- Kategori
- Siyaset
Başbakana pankartlı sorular...

Aslında bu ülkede muhalefete bir damla su vermeyeceksin…
Son günlerde muhalefetin dozunu öylesine arttırdılar ki; her gün birkaç yerden iktidara vuruyorlar!
İktidar bunu hak ediyor mu dersiniz?
Denizli ilimiz çok güzel bir şehirdir. Bu şehirde 9 yıl çalıştım. Valilik şehrin tam merkezinde yer alır. Valiliğin bitişiğinde eskiden adliye vardı, şimdi adliye yeni yerine taşındı. Taşınalı da epey oldu. Eski cezaevi de şehrin tam merkezindeydi. Valiliğin hemen karşısında arada! Şimdilerde o da yeni yerine taşındı.
Denizli ben çalışırken; Organize Sanayi bölgesinde 560 büyük tekstil fabrikası, binlerce fason üretim yapan, merdiven altı dikim ve dokuma atölyesi ile tekstil sektörünün kalbiydi. Ülkenin dört bir yanından gelenler, hiç işsiz kalmazlardı.
Şimdilerde büyük tekstil firmalarının birçoğu kapandı, bir kısmı el değiştirdi. Tekstil sektörü küçüldükçe küçüldü! Meşhur Pamukkale’si ve travertenleri ile ülkeye gelen her turisti günü birlikte olsa şehre çekerdi. Karahayıt’daki termal banyolar ve turistik tesisler, yurt içi ve yurt dışından alabildiğince misafir ağırlar, gelenler öbür yıl bir kere daha gelmeyi isterlerdi.
İşte Denizli böylesine canlı, ekonomisi güçlü, insanları mutlu bir kent olarak, herkesin imrenerek baktığı bir yaşamsal alandı. Yılda bir seferde olsa Denizli’ye gidiyorum. Şimdilerde eski canlılığı yok. Sokaklar işsiz dolu. Merdiven altı üretim çoktan sona ermiş!
Denizli siyasi arenanın her zaman gözbebeği olmuştur. Denizli’de siyasi yapı, günün şartlarına uygun olarak değişir. Bir zamanlar solun kalesi iken son dönemlerde AKP’nin kalesi haline dönüştü. Bu nedenle Sayın Başbakan Denizli’ye özel bir önem verip, her yıl mutlaka ziyaret ediyor.
Dedik ya muhalefet, işin dozunu arttırıp, ipin ucunu iyice kaçırdı.
Ülkedeki her kötülüğün anası, sorumlusu(!) CHP milletvekili adayları, Sayın Başbakan Denizli’ye gelecek diye, Denizli Valiliğinin karşısında bulunan Konak İş Merkezine, üzerinde aşağıdaki sorular yazılı dev bir pankart asar!
Pankartın içeriğine bir bakalım, ondan sonra olanları yorumlayalım.
* Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de kalkınmanın modeliyken AKP iktidarında ekonomik çöküşün modeli haline gelen Denizli’ye muhtaçlık belgesi vermeye mi geliyorsun?
* Denizli icra dosyalarından geçilmiyor, borçları ödemeye mi geliyorsun?
* Kapanan fabrikalar ve intihar eden işadamlarımız için başsağlığına mı geliyorsun?
* Yabancı ortaklı AVM’leri teşvik ederken, perişan olan esnafa geçmiş olsun demeye mi geliyorsun?
* Yüzyılın projesinde yüzyılın çilesini yaşayan Denizli halkına durmak yok, eziyete devam demeye mi geliyorsun?
* Yönetimine el koyduğunuz Denizlispor’un şampiyonluktan olmasını kutlamaya mı geliyorsun?
* YGS skandalıyla psikolojileri bozulan gençlerimize LYS sınavının şifrelerini vermeye mi geliyorsun?
* Pamuk, tütün, anason ve pancar üretilemiyor, çiftçinin tarlasına bakmaya mı geliyorsun?
* Üreticilerde keçi, koyun kalmadı, angus(ithal inek) dağıtmaya mı geliyorsun?
* Toplu açılışlar adı altında devletin parasıyla siyasi propagandaya mı geliyorsun?
* Hoş geliyorsun ama her gelişinde Denizli kan kaybediyor" denildi.
Sen misin bu pankartı asan?
Ülkedeki tüm kötülüklerin anası bir parti(!)nin ülkeyi 9 yıldan beri istediği gibi yöneten bir başbakan’a böyle soruları nasıl sorar?
Bu soruları Sayın Başbakan’a göstermemek için canhıraş çalışan Denizli Valisi ve Emniyet Müdürünü kutlamak gerek! Hemen İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunsunlar ve bu pankartı oraya asan, başta CHP milletvekili adayı Adnan Keskin olmak üzere hepsini bir gece yarısı operasyonu ile içeri aldırsınlar…
Suçları mı?
Pankart asarak başbakan’a soru sormak!
O suç değil mi?
O zaman, suçlarını söylemezler!
O nasıl olacak mı?
Siz bilmiyorsunuz her halde; şimdilerde suçluya suçunu söylememek moda.