Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Başbuğ için astlarının güveni tamam da(?) Türk Milleti'nin güveni ne olacak!

Başbuğ için astlarının güveni tamam da(?) Türk Milleti'nin güveni ne olacak!
 

AKP ve Gülen'i bitirme planı Taraf Gazetesi'nde yayımlandıktan sonraki tartışmalı ortamda Mehmet Ali Birand'ın 32. Gün programının konuğu Emekli Koramiral Atilla Kıyat'tı. Kıyat'ın çok önemli açıklamaları arasında bir açıklaması vardı ki kamuoyunun pek dikkatini çekmemişti. Kıyat o gece, Genelkurmay başkanları astlarının güvenlerini kaybetmemeye özen göstermek zorundadırlar. Bütün Genelkurmay başkanları buna çok dikkat ederler, demişti. Birand da araya girerek sormuştu:

- Hiç astlarının güvenini kaybeden Genelkurmay başkanı oldu mu? Kıyat da cevap olarak:

- Oldu ama, burada açıklayamam, demişti.

Kıyat'ın bu açıklamalarından İlker Başbuğ'un bu olay dolayısıyla ne kadar zor bir konumda olduğu anlaşılmaktaydı.

Bir tarafta, karargahında görevli ve geçmiş başarılarıyla takdir edilen, sevilen bir kurmay albayın sivil yargı tarafından sorgulanmak istenmesi, diğer tarafta da hukuka uymak ve yardımcı olmak mecburiyeti!

Oysa İlker Başbuğ bu olaydan çok kısa bir süre önce 29 Nisan 2009 günü yaptığı basın toplantısında üzerine basa basa "TSK'da mevcüt demokratik rejime aykırı davranan kimse bulunmaz. Hukuk devletine bağlı ve saygılıyız. Dolayısıyla TSK bünyesinde farklı düşüncede olan barınamaz." demişti.

Bu olaydan sonra 26 Hazıran 2009 günü Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ bir basın toplantısı daha düzenledi. Islak imzalı belge bulunamamıştı. Askeri savcılık belgede imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek hakkında takipsizlik kararı vermişti. Başbuğ basın toplantısında, takipsizlik kararının rahatlığıyla, önceki basın toplantısında söylediklerini tekrar etmiş, mevcut demokratik rejime bağlı olmayanların TSK'da barınamayacaklarını ama bir cadı avına da çıkmayacaklarını ve ilgili belgenin "kağıt parçası" olduğunu, TSK'yı yıpratmak için asimetrik savaşın uygulandığını söylemişti. Ayrıca Başbuğ, yeni belgelerin ortaya çıkması halinde yeni bir soruşturmanın yapılacağını ama soruşturma yerinin yine askeri yargı olacağını vurgulamıştı.

Kıyat'ın yukarıda ifade ettiğim sözlerini göz önüne aldığımızda, Başbuğ'un bu basın toplantısında sivil vatandaştan ziyade astlarına mesaj göndermeye çalıştığı anlaşılmaktaydı. Bir tarafta demokratik rejim ve hukuk devleti vardı, diğer tarafta astlarının güveni. Hukuk devletine bağlılığın hemen peşinden cadı avına çıkmayacağını, askerin soruşturma yerinin askeri yargı olduğunu, askerle uğraşanlara da hesap soracaklarını söyleyerek astlarının koruyucusu olduğunu göstermişti.

Genelkurmay'ın, tarihinde ilk defa olarak, yaz dönemi YAŞ kararlarında Albay Dursun Çiçek'in terfi ettirilememesinin sebebinin kadro olmaması şeklinde bir açıklama yapması da yine astların güvenini kaybetmemeye yönelik bir uygulamaydı. Genelkurmay, hakkında iddia olduğu için değil, kadro olmadığı için terfi ettirilmediğinin, özellikle bilinmesini istemişti.

Geldiğimiz noktada ıslak imzalı belgenin ortaya çıkmasıyla olayın gerçek olduğu anlaşılmaktadır. Ordudaki emir ve komuta disiplinini göz önüne alacak olursak, karargahtaki bir albayın, üstlerinin emri ve haberi olmadan böyle bir çalışma içerisinde olamayacağı kesindir. Albay, Genelkurmay karargahında görevlidir. Yani Başbuğ'un hemen yanıbaşındadır. Başbuğ'un ya olaydan haberi yoktur ki o takdirde karargahına bile hakim değildir, ya da emri bizzat kendisi vermiştir. Her iki durum da Başbuğ'un aleyhinedir.

Islak imzalı belgeyi gönderen subay, Başbuğ'un haberi olduğunu iddia etmektedir. Bu durumda da Başbuğ'un, basın toplantısında "bu kağıt parçasıdır" demesinden, bilerek gerçek dışı beyanda bulunması söz konusudur.

Kıyat, Birand'a yaptığı açıklamada, Genelkurmay başkanları için astlarının güvenini kaybetmemenin çok önemli olduğunu söylemişti. Oysa astların güveninden de önemli olan milletin güvenidir. Unutulmamalıdır ki; TSK Türk Milleti'nin ordusudur. Eğer bir hesap verilecekse ilk önce Türk Milleti'ne hesap verilmelidir. Başbuğ ya karargahına bile hakim değildir, ya da hukuk dışına çıkmıştır.

Kaldı ki, bu olayla ilgisi olmayan çoğunluktaki astların da bu yaşananlar dolayısıyla güvenlerinin sarsılmadığını hiç kimse iddia edemez.

Kurmay Albay Dursun Çiçek kurban edilerek de bu dosya kapatılamaz!

Her halükarda İlker Başbuğ kendi sorumluluğunu kabul ederek gereğini yapmalıdır.

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara