Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Demokratik açılımda Baykal bilmeden Öcalan'ın değirmenine su taşıyor!

Demokratik açılımda Baykal bilmeden Öcalan'ın değirmenine su taşıyor!
 

Bermuda Şeytan Üçgeni!


Tarih 20 Ekim 2009, CHP Grup Toplantısında Deniz Baykal konuşuyor:

Biz kimseyi itham etmek istemiyoruz; ama PKK, DTP ve Abdullah Öcalan bir siyasi bütünlük içerisindedir. Bu üçlü ile iktidar işbirliği yaptı. Ortada işbirliği var, beraber yürüyorlar...

İmralı'nın yol haritası uygulamaya konulduğu dünkü olaylarla çok açık şekilde ortaya çıkmış bulunmaktadır...

Tarih 23 Ekim 2009, Abdullah Öcalan:

AKP benim yol haritamdan, ellerinde olduğu için yararlanıyorlar. Deniz Baykal meseleyi biraz biliyor; "AKP İmralı'nın yol haritasını uyguluyor" diyor. Baykal'ın bu tespiti doğrudur...

30 Ekim 2009, Abdullah Öcalan:

Açılım hikaye, asıl amaçları PKK'nın tasfiyesidir...

İşte size 10 gün içerisinde üç ayrı konuşma metni... Hangisine inanacağız?

PKK gibi sivil halka acımasız ve vahşi katliamlar yapmış bir örgütün lideri olarak Abdullah Öcalan'ın konuşmalarına itibar etmeyebiliriz...

Ama bir anamuhalefet lideri öyle midir? Zaman içerisinde güvenini yitiren iktidara alternatif olarak umutla ve gönül rahatlığıyla yöneleceğimiz ve iktidara getireceğimiz bir partinin liderinin, kamuoyunu kişisel ve siyasi amaçları için yanlış yönlendirmeye, demagoji yapmaya, hayali kurgular üretmeye hakkı var mıdır?

Öcalan, tıkıldığı İmralı'daki hapishanesinde, Beka vadisindeki imparatorluk günlerinin özlemleriyle kalan ömrünü geçirirken, iktidarın açılım politikasıyla yeniden özgürlük umuduna kapılması ve bunun için de inisiyatif almaya çalışması, kendi gücünü ispat için de bir grup PKK'lının teslimi için onlara talimat göndermesi gayet doğaldır.

Baykal'ın amacı ise, açılım politakası uygulamaya çalışan iktidarı PKK ile işbirliği ve pazarlık içerisinde göstererek, iktidarın millet nezdindeki itibarını ve güvenini zedelemektir. Bu amaçla söylediği "İktidar İmralı'nın yol harıtasını uyguluyor" sözü Öcalan için bulunmaz bir fırsat olmuştur. Öcalan da zaten bunu ispatlamaya çalışmaktaydı.

Başka bir anlatımla, "iktidarla PKK birlikte yürüyorlar" diyen Baykal bu sözüyle bilmeden PKK lideri Öcalan'ın değirmenine su taşımış ve onunla aynı yolda kendisi yürümüştür!

Öcalan açıklamalarında Kürtlerin haklarından ve özgürlüklerinden bahsedebilir. Ama ben onun gerçekte bütün hesaplarının kendisini İmralı'dan kurtarmak olduğuna inanıyorum. Tabii ki bunu açık açık söyleyemez. Onun için açılım sürecinde silahlı gücü olan PKK'yı, açık veya örtülü bir şantaj unsuru olarak kullanacaktır. Nitekim bugünkü açıklamasında, bundan sonra PKK'dan kimsenin gelmeyeceğini söylemiştir. Bu, hem Türkiye'ye, hem de Kandil'e açık bir mesajdır.

Bir devlet projesi olduğuna inandığım "Demokratik Açılım"ın esas gayesinin de, PKK'nın doğmasına ve gelişmesine neden olan faktörleri ve bahaneleri yok ederek PKK'nın tabanını ortadan kaldırmak ve PKK'yı etkisizleştirmek olduğu açıktır. Bunu yapmak için bugün iç ve dış konjonktür çok musaittir.

Dışarıda bir tane dost komşumuz yokken, Ermenistan da dahil tüm komşularımızla dost olmaya başladık. PKK'yı besleyip büyüten Suriye ile sınır kapılarını bile açtık. PKK'yı ise Yunanistan ve Fransa da dahil hiç bir ülke desteklemiyor artık.

Irak'ta, özellikle de Kuzey Irak'ta istikrarsızlığı ne AB istiyor, ne de ABD. Kuzey İrak'ta istikrar sağlanması için de PKK'nın Kandil'den gitmesi gerekiyor. Daha da açık söylemek gerekirse; PKK terör örgütünün bitmesi isteniyor.

Türkiye'ye karşı kullanılmak üzere desteklenen PKK, bugün için onu destekleyenler için de zararlı ve tehlikeli konuma gelmiştir.

İçeride de akan kanın durması konusunda genel bir eğilim ve konsensüs oluştu. Kürtler de terörle bir yere varılamayacağını anlamış vaziyetteler.

Özetle söylemek gerekirse 25 yıldır akmakta olan kardeş kanını durdurmak için hiç bu kadar musait bir zaman olmamıştı. Hükümet, tıpkı Kıbrıs'ta yaptığı gibi, açılımla yapılması gerekenleri yapacak ve "ben üstüme düşeni yaptım, PKK'nın gerçek yüzünü ve niyetini gördünüz, benden günah gitti" diyecektir.

Bu şekilde Hükümet, dışarıda, başta Kuzey Irak bölgesel yönetimi olmak üzere tüm dünyanın, içeride de Kürt nüfusun önemli bir kesiminin desteğini arkasına alacaktır.

Hükümet, PKK'nın, İmralı'nın ve DTP'nin sürece destek olmasını elbetteki arzu eder, bundan memnun olur ve buna "hayır" demez. Ama olmazsa da arkasındaki güçlü destekle, gerekeni yapmış olmanın rahatlığıyla ve haklılığıyla PKK'nın üzerine giedeceği kuşkusuzdur. Burada ileri sürülen bir görüşün geçersizliğine değinmek istiyorum; deniliyor ki, DTP legal bir partidir, neden inisiyatif almıyor? Yahu DTP'nin varlık nedeninin Kandil ve İmralı olduğunu bilmeyen mi var? İnisiyatif alması varlık nedenine terstir. Onun için baştan beri Kandil'i ve İmralı'yı adres olarak gösteriyor.

Habur sınır kapısında yaşananlar dolayısıyla bu konuyla ilgili bir duraksama yaşasa da Hükümet devam etmede kararlıdır. Yapılması gerekenler bellidir ve gereken de yapılacaktır. Bunlar; demokratik hakların sağlanması, pişmanlık yasasının olabildiğince esnek uygulanması, lider kadrosunun Avrupa'ya gönderilmesi vs.

Bütün sorunlar çözülebilir ama açılımın önündeki en büyük engel Öcalan'dır. PKK'yı kuran ve 25 yıldır milletin başına bela eden Öcalan şimdi de kendisi için PKK'yı kullanmaya kalkışacaktır. Yakalandığında kendisini soruşturanlara, kendisini kurtarmak için, nasıl da "üç ayda silahları sustururum, PKK'yı bitiririm" demişti!

Bunun için Öcalan, PKK'nin iplerinin kendi elinde olduğuna Türkiye'yi inandırması gerekiyor. 34 PKK'lının gelişinde Habur sınır kapısında ve sonrasında yaşananlar da bu gayeye matuftu. Bakın, Öcalan başardı, onun sayesinde Kürtler haklarına kavuşacaklar havası verilmek istendi!

Ve Baykal, Türkiye'nin geleceğini tehdit eden böyle hayati bir konuda, geçmişte kendisinin imzasının da bulunduğu raporlar doğrultusunda, siyasi hesapları bir kenara bırakarak, bu projeye destek olacak yerde bilmeden Öcalan'a destek oluyor! İktidar İmralı'nın yol haritasını uyguluyor, derken, Öcalan'ın sadece PKK üzerindeki gücünü onaylamakla kalmıyor, Kürt nüfusu da temsil ettiği imajını güçlendirmektedir.

Öcalan bile uyandı ve esas gayenin PKK'nın tasfiyesi olduğunu anladı ama Baykal bir türlü anlayamıyor! O hala, açılım başarılı olursa 2011'i de kaybederim, hesapları yapıyor...

Bu, gaflet ve dalalet değil midir?

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..