- Kategori
- Güncel
Başbakana yazılınca güzel, İnönü'ye yazılınca kötü mü?

Dönemin tartışılmaz lideri İsmet İnönü'ye yazılan, ancak önünü tarafından itibar görmediği için tozlu raflara kaldırılan marş
Kapitalizmin doğası gereği, bir çok kavram gibi, özgürlük ve bağımsızlık kavramları da soyut anlamlarının ötesinde bir içeriğe sahiptirler. Ekonominin ipleri kimin elindeyse onun izin verdiği ölçüde özgür, onun ipleri gevşettiği oranda bağımsız olunabiliyor. Çok yönlü işletilen bir süreç olan hegemonya da böyle kuruluyor. Bir zamanlar “muhtar bile olamaz” başlığıyla dönemin egemenlerine bağlılıklarını bildirenlerin, hiçbir şey olmamış gibi, bugünün egemenlerine de bağlılık bildirmeleri arasındaki çelişki, esas olarak, kapitalist zihniyetle örtüşüyor.
“Ya bana benzersin ya yok olursun” ikilemi, sistemden beslenenleri, hızla sisteme benzetiyor. Bu benzeşme süreci, çoğu zaman birçok kavramı anlamsız hale getiriyor olsa da, görmek isteyen için gerçek her zaman bütün çıplaklığıyla orta yerde duruyor.
İktidar seviciliğin serencamı!
Herkes için büyük anlamlar taşıyan özgürlük, bağımsızlık ve vicdan gibi kavramların içinin nasıl boşaltıldığının en çarpıcı örneklerinin yaşandığı bir dönemi adımlıyoruz. İktidarda olana haddinden fazla övgü, iktidarın kötülediğine yönelik haksız karalamalar, almış başını gidiyor. İktidar övgü, iktidarın hoşlanmadığına küfür, en çarpıcı biçimde medyada kendisini gösteriyor.
Türk basının her zaman iktidar sevici olduğunu biliyoruz. Medyamızın iktidar seviciliğinden kaynaklanan içler acısı hali, AKP Hükümetinin mutlak iktidarla özdeşleştiği bugünlerde kara mizaha dönüşmüş bulunuyor. Kara mizahın son örneğini de İsmet İnönü’ye yazılan, ancak muhtemelen İnönü’nün de itibar etmediği bir şiire yönelik yorumlar oluşturuyor.
Nebil Özgentürk’ün hazırladığı “Sanatımızın Hatıra Defteri” adlı belgeselin ortaya çıkardığına göre soyadı olarak seçtiği cümbüşün mucidi olan Zeynel Abidin Cümbüş’ün döneminin tartışılmaz lideri, ‘milli şef’ İsmet İnönü için yazdığı marş, İnönü’ye vurmak için yeni bir kapı aralamış görünüyor.
Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde iz bırakan her kararın sahibi görünen Mustafa Kemal’in yanında bulunan İsmet İnönü’nün, hiç kuşkusuz sevapları kadar günahları da bulunuyor. Sevabını da, günahını da, bir bütünün parçaları olarak ele almak ayrı; iktidarın tek hakimi konumuna ulaşmış bulunan şahsiyetin hoşuna gidecek şekilde meseleleri magazinel boyutta ele almak ayrıdır. İkinci büyük savaş sırasında ekmeğin karneye bağlı olarak verilmesini bugünün koşulları içinde değerlendirenlerin İnönü’yü eleştirmeleri, ne Çanakkale’yi ne Sarıkamış’ı ne de seferberlik sürecini hiç anlamadıklarını gösteriyor.
CHP, “Cumhur”a tarihi yeniden hatırlatmalı!
Gözler o kadar bağlanmış, akıllar o kadar tutulmuş ki “İkinci dünya savaşı sırasında aç kaldık” tepkilerine İnönü’nün “aç kalmak, babasız kalmaktan iyidir” sözünün ne anlama geldiğini bile merak etmiyorlar. Aynı yıllarda faşizm ve Nazizm saldırganlığının Avrupa’da yaygınlaştırdığı açlık kadar ölümün de normalleştiği göz önüne getirilirse İnönü’nün sözünün ve o sözü söylemesine neden olan savaşın dışında durma halinin ne kadar önemli olduğu açığa çıkıyor.
Özel olarak İkinci Büyük Savaş yılları, genel olarak CHP’nin devlet sayıldığı tek parti dönemi, büyük bir ilgiyi hak ediyor. Bu sene Cumhuriyet’in kuruluşu, 90. yılını tamamlıyor. 90 yıllık tarih, başta araştırmacılar olmak üzere ve özellikle CHP, Başbakan Erdoğan’ın çok sık kullandığı bir tabirle “Cumhur”un partisiyle yaşadıklarını yeniden ele alması için önemli bir fırsat sunuyor.
Hiçbir şeyden sakınmadan, hiçbir şeyi gizlemeden; “Cumhur”un Cumhuriyet ile Cumhuriyeti kuran kadroların partisi konumundaki CHP ile tarihi ilişkisini ortaya koymak, bir çeşit hafıza tazelemek görevi yerine getirilmeyi bekliyor. Unutmamak gerekir ki, Takrir-i Sükun da, Üç Aliler Divanı da, Dersim Tertelesi de, Milli Korunma Kanunu da; elbette çok partili hayata geçiş de bu dönemin tarihindeki önemli dönemeçleri oluşturuyor. Gerçekleştiği koşullardan koparmadan ve eğmeden bükmeden araştırmak, sonuçlarını ortaya koymak, tarihi bir sorumluluğu gerektiriyor.
İki şiir arasındaki yedi fark!
Bu tarihi görevin yerine getirilmesi çağrısını yapıp yeniden konumuza dönelim. İnönü için yazılmış bir marşın haber değeri var mı? Elbette var! Ancak marşı yazanın hiçbir sanatsal yeteneği olmadığına özel vurgu yapmak, üstü kapalı olarak İnönü’yü eleştirmek anlamına geliyor. Amiyane tabirle bir çeşit sinekten yağ çıkarma yöntemi.
O zaman insanın aklına geçen gün Balıkesir’e giden Başbakan Erdoğan için Balıkesirli yaşlı bir çiftin akrostiş yöntemiyle yazdıkları şiir geliyor. Başbakana olan sevgilerini belirtmeye çalışan yaşlı çift; “Rakamlarla yapar her işi, eğilmez kemlere asla başı, cesaretiyle aşar dağı taşı, eğdirmesin mevlam o güzel başı, payidar kılsın iki cihanda” diye yazıvermişler ve bir yolunu bulup kameralara da okumuşlar.
Başbakanın hoşuna gitmiş midir, bilinmiyor; ama söz konusu çiftin de şairliği ya da yazarlığı bir meslek olarak yaşamadıkları anlaşılıyor. İnönü için yazılan ve İnönü’nün de itibar etmediği bir marştan İnönü eleştirileri çıkartanların Balıkesir’i duymadıklarını düşünerek hatırlatalım. Aynı şey, Bursa’da kendisini şair olarak tanıtan bir kişinin, Başbakan Erdoğan’a yazdığı ve uzunluğu 5 metre 20 cm’i tutan şiiri için de geçerli. Hatta AKP’nin Bursalı yöneticileri şiirin boyunu ölçmek için ikinci kattan bile sallandırmışlar.
Merak edenler için yazıyorum. Cümbüş’ün yazdığı marşın sözleri de şöyle: “Bir kere bak tarihte sen/ yok sen gibi Savaş eden/ düşmanları yok eyleyen/ Düşmanları İsmet kovar/ “Tarih sana şanlar yazar/ dünyalara meydan açar/ Verdiği söz İsmet’lidir”.
Balıkesirli yaşlı çiftin Başbakan Erdoğan’a yazdıkları şiir ile Cümbüş’ün İnönü’ye yazdıkları arasındaki yedi farkı bulun diyeceğim ama bunun dünyanın en zor sorusu olacağını biliyorum. Bu nedenle iktidarda olan için yazılanı “ne kadar da seviliyor” spotuyla verip, iktidarda olanın düşman bellediğine yazılanı “kendisi için marş bestelettirmiş” spotuyla vermek, ahlak sınırlarını pek fazla zorlamış olmuyor mu?
Uzun sözün kısası, muktedire muktedir olduğu zamanlarda eleştiri yöneltebilirseniz, anlamlı olur.