlu olalım, ortamı germeyelim” diyecek…

Eğer Sayın Başbakan, bugünlerde yapılan <ı>“Ortalığı yumuşatma, gerginlikleri giderme” çağrısına uyarsa, biliyor ki o aşamadan sonra görüş ve düşüncelerini sonsuza kadar yürürlüğe koyması şansı kalmayacak…

<ı>“Kimse kusura bakmasın ama” [1]Sayın Başbakan, bu oyuna(!) gelecek kişi değildir. Zaten O’nun da bu oyuna gelmeye hiç mi hiç niyeti yok.

Belli olan ve daha bir netleşen tavrı da budur…

Vesselaaam…

25 MART 2008


[1] Sayın Başbakanın en çok kullandığı ve sevdiği cümledir…

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..