Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '13

 
Kategori
Güncel
 

Basın var da bayram nerede?

Basın var da bayram nerede?
 

 

Hürriyet, vatan, cumhuriyet, eşitlik, istibdat, ihtilal, grev, bomba, inkılâp, Namık Kemal, Mithat Paşa, suikast, grev kelimelerini kullanmak yasaktır!Ne zaman mı ? 1878 yılında politik gazetelerde başlayan sansür uygulaması, 1882 yılında tüm gazetelere uygulanmaya başlanan Abdülhamit döneminde! Bu dönem çıkarılan Sıkıyönetim Nizamnamesi ile basına sansür konulmuştu, hatta bu sansür öyle geniş kapsamlıydı ki, yazılarda padişahın yaşadığı Yıldız Sarayı’nı işaret ettiği düşüncesiyle “yıldız” kelimesini kullanmak, ya da padişahın burnu büyük olduğu için “büyük burun”  yazmak dahi yasaktı.

Hıfzı Topuz, “Türk Basın Tarihi” adlı kitabında 24 Temmuz 1908 günü basına yeniden özgürlük tanınmasıyla ilgili şunları yazmıştır:

“24 Temmuz 1908’de İstanbul gazetelerinde çıkan dört satırlık resmi bildiri Meşrutiyet’in yeniden ilan edildiğini ve 1876 anayasasına göre seçimlerin yapılacağını açıklıyordu. Bu haber büyük bir coşku yarattı İstanbul’da. Gazeteciler Sirkeci Garı’nın karşısındaki bir lokantanın bahçesinde toplandılar. 33 yıldan beri ilk defa böyle bir toplantı yapılıyordu. Gazeteciler derhal kendi aralarında bir dernek kurmaya karar verdiler. “Osmanlı Matbuat Cemiyeti” adlı derneğin temelleri o toplantıda atıldı. Özgürlük vardı artık İstanbul’da. Gazeteciler kesin bir karar aldılar. Sansür memurlarını o gece gazeteye sokmayacaklar ve sabaha kadar görev başında kalacaklardı. Nitekim öyle yaptılar. Sansür memurları kapılardan geri çevrildi. “Gazeteler hürdür artık, sansür yasaktır. Gazeteleri sansür etmeye kalkmak ağır bir suçtur” dediler. Ve 25 Temmuz 1908 sabahı gazeteler yıllardan beri ilk olarak sansürsüz çıktı. Sansürün kaldırıldığı 24 Temmuz günü Cumhuriyet’ten sonra “Basın Bayramı” olarak kabul edildi.”

Bugün, 24 Temmuz 2013

Dünya basın özgürlüğü sıralamasında 179 ülke arasında 154.sıradayız, 49 gazeteci yıllardır hapiste ve tutuksuz yargılanan 64 gazeteci var. Gezi Parkı olayları nedeniyle 72 gazeteci işinden atıldı, istifaya zorlandı, zorunlu izne çıkarıldı. Artık Taksim’i, Reyhanlı’yı, Lice’yi, Silivri’yi göremeyen gazeteler, ticari şirketleri nedeniyle maliye denetimine teslim olmuş gazete patronları, dünyanın herhangi bir yerinde bir kaza haberini saatlerce canlı yayınlayan ancak kendi ülkesindeki haberleri göremeyen, kendi kendine oto sansür uygulayan televizyonlar, cadı avına çıkanlar,  biat etmiş gazete yöneticileri ve tüm bu baskıları kendine hak sayan siyasiler olduğu sürece ortada kutlanacak olan bir bayram var mı sizlere sormak isterim? Korkarım ki 1908 yılının gazeteler hürdür diyen ve sansüre direnen gazetecileri artık suskunluk sarmalındadır, basın bayramı ruhuna el-Fatiha!

ELİF’İN NOTLARINDAN

*Erol Akyavaş’ın retrospektif sergisi İstanbul Modern Müzesi’nde açıldı. Sanatçının kendi huzmesinden geçirdiği doğu-batı sentezini tuvale yansıttığı eserleri mistisizmle harmanlanmış. Kübizmden sürrealizme, İslam minyatürlerine hatta ilk çağlara kadar birçok etkinin Erol Akyavaş’ın sanatına çarpıcı bir şekilde yansıdığını görmek isteyenler için sergi 25 Ağustos 2013 tarihine dek açık olacak.

*Türk edebiyatının önemli isimlerinden Leyla Erbil’i kaybettik. Değerli edebiyatçımızı “Tuhaf bir Erkek” romanının bir kez daha okuyarak anmak, satır aralarındaki kadın-erkek ilişkisi ve politik eleştirilere yeniden göz atmanın tam sırası değil mi?

*Her siyasal bilgiler öğrencisinin başucu kitabı Türk Dış Politikası’nın 3. Cildi çıktı, Türkiye’nin 2001-2012 yılları arasındaki dış politika olaylarını yine Baskın Oran’ın editörlüğünde birçok akademisyenin kaleminden okuyacaksınız. Dünyayı ve Türkiye’yi daha iyi anlamak için bir başucu kaynağı olan kitap, İletişim Yayınları’ndan çıktı.

Bazen yoruluyor insan, anlam bulmaya çalışmaktan, doğruyu eğriden ayırmaktan, bazen sadece canlı olmak istiyor insan ormanda bir ağaç gibi… Ahmet Ümit 

 
Toplam blog
: 44
: 1522
Kayıt tarihi
: 22.08.06
 
 

Hayat akıp giden upuzun bir ırmak, bu ırmakta bazen bir akıntıya koyveriyoruz kendimizi, nereye çarp..