- Kategori
- Felsefe
Bataklık kıyısı insanları...

Bir tek güzel söz tüm insanları etrafınızda toplayıp, bir yumruk haline getirebilir…
Üzerinize bulaşan bir damla çamur ise, herkesi uzaklaştırabilir sizden…
Ancak yukarıda söylediklerim sadece bir genellemedir. Hatta ülkenin süratli bir dönüşüm yaşadığı bu yeni dönemde, çok farklı değerlerin egemen olacağını, bu yeni değerler doğrultusunda, yeni öyküler ve sözlerin kulaktan kulağa yayılacağını söyleyebiliriz.
Üzerinize bulaşan çamurun sizi bir cazibe merkezi yapması, geniş kitleleri etrafınıza toplaması da mümkündür artık. Üstü başı çamur içinde olan bir kalabalığın içinde tertemiz giysiler, rahatsız edici bakışların hedefi olabilir.
Üstündeki çamurlardan, henüz tamamlanmamış bir heykel izlenimi veren adam, taşlaşmış bir ifadeyle tehditkar bakışlar atıyorsa, gençlik ve güzelliği, yokluk ve sefaletin gölgesinde kalan şu genç hanım, gözlerinizde bir ışık değil, pantolonunuzun ütüsünde kat yerleri arıyorsa, yükselen yeni değerlerin girdabında boğulmuş, çağı yakalayamamışsın demektir.
En kusursuz halinle bile kusurlu, en temiz halinle bile kirlisindir artık. En güzel halinle bile çirkin, en masum halinle bile günahkar. Çünkü ne kadar çırpınsan, toplum bir bahane bulup kendisine benzemeyeni lanetler.
Bataklık kıyısında bir ülke kurulsaydı, hiç şüphen olmasın ki; o ülkede çamurdan yapılırdı mabetler…