Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '09

 
Kategori
Haber
 

Başyazar Ahmet Altan'ın yorumu

Başyazar Ahmet Altan'ın yorumu
 

Azeri Kadın Milletvekilleri... Konuşma tarzlarına şahit oldum,hayran kaldım http://wwwhaber24.com


Milliyet. Com. tr. 11.12. 2009 Tarihli; Sayın Ahmet Altan’ın yaptığı yorumla ilgili haberi okudum.

Umarım sizin de okuma fırsatınız olmuştur.

Makale yazmak ve yorum yapmak arasında fark var mıdır?

Köşe yazarlarının yazıları ve yorumları bir ahenk içinde olmalı mıdır?

Bunlar derin sorular, köşe başında yazı yazmadığımdan; onlar daha iyi bilir diyeceğim diyemiyorum; huyum kurusun.

Sizlerin de bu haberi okuduğunuzu var sayarak; üstadın yorumunun bir bölümüyle ilgili düşüncelerimi dile getirmek istiyorum.

Adı geçen bu bölüm esasında yorumun ana fikri( benim algıladığım kadarıyla)

İki ateş arasında kalan Türkler ve Kürtler…

Sırt sırta verdikleri an; onların sırtından kanından beslenenlerin ister istemez “Sülüklük Saltanatları Sona Erecek” Buraya kadar…

Bahar dalı kadar cazibeli bir düşünce; eğer benim algılama mekanizmam beni yarı yolda bırakmamış ise…

Yorumun devamı kadın kafamı karıştırdı.

“İşte o zaman Kürtler: Türklerle eşit konuma gelirler”

…Demek ki aralarında bir eşitlik yok…

Ben; yaşadıklarım gördüklerim, bildiklerimden yola çıkıyorum ve eşitsizliği gündelik hayatta arıyorum; bulamıyorum.

Tercümesi: Bu dünyada inanılmaz bir eşitsizliğin olduğunu biliyorum.

Avrupalılar, Amerikalılar, Afrikalılar vb. vb. Kendi aralarında ne kadar eşitseler…

Türkiye’de de o kadar eşitlik var, aksini savunursak AB’ye nasıl gireriz?

Türklerle Türklerin; Kürtlerle Kürtlerin; erkekle kadının, kardeşlerin, yan yana oturan komşuların arasında da haklar, kazanç ve vergi ödeme de eşit olma durumu her ne kadarsa…

Koca kadını döver, komşu komşusunu park yeri yüzünden söver, kardeşler arasında sonu gelmeyen ithamlar çekişmeler…

Dünyanın düzeni böyle…

Kimi tıka basa midesini doldurur, kimi bir parça ekmeğe muhtaç!

Dünyayı değiştirmeye gücümüz belki yeter belki yetmez.

Biz konumuza; Türklerle Kürtlerin eşitsizliğine dönelim.

Kasabım, manavım, evimi tamir eden ustalarım; yakın çevremde parkların bakımından sorumlu çalışanlarım(Her gün selamlaşıp hatır sorduğum) parkların birinde tarihi ( İtalyanlardan kalma av köşkü) bir binanın doksan dokuz yıllığına kiralayıp kafeterya olarak işletenlerim Kürt kökenli vatandaşlarım.

İzmir Fuarında en afili eğlence merkezlerinin sahipleri…

Yurt dışında konsolosluklarda çalışanlar; büyük politikacılarımızın nutuklarını yazanlar…

İzmir/Balçova’da sera çiçekçilik sektörleri; semt pazarlarında tezgâh kuranlar…

Bu vatan uğruna şehit düşenler…

Seçilenler, seçmenler, kendi vatandaşlarımız Kürtler…

Türkler de olduğu gibi; değeri bilinmeyen işçiler; kodaman işadamları…

Sahnelerin, türkülerin uzun havaların kralları...

Hep birlikte bu çarkın içinde dönmektedirler!

Değerli Ahmet Altan’a bir konuda hak vermemek ne mümkün;

Adı ne olursa olsun “Kadının” hakları arada kaynayıp gidiyor.

Gittiği için bu topraklar huzura ermiyor!

Büyük Millet Meclisinin kürsüsünde…

“Sus be! Yeter be! Diyerek “Belerin” içinde kendini savunmaya çalışan milletvekili kadınlarımızı önce eğitip sonra o payeleri sırtına yükleyebilirsek…

Ne partiler kapanır; ne de sinemizde yaralar açılır.

Siyaset biliminin ne olduğunu kavrayamadan mikrofonu ele almanın bir faydası vardır tabii…

Kurunun yanında yaş da yanar!

İşte ben buna eşitsizlik derim.

12.12.2009 Cumartesi

Alev Meisel İzmir’den

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..