Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '09

 
Kategori
Seçim
 

Başbakanı dinlerken sıkılıyorum!

Başbakanı dinlerken sıkılıyorum!
 

Başbakanı dinlerken hem sıkılıyorum, hem de üzülüyorum.


Başbakanımızı dinlerken gerçekten sıkılıyorum. "Dinleme sen de!" diyebilirsiniz.
Peki, başbakanı dinlemeyelim, muhalefet liderlerini dinlemeyelim, gündüz programlarını, evlilik, yemek programlarını seyretmeyelim, ne yapalım?

Kitap okuyalım, açık havada dolaşalım vs. Olur!..

Fırıncıya söyleyelim, o da ekmek vermesin bize! Rejim yapalım, aç kalalım, ölelim!

<ımg src="http://img78.imageshack.us/img78/2336/iste3.gif" border="0">

İyi de memleket ve dünya meselelerinden haberdar olmak için basınla iç içe yaşıyoruz artık.
Teknoloji gelişti, her imkân var.

Şikâyette bulunduklarımızdan feragat edeceğimize, şikâyete sebep olanlar dikkat etseler olmaz mı?

* Başbakan, belediye başkanı seçimlerinde hemen hemen hiçbir belediye başkanının kendisini tanıtmasına fırsat vermedi.
Elliye yakın miting düzenletti, devletin sırtından. Açılışa, kapanışa, temel atmaya, anahtar teslim etmeye!
Bunlar devlet imkânlarını kullanmak için baheneler. Ayıp olmuyor mu? Yazık değil mi bu millete?

* İşsizlik, kriz belimizi büktü, doğrultamıyoruz, başbakan gittiği yerlerde karşısındaki kukla topluluğa memleketin güllük gülistanlık olduğunu anlatıyor.
İyi de bizim payımıza niye sadece gülün dikeni düşüyor? Gülü sevmemize, koklamamıza imkan verilse dikenine katlanacağız. Ama direkt diken ikram ediliyor bazılarımıza.

* Beni yönetenlerin en az benim kadar akıllı ve eğitimli, kültürlü olmalarını beklerim. Benden daha da üstün olacaklar. Ama bunların çoğunun özellikleri didişmek, dedikodu yapmak ve gerçek dışı konuşmak oluyor.
Üzücü tabii. Ülkemiz adına üzücü!

* Başbakan almış eline bir eski nüfus, 76 yaşında bir ihtiyar vermiş kendisine, "Bak, CHP döneminde ekmeği, şekeri karneyle aldık filan" demiş, onu anlatıyor halka. Ben 1945 doğumluyum. İkinci Cihan Harbi yeni bitmişti doğduğumda. Benim eski nüfusumda da var öyle damgalar. Ama harp sırasında ve bitiminde tabii ki dünyanın her köşesinde sefalete benzer durumlar yaşandı.
Bu ne biçim örnek sayın Başbakan? Aldatmaca olmuyor mu?

* CHP zamanında parti il başkanları vali olmuşlar. Bundan şikayet ediyor.
Peki şimdi durum ne, siz valileri kendi seçim propagandanız için kullanmaya kalkmıyor musunuz?
Tunceli Valisi aha orada!

* CHP banknotlardan ve pullardan Atatürk resimlerini kaldırıp İsmet İnönü'nün resimlerini bastırmış.
Başbakan burada da Atatürkçü kesildi başımıza. Yakında gençliğe Atatürk kelimesini kullanmaları yasaklanacak.
Milli Eğitimim milliliği kalmadı. Eğitimde oynanan oyunları ZEHRA PINAR arkadaşımız, bloğunda çok güzel anlatmış!

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=169066

<ımg src="http://img216.imageshack.us/img216/6141/bayrakgb6.gif" border="0">


Bir şey daha diyor başbakan, Baykal'a; Üniversite gençliğine burs veriyorduk, sen anayasa mahkemesine müracaat ederek bunu yasaklattın.

* Keşke doğruları söyleseydi. Böyle deyince halkı aldatmış oluyor. CHP, bursların belediyeler kanalıyla verilmesine karşı çıktı. Çünkü belediyeler bunu seçim propagandası yapmak için kullanmaya başladılar. Kredi ve Yurtlar Kurumu, Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'ndan, TÜBİTAK ve birçok vakıflardan burs almak mümkün. Yani burs almak yasaklanmış gibi açıklanması yanlış.

* Başbakanımız bir de deyimlerle, özlü sözlerle konuşmayı seviyor ama 40 yerde de aynı sözleri kullanmaya mecbur değil yani, bayıyor insanı.

Neymiş? "Eşek ölür semeri kalır, insan ölür eseri kalır?"

Bu sözü söyleye söyleye bıkmadı ama vatandaşı bıktırdı. İlk söylediğinde eşek ile insanı karıştırıyordu, şimdi düzeltti.

* Belediye Başkan adaylarına hiç konuşma fırsatı vermiyor. Saatlerce her yerde söylediklerinin tekrarını söylüyor sonra giderken, TV kameraları yayından çıktıktan sonra, başkan adayını halka emanet ediyor, konuşsun diye.

* Tutturmuş Deniz Baykal diye, gidiyor. Hep onu kötülüyor ara sıra da Devlet Bahçeli'yi. Yüzü hiç gülmüyor. Her gittiği ilin futbol takımlarının kaşkolunu boynuna atınca sevimli olduğunu zannediyor. Bence sevimsiz oluyor.

* Yazımı okuyunca beni CHP veya Deniz Baykal hayranı zannedenler olabilir. Yanılmayın lütfen, şu andaki hiçbir politikacıyı sevmiyorum. Sevemiyorum daha doğrusu... Kavga etmeden birbirleriyle anlaşamamaları ve bu güzel ülkenin iyi yönetilememesi üzüyor beni.

Deniz Baykal'ın bazı davranışlarını beğeniyorum.

- Gel, istediğin kanalda karşılıklı konuşup, tartışalım. Ben senin gözlerinin içine bakarak sormak istiyorum bazı şeyleri, diyor.

Evlada alınan gemi, geline ve büyük oğlana alınan ortaklık payı, Deniz Feneri vs. Başbakan oldukça sabıkalı yani, kusura bakmasın da. Dokunulmazlığı kalkarsa ve hukuk tarafsız işlerse yakasını kurtaramaz.

Deniz Bey, bunu bildiği için,

- Gel, diğer milletvekillerine dokunmayalım, sadece bizim ikimizin dokunulmazlığı kaldırılsın, kimin neyi var neyi yok ortaya çıksın! diyor. Buna da yanaşmıyor başbakan. Ama din, ahlâk, namus, laiklik, Atatürk, Türkiye hepsi onun teminatı altında. Öyle diyor.

Başbakanımızın konuşmaları, kavgacı üslûbu sadece kendisine oy verenlere hizmet etme anlayışı beni sıkıyor.

Mustafa Mumcu, 21 Mart 2009 / 21:42

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..