Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '14

 
Kategori
Siyaset
 

Başbakan Erdoğan'ın işi çok zor

Başbakan Erdoğan'ın işi çok zor
 

İnsanda denge sorunu vardır. İnsan yapısı her şey de bir uyum ister, denge arar; ne çoğu ne de azı, ne fazlası ne eksiği, ortası... Yani insan bir şeyin çoğuna ya da azına gelemez; böyle yapılan insanın gidişatı da dengesizdir.

Örneğin, övgünün ve eleştirinin dengeli bir durumda olmaması, insan için çok zararlıdır. Çığrını aşan övgü, insanın yaptığı yanlışı bile doğru sanmasına neden olur. Çığrını aşan eleştiri ise, insandaki yaratıcı gelişmeyi köreltir; doğru işe bile 'acaba yanlış mı ki' diye düşünmesine neden olur. İnsan için övgünün ve eleştirinin dengeli bir seyir seyretmesi, insanın yararınadır; dengeli bir övgü insanı içindeki yaratıcı duygunun yaşamasını sağlarken, dengeli bir eleştiri de yapılan yanlışı görmeyi, yoldan çıkmamayı sağlar.

Bu anlamda Tayyip Erdoğan'ın işi çok zordur; çünkü yakın çevresinden sürekli övgü görmektedir. 320 milletvekili över, danışmanları över, onlarca yandaş köşe yazarı över, on binlerce parti sempatizanı över...

Yakın çevresi tarafından eleştirinin hemen hemen hiç yapılmadığı, fakat çığrından çıkan bir övgünün yapıldığı Erdoğan'ın durumunu siz düşünün. Böyle biri, yanlışa bile doğru deyip savunmaz mı? Böyle yapılan birinin anti demokratik uygulamaları demokratik sanması normal deği midir?

Öyledir ki, Tayyip Erdoğan'ın yaptığı yanlışların bir çoğunda yakın çevresinin payı vardır.

***

Geçen gün, kuruluşunun 146. yılı olan Danıştay'ın kutlama töreninde Başbakan tarafından tahammülsüz ve demokrasiye yakışmayan bir olay gerçekleşti.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, yer-zaman-mekân sorunu yaşadı konuşmasında, tabii herhangi bir ayıba imza atmadı, sadece uygunsuzluk vardı.
Feyzioğlu'nun konuşmasını dinleyen Başbakan Erdoğan renkten renge girerken dayanamayıp patladı. Talebesinin yanlışını görüpte, talebesini azarlayan somurtkan öğretmen misali, ayağa kalkıp bir kaç adım atarak edepsizce konuştuğunu dile getirererek Feyzioğlu'nu azarladı Başbakan.

Başbakan'ın tavrı asla ve asla doğru olmadığı gibi, demokrasiye de aykırıydı.
Başbakan'ın hareketi eleştiriye karşı hiç tahammülü olmadığını gösteriyordu.

***

Başbakan'ın ayıbını bir köşeye bırakalım.

Başbakan'ın yakın çevresi, Başbakan'ın çıkışını haklı bulerken, eleştirilerini suçlama ve hakaret düzeyine vardırarak Feyzioğlu'na yöneltiyorlardı. Evet, yanlış duymadınız, aynen böyle yapıyorlardı.

Baaşbakan Erdoğan'ın yanlışı doğru diye neden savunduğunun, sebebinin yakın çevresi olduğu belli olmuyor mu?

*

Yandaş gazete yazarlarından Hasan Celal Güzel, köşesinde Feyzioğlu'nu kalaylarken, yani eleştirinin topuzunu kaçırırken, Başbakan'ın çıkışını ise milli iradenin tepkisi olarak değerlendirip, hak veriyordu.

İnsan şaşırıyor ama şaşırdığı kadar da merak ediyor: Bu adamlardaki algı düzeyi ne, bakış açıları neden bu kadar dar, demokrasiyi ne kadar biliyorlar?

Milli iradenin arkanızda olması her hareketinizin doğru olduğunu, demokratik olduğunu, meşru olduğunu mu gösteriyor? Diktatör olsanız bile, milli iradenin arkanızda olması, sizi demokrat olarak mı gösteriyor?

***

Başbakan'a bazen acıyorum, onu zalimliğe iten övgü takımı var etrafında?

-Mustafa Yıldırım - 14.05.2014

 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..