- Kategori
- Dilbilim
Bazı Sözcüklerin Yazımı Zamanla Değişmiştir.
Özel Adlardan Sonra Gelen Sözcüklerin, Unvanların, Hitapların, Tarihi Dönemlerin Yazılısındaki Değişiklikler
Özel adlardan sonra gelen sözcükleri, her yazar ve şair kendine göre yazmaktadır.
1.Yer adlarından sonra gelen sözcüklerin yazımındaki değişiklik :
Yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler küçük harfle başlar: Marmara denizi, Aral gölü, Balkaş gölü, Sakarya ırmağı, Meriç nehri, Tuna nehri, Alp dağları, Altay dağları, Erciyes dağı. Ancak, ikinci isim özel isme dâhil ise ve ikisi birlikte kastedilen kavramı karşılıyorsa, ikinci isim de büyük harfle başlar: Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı, Beyşehir Gölü, Van Gölü, Tuz Gölü, Anadolu Kavağı, Rumeli Kavağı, Gülek Boğazı, Ağrı Dağı, Konya Ovası, Haymana Ovası, Muş Ovası, Adalar Denizi. Bu örneklerde ikinci isim kullanılmadığı takdirde söz konusu yer adı anlaşılmaz. Meselâ Çanakkale Boğazı, sadece Çanakkale kelimesiyle anlatılamaz; sadece Çanakkale denilince Çanakkale şehri anlaşılır. (TDK İmlâ Kılavuzu,1996)
Sakarya ırmağı da sadece Sakarya sözcüğüyle anlatılamaz, sadece Sakarya denilince Sakarya ili anlaşılmaz mı? Bu ikileme, TDK Yazım Kılavuzu 2005 baskısında son verilmiş; tür bildiren ikinci isimlerin tümü büyük harfle başlatılmış.
.
TDK’nın 2005’te hazırladığı Yazım Kılavuzu’ da yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimlerin tümü, büyük harfle başlatılması, kuralı ikilemden kurtarmış; anlaşılır duruma getirmiştir.
Ağrı Dağı, Aral Gölü, Çanakkale Boğazı, Dicle Irmağı, Ege Denizi, Erciyes Dağı, Fırat Nehri, Tuna Nehri, Van Gölü, Zigana Geçidi, Süveyş Kanalı...
Daha sonraki TDK ’a Yazım Kılavuzları’nda da 2005 Yazım Kılavuzu’ daki yer adlarının yazımı değişmemiş.
2. Lakap ya da unvan, akrabalık bildiren sözcüklerin yazımındaki değişikler :
Özel ada dahil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler, büyük harfle başlamaz: Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi, Halı Dokuyan Kızlar tablosu.(TDK,1996 İmlâ Kılavuzu)
Akrabalık adları bildiren kelimeler büyük harfle başlamaz: Fahriye abla, Ayşe teyze, Fatik nine, Saim amca, Ali enişte. Ancak akrabalık bildiren kelimeler başa gelirse lâkap yerine geçtiği için büyük harfle başlar: Nene Hatun, Baba Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan. .(TDK,1996 İmlâ Kılavuzu)
Cümle içinde özel adın yerine kullanılan makam veya unvan sözleri büyük harfle başlar: Uzak Doğu’dan gelen heyeti Vali dün kabul etti. ,(TDK’u Yazım Kılavuzu,2015)
Akrabalık adı olup lakap veya unvan olarak kullanılan kelimeler büyük harfle başlar: Baba Gündüz, Dayı Kemal, Hala Sultan, Nene Hatun; Gül Baba, Susuz Dede, Telli Baba vb.
Akrabalık bildiren kelimeler küçük harfle başlar: Tülay ablama gittim. Ayşe teyzemin keki çok güzel.
Akrabalık bildiren sözcükler başa geldiğinde lakap yerine kullanıldığı için büyük harfle başlar:
Nene Hatun, Dayı Kemal, Hala Sultan...
Abla, ağabey, dayı, enişte, teyze gibi sözcükler küçük harfle yazılır:
Pervin teyze, Ayşe nine, Alper dayı, Özgür dayı, Değer amca, Cem enişte...
Abla, ağabey, dayı, enişte, teyze gibi sözcükleri küçük harfle başlatan yazarlar olduğu gibi büyük harfle başlatanlar da var.
“Ne güzel komşunuzdun sen Fahriye abla!”
(hzl: Sabahattin Batur, Ahmet Muhip Dıranas, Yeni Şiirimiz, s.58)
“ ‘Yaşar Amca, bizim de Kürtler olarak dilimiz, edebiyatımız, tarihimiz yok mu? ‘diye sormuştu.”
(Zülfü Livaneli,Konstantinyye Oteli, s.147)
“İşte Doğan Dayı demiş ki sen, ona kızsan bile aranızdaki ilişki bir çeşit aşkmış.”
(Buket Uzuner, Kumral Ada ve Mavi Tuna,s223)
Abla, amca, dayı, teyze, hala… gibi sözcükler de akrabalıkla ilgili unvanlar değil mi? Bunlar da bir özel isimden sonra gelince büyük harfle başlamalı. Nitekim bu şekilde yazan, yazarlar da var.
“Fahriye abla”da “a” küçük harfle başlarken “Yaşar Amca”da “A”,”Doğan Dayı”da “D” büyük harfle yazılmış.
3.Saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, mevki, unvan bildiren kelimeler,
(1996,2005 ve sonraki Yazım Kılavuzları’nda) büyük harfle başlar:
Sayın Bakan,
Sayın Başkan,
Sayın Rektör,
Sayın Vali,
4.Mektuplarda ve resmî yazışmalarda hitapların ilk kelimesi büyük harfle başlar:
(1996 Yazım Kılavuzu)
Sevgili kardeşim,
Aziz dostum,
Değerli arkadaşım.(TDK,1996 İmlâ Kılavuzu)
2005 TDK’u Yazım Kılavuzu’ da ikinci sözcükler de büyük harfle başlatılmış:
Sevgili Kardeşim,
Aziz Dostum,
Değerli Arkadaşım,
5.Tarihi dönem bildirmeyip tür ve tarz bildiren terimler, küçük harfle başlar:
Divan şiiri, divan edebiyatı, halk şiiri, halk edebiyatı, eski Türk edebiyatı, Türk dili, Türk sanat müziği, Türk halk müziği, Tekke edebiyatı… Edebiyat dönemlerinin her sözcüğü büyük harfle başlatılmış: Milli Edebiyat Dönemi, Servetifünun Dönemi, Tanzimat Dönemi… (TDK’nın 2005 Yazım Kılavuzu)
Peki, okur bu sözlerin tarz mı tür mü olduğunu nasıl anlayacak? Sonunda ,”dönem” yazılmazsa “milli edebiyat”ın her sözcüğünün baş harfi büyük olmayacak mı? Bence, ne durumda olursa olsun bu sözcüklerin baş harfleri büyük yazılmalı:
Divan Şiiri, Divan Edebiyatı, Halk Şiiri, Halk Edebiyatı, Eski Türk Edebiyatı, Türk Dili Türk Sanat Müziği, Türk Halk Edebiyatı, Tekke Edebiyatı…
TDK’ nın 1996’daki İmlâ Kılavuzu (Yazım Kılavuzu) (Yazım Kılavuzu, dilde tutucu olanlarca hazırlandığı yıllarda, İmlâ Kılavuzu, adıyla yayınlanmıştır.) Bu Yazım Kılavuzu’nda makam, mevki bildiren sözcüklerin ilk harfleri büyük başlatılmış. Nedense mektuplarda ve resmî yazışmalarda, hitapların ilk sözcüğü büyük harfle başlatılmış, ikinci sözcüğün ilk harfi küçük. Oysa 2005’teki ve daha sonraki Yazım Kılavuzların ’da, mektupların ve resmî yazışmaların, her iki sözcüğün ilk harfleri büyük harfle başlatılarak kural işlevsel duruma getirilmiş.
TDK önceki Başkanı Kaçalin, şöyle diyor: "Bir tek sözlüğümüz olsun diye düşünüyoruz.
İmla Kılavuzu ile ilgili önümüzdeki süreçte yapmayı düşündükleri uygulamaya yönelik, "İmla Kılavuzunu kaldıracağız. İmla Kılavuzu’nun önündeki bilgileri sözlüğe koyacağız." açıklamasında bulundu.
Kaçalin, bu çalışma kapsamında, İmla Kılavuzu'nun ilk sayfalarında anlatılan kuralların sözlüğün girişine eklenmesinin planlandığını bildirdi. Eskiden sözlük ve imla kılavuzlarının baskısında kurşun dizginin çok zaman aldığını ve bu tip baskıların çok zor bir iş olduğunu anlatan Kaçalin, şöyle devam etti:
"İmla kılavuzları da sözlük dışında, sadece kelimelerin yazılışlarına cevap vermek için doğdu. Fakat günümüzde gelişen teknoloji ile elektronik sözlüğü, imla kılavuzunu basmak, düzeltmek problem değil. Dolayısıyla biz imla kılavuzunu çıkaralım elden düşsün, öndeki bilgiyi de sözlüğümüze koyalım, bir tek sözlüğümüz olsun diye düşünüyoruz."
İyi de sözlüğün işlevi ayrı, yazım kılavuzu’nun işlevi ayrı. Bir sözcüğün yazılımını görmek için sözlük sayfalarını çevirmek zorunda kalınacak. Oysa yazım kılavuzu’na hemen bakabilir.
TDK’a önceki Başkanı Kaçalin,"İmla kılavuzu artık miladını doldurmuş bir iştir" diyor. Bu,biraz da herkes istediği gibi yazar, demektir.O zaman da dil bozulur.Dil bozulunca her şey bozulur;çünkü sağlıklı iletişim olmaz.Kaçalin, imla kılavuzu'nun bir anda değil, süreç içerisinde kaldırılmasının planlandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bir de imla kılavuzu dolayısıyla çocuklar kitaba el sürüyor, bu yönü de var. Kâğıda el sürmek başka bir şey. Onun için şu aşamada bastık, bir süre de basacağız. Kitapla yüzleşmek imla kılavuzuyla oluyorsa, imla kılavuzu iyidir. Yoksa imla kılavuzu artık miadını doldurmuş bir iştir. O bilgi sözlükte oluyor."
Yazım kılavuzu,yazımda en önemli kaynaktır. Olmaması,yazımda sorunlara yol açabilir. Daha önemlisi,Türkçenin doğru yazılması,okunması, öğretilmesi nasıl gerçekleşir? Sözlüğün işlevi ayrı, yazım kılavuzunun ayrıdır.
Hüseyin Başdoğan, 01.10 .2018