Başbakanın derdi, Türkiye'yi gerdi...

PKK‘lı bölücüler Eylül başından beri,

“Barış süreci tıkandı, artık yeniden savaş başlayacak!” diye tehdit ediyorlar.

Bölücülerin İmralı padişahı da rest çekiyor.
 

Başbakan ve adamları, çok övündükleri politikalarında bir kez daha çuvallamış (pardon, yanılmış) oluyor!

Güneydoğu’dan, tehditler yağıyor!

Hem de ne adice tehditler!

“Türk askeri defol “ deniyormuş.

İstihbarat birimlerinin raporları,

PKK’nın isyan ya da iç savaş hazırlığında olduğunu, askerin denetimsiz bıraktığı bölgelere siperler kazıldığını gösteriyor.

PKK’nın, dağlarda büyük bir toplantı yaptığı, teröristlerin elebaşlarının şöyle dedikleri bildiriliyor:

“Artık çekilme falan yok!

100 yıldan beri Kürtlerin en güçlü ve bilinçli olduğu günlerde yaşıyoruz.

Bu gücü ‘Çözüm süreci’ diye heba etmeyeceğiz.

Artık dağda savaş bitti.

Bundan böyle şehirlerde savaşacağız.

Eylülün ikinci yarısı ve Ekim ayı, taarruzumuz öncesi son hazırlık safhamızdır.”
PKK’lılar böyle küstahça tehditler savururken, Başbakan Erdoğan ne yapıyor?
O hâlâ Suriye ve Mısır’la meşgul.

Sabah kalkıyor Suriye. Akşam oluyor TV.lerde yine Suriye..

Neyse ki biraz ayıldı da Rabia selamını unuttu.

Başkan Obama vuracak mı, vurmayacak mı?

Esad devrilecek mi, devrilmeyecek mi?

Bizimkinin bütün derdi bu! Savaş istiyor savaş..

Çok büyük konuştu, kol kola gezdiği Esad‘ı bir yerlerden esen rüzgar la kendine baş düşman etti.

İlle de devrilecek dedi.Uğraştı, olmadı.

Kendini bunu yapacak güçte zannetti aldandı..

Yahuu.. Dünyanın iplerinin kimleri ellerinde olduğu çoluk çocuk dahi biliyor.

Bir sizin  Türkiye’yi bütün komşuları ile kavgalı duruma sokan Dışişleri bakanınız bilmiyor.

Birde  ne yazık ki siz bilmiyor muşsunuz.

Suriye’nin derdi bizi niye geriyor ki  !..

Bizde her şeyi doğru dürüst yaptınız da Suriye mi kaldı ?..

Kuzum Başbakan, biraz mantıklı ol, ne olur!

Türkiye bir iç savaşa doğru gidiyor..

Sen ise başkalarının derdi ile uğraşıyorsun.

Türkiye parçalanırsa, o koltukta oturabileceğini mi sanıyorsun?

Gemi batarsa sen de, biz de, bu güzelim ülkede hepimiz de denize döküleceğiz!

“Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!” mantığı..

Ama yaşananlar öyle değil..

Sayın Yılmaz Özdil ( Hoş görüsü ile aldım )  köşesinde diyor ki ;

“Sapık her ülkede var ama...

Her milletin kadınlarına saldıran sapık sadece bu ülkede, ülkem de var!
Kadına şiddete göz yummanın... Onu ikinci sınıf yapmanın..

Demokrasi ayaklarıyla “millet böyle istiyor” diye, hırtlığı, magandalığı, zontalığı baş tacı etmenin...

Kadının sırtına tekme atan palalıya, sırf “kendi tarafında” diye sahip çıkmanın...

Kızları saçından sürükleyen, hamilelere tekme atan polisleri “kahraman” ilan etmenin sonucudur bu.

Hukuk tanımazlığın sonucudur bu..

Güya, dünyaya “edep” dersi veriyorsun ama...

Memleketi öyle hale getirdin ki,

Kuytu da kıstırsalar Mısırlı Rabia’ya bile tecavüz edecekler, haberin yok..”

Okuyun… Atatürk bunun için büyüktü.

İçerdi evet ama o durumda bile ülkesini çalmadan çarpmadan halkının hakkını yani kul hakkı yemeden, içkiyi yasaklayanlardan daha iyi idare etti.

Onun içinde halkı hala başının üstünde taşıyor.

ozcanvural33@hotmail.com