- Kategori
- Öykü
Başbakan ve diğerleri 5
Savcı, arama için geldiği askeri karargahın kapısında beklerken son birkaç günde gelişen tuhaf olayları tekrar gözden geçirdi;
Herşey kendisini telefonda Bakanlık danışmanı olarak tanıtan birinin o gün oldukça geç bir saatte onu ve Hakimi ziyaret edeceğini söylemesiyle başlamış, bütün israrlarına rağmen konunun ne olacağını söylememişti. Bunun üzerine yapması gerekeni yapmış, kendisine bir telefon bırakmasını söylemiş ve kapatmıştı. Aslında konunun ne olduğunu tahmin edebiliyordu. Dün yurt dışından gelen bir ihbarda Başbakan Yardımcısına suikast düzenleneceği söylenmiş, Hakimle görüştükten sonra tarif edilen bölgeye bir polis ekibi yönlendirmişti. Gerçektende orada iki özel kuvvetler subayı yakalanmış yapılan ilk sorgulamalarında orada görevli olduğunu belirterek aramaları gerekli telefon numaralarını vermiş başka birşey söylememişlerdi. Verilen telefonu aradığında bugün arayacağı karargahın komutanı görevli olduklarını teyit etmişti. Yapılan aramalarda üzerlerinden ve kiralık oldukları anlaşılan arabalardan bir şey çıkmamış oda hepsini serbest bırakmıştı. Bu arada sorgu sırasında subaylardan birinin bir kağıdı yutmaya çalıştığı basına sızmış hatta bizzat Başbakan Yardımcısı tarafından doğrulanmıştı. Böyle bir olay olmamıştı ve ilk üst aramasında birşey bulunamamış, sonra birden bu kağıt ortaya çıkmıştı. Ancak kağıdın üzerinde Başbakan yardımcısını ev adresi vardı. Ayrıca Polisin yutmaya çalıştığını iddia ettiği kağıtta yutulamayacak kadar büyük bir bilgisayar çıktısıydı. Hakim ile yaptıkları ilk değerlendirmede, büyük bir ihtimalle Danışmandan gelecek talebin, soruşturmanın genişletilmesi ve ilgili karargahın aranması olacağını tahmin etmişlerdi. Aslında bu aşamada hukuka aykırı birşey yoktu.Gerçi ilk kez olacaktı ve aranacak yer özel kuvvetlerin bir birimiydi. Olay yerinde yakalanan subaylar ise sıradan kişiler değillerdi. Sorgulamada seyrek uygulanan bir şey yapmış her ikisinide ayni odada sorgulamıştı. Aslında kişilerin paniğe kapılıp birbirlerini suçlamalarını sağlayan olağan yöntemlerden biriydi ancak herzaman uygulanmazdı. Sorgu sırasında, subaylar hiç panik belitisi göstermemişler, uyarmamasına rağmen aralarında hiç konuşmamışlar ve tuhaf biçimde ayni şeyleri söylemişlerdi. Çok şaşırmıştı. Tabiiki bu insanların, sorgu ve sorgulama teknikleri konusunda ABD de eğitim gördüklerini bilemezdi..
Danışman önce Hakim'i ziyaret etmiş sonra kendisine gelmişti. İki ziyaret arasında yaptıkları kısa görüşmeden sonuç tahmin ettikleri çıktığı anlaşılmıştı. Gelen kişi, şişman sayılabilecek kadar tıknaz, kısa boylu biriydi. Saçları kısa kesilmiş ve bıyıkları ise kirli sakal görünümünde yanakları ise pembe idi. Üzerinde açık renk ucuz kumaştan bir takım elbise, alakasız renkte şal desenli bir gravat vardı. Yıpranmış görünen çorapları hafif bileklerine düşmüştü ve onlarda açık renkti, siyah papuçları ise boyasızdı. Odasına girince masasından hafifçe doğrulmuş, doğrudan konuya girerek kendisi için ne yapabileceğini sormuştu. Aldığı cevap tahmin ettiği gibiydi. Onlara göre Başbakan Yardımcısına yapılan girişimin tahkikatının derinleştirilmesi gerekiyordu bununla ilgili olarak subayların çalıştığı askeri karargah aranmalıydı. Bu konunun, görülmekte olan büyük davayla bağlantısı olduğunu düşünüyorlardı arama sırasında konuya ilişkin başka evrak görürlerse bunlarında bir kopyasının alınması çok yararlı olacaktı. Rahatsız edecek kadar ince sesli olan danışmana hukukçu olup olmadığı sorduğunda ise aldığı cevap değilim olmuştu. Kendisine yasaları birkez daha anlattı.Evet arama yapılabilirdi. Ancak bu karargahta devlet sırrı niteliğinde belgeler mevcuttu bu nedenle her tarafı arama yetkisi yoktu. Bunu ancak hakim yapabilirdi oda konuya ilişkin olması koşuluyla. Ayrıca böyle bir talebin olağan teamüllere aykırı olduğunuda israrla belirtmişti. Görüşmenin bu noktaya gelmesinden hiç hoşlanmayan ve bunu belli eden Danışman, bunu bildiklerini ancak meselenin daha demokratik bir ortamın gelişmesiyle ilgili olduğunu bazı şeylerin değişmeye başladığının görülmesi gerektiğini, herkesin fedakarlık yapması konusunda israrcı olmuş arama ve arşive el konması istendiğini bir kez daha istemişti. Bunun üzerine daha fazla bu konuşmayı sürdürmek istememiş, gerekenin yapılacağınıu söyleyerek görüşmeyi sonlandırmıştı. Daha sonra Hakimle yaptıkları değerlendirmede, başlangıçta onu içeri alıp hertarafı bu arada arşivi aramalarının yasal olarak mümkün olmadığını, kendisinin sadece yakalanan subayların odasına girebileceği, yedeklenen hard diskleri dışarı çıkaramayacağı, Hakimin de arşive girmek üzere davet edileceği, belirlemişlerdi. Hakim o gece evde hazır bekleyecekti.
Gelecek askeri savcının kim olacağını düşündü. Büyük ihtimalle Hukuktaki sınıf arkadaşı gelecekti. Fakülteden iyi arkadaştılar. Her ikiside parasal nedenlerle zorlukla okumuşlar bitirme sınavlarında o birinci arkadaşı ikinci olmuştu. Daha sonra master tezini ondan birkaç saat önce vererek rövanşı almış, Doktora jürileri benzer olduğu ve herikiside Uluslarası terörizm üzerinde tez yazdıklarından imtahana beraber girmişler ayni anda hukuk doktoru olmuşlardı. Sonra o babasınında zoruyla savcılar için açılan imtahana girmiş, arkadaşını ise bir daha görmemişti. Bu arada Yarbay olduğunu, ABD de uzun süre kaldığını biliyordu. Aklına tekrar babası geldi. Artık çok ihtiyarlamıştı. Doktorasını aldıktan sonra doğup büyüdüğü küçük kasabaya gitmiş Fakültede kalmak veya savcı olabilmek konusunda yapılan iki teklifi ona sormuştu. Küçük bir kasabada esnaf olan babası, en azından garantili işi olacağı için, memur olmasını istemiş oda savcılığı tercih etmiş, adet olduğu gibi Devlet tarafından verilen eğitimi birincilikle bitirmişti. Kurasını çekmeden önce babası aramış, onu evlendireceğini söylemişti. Uzaktan akrabası olan ve meslek lisesini bitiren kızla evlenmeden önce iki kez görüşmüş ve babasına evet demişti. Şansı yardım etmiş kendisine huzurlu ve mutlu bir yaşamı kurmuş ve iki oğlu olmuştu.
Savcı, sıkıntıyla gerinerek beklemeyi sürdürdü. Çocuklarını bu gecede uyuduktan sonra görebilecekti. Burnunun direği sızladı. Zor bir gece olacaktı...