Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '18

 
Kategori
Dilbilim
 

Çağatayca

   Çağatayca öncesine, Doğu Türkçesi adı da verilmektedir Uygurcadan, Kıpçakça ve Çağataycaya geçiş süreci, Orta Türkçe döneminde başlamıştır. Eski Türkçenin devamı durumunda olan Doğu Türkçesi, 15. yüzyıldan itibaren Çağatay Türkçesi diye de adlandırılmıştır. Bu yazı dili 15. yüzyılda Ali Şir Nevai tarafından oluşturulmuş ve geliştirilmiştir. Ozan, yazar, dilci Nevai; Türkçe’ye yön verir. Farsçanın egemen olduğu bir dönemde Türkçeyi savunur. Muhakemet’ül-Lugateyn’de Türkçeyle Farsçayı karşılaştırır. Türkçenin üstün bir dil olduğunu kanıtlamaya çalışır. Nevai çağlar ötesinden Türk ulusçuluğunu, dil bilinciyle birleştirir: 
 
“İster bir, ister bin olsun birdir  
 Bütün Türk ulusu tümüyle benimdir.”
 
Bu dizelerin bilinciyle şöyle seslenir:”Öyle bilinir ki Türk Sart’tan daha keskin zekâlı, daha üstün anlayışlı ve daha temiz yaradılışlıdır.”   (Bozkurt, Ön. ver. ,s.181) 
 
Çağatayca yalnızca Orta Asya Türk Devletlerinde, 16. yüzyılda Babür Şah, Çağatay Türkçesinin en önemli temsilcisi olmuştur. Hüseyin Baykara, Şeybani gibi isimler de anılabilir. Çağatay Türkçesinin yerini bugün Özbek Türkçesi almıştır. Eckmann’nın yaptığı bölümlemeye göre Çağatayca üç döneme ayrılır: 
1. Klasik dönem öncesi (15. yüzyılın başlarından 1465’e kadar)
2.Klasik dönem (1465-1600) 
3.Klasik dönem sonrası (1600-1921) diploması dili olarak kullanılmakla kalmamış, Avrupa Rusya’sında, Oğuzlar –Kayılar dışındaki Müslüman Türkler arasında da 20.yüzyıla değin kullanılmıştır. 
 
Çağatayca yapıtların hemen tümü Arapçadır. Bununla birlikte Uygurca bazı Çağatayca metinlere de rastlanmıştır.
 
17.yüzyılda da Çağatay Türkçesi ile yazılmış kimi yapıtlar bulunmaktadır. Türkmencede, Çağataycanın ve Kıpçakçanın etkileri görülür. Batı Türkçesi iki koldan gelişmiştir. Bunlar Osmanlı ve Azeri Türkçeleridir. Bunlar arasındaki fark 15. yüzyılın sonlarında görülmüştür Kuzey Türkçesi olarak Kıpçak Türkçesinin devam ettiğini görüyoruz. Batı Türkçesi iki koldan gelişmiş Kırım  ve Kazan Türkçeleri. Osmanlıca da; Türkiye Türkçesini oluşturur. 
 
Özellikleri
1.Çağataycada, Orta Asya Türk yazı dilinin önceki dönemlerindeki bazı ses ve yapı birimlerin farklılaştığı dikkati çeker: İlk hecede e/i değişmesi (keç/kiç(geç), men/min (ben)  ; e/ö değişmesi ,erük/örük (erik), teşüt/töşük(deşik) ;ünsüz ikizlemesi yiti/yitti(yedi), katıg/kattık(katı) gibi.
 
2.Bütün Türk dillerinde olduğu gibi Çağataycada da yalın, bileşik ve girişik tümce yapıları kullanılmıştır. 
 
3.Çağataycada değişik kültürlerin etkileri de görülür. Arapça, özellikle Farsça sözcük ve tamlama oldukça çoktur. Çağatayca yerini bugün Özbekçeye bırakmıştır
       
Muhakemet’ül Lugateyn
Ali Şir Nevai’nin yazdığı Muhakemat’ül-Lugateyn de bu dönemin önemli yazın yapıtlarından biridir.Bu yapıtta, Farsçayla Türkçe karşılaştırılmış;Türkçenin dil olarak üstünlükleri ortaya konulmuştur.Diğer yandan” İnsanın esenliği, dilini koruması”ilkesi eklenmiştir:
 
  Edepler başı til kötezmek turur. (Ali Şir Nevai)
 
“Edeplerin, erdemlerin başında dilini gözetmek gelir.” (Hibet’ül –Hakayık, Necip Asım,s. 38; Kurgan, TDK, Ekim,1972,s.68) 
 
Ali Şir Nevai (1441-1501) Herat ‘ta doğmuştur, Özbek Türkleri’ndendir. Şiirlerini Türkçe ve Farsça yazan Ali Şir Nevai, Arapça’yı da çok iyi öğrenmişti. Kaşgarlı Mahmut’tan sonra Türk diline en büyük hizmet eden kişi olarak tanınan Ali Şir Nevai, Muhakemetü’l Lugateyn adlı kitabında Türkçe ile Farsçayı karşılaştırarak pek çok yerde Türkçenin üstünlüğünü savunmuştur. Nevai, bu kitabını, Türkçeyi bırakarak yapıtlarını Farsça verenler için yazmıştır. Ali Şir Nevai, Türkçe yazdığı şiirlerinde Nevai, Farsça yazdığı şiirlerinde ise Fani mahlaslarını kullanmıştır. 
 
Nevai’nin Çağatay yazınının oluşmasında büyük bir etkisi vardır. Çeşitli konularda yazılmış 30’a yakın yapıtı bulunmaktadır Dördü Türkçe, biri de Farsça olmak üzere beş ayrı divanı vardır. Türkçe divanlarının genel adı Hazain-ül Maani’dir. Türkçe divanlarını, Garaib-üş Sağir, Nevadir-üş Şebab, Bedayi-ül Vasat ve Fevaid-ül Kiber adları altında yazmıştır. Beş mesnevisinden meydana gelen Hamse’si ile Türk edebiyatında ilk hamse yazan Ali Şir Nevai’nin divanlarından hariç 18 ayrı yapıtı daha vardır. Nevai,Türk dilinin özelliklerini Muhakemetü’l Lugateyn’de şöyle sıralar:
 
1.Türk dilinin sözvarlığı zengindir.
 
2.Türk dili”cinas ve iham” sanatına çok elverişlidir.Tuyuğlar buna tanıktır. Sözgelimi “at ,it, bar,gök” sözleri türlü anlamlara gelir.”Ot, düz, tür” sözleri ise okunuşlarına göre değişik anlamlara gelir.
 
3.Türkçe uyak dilidir.
 
4.Her kavram için ayrı sözcük vardır. Sözgelimi, büyük-küçük kız ve erkek kardeşler ayrısözlerle karşılanır.
 
5.Türkçede “” ekiyle işteşlik sağlanır.”Tapışmak,koçuşmak,öpüşmek” buna  örnektir.
 
6.Bir ses ya da bir adıl ekleyerek ettirgen eylemler oluşturulmuştur: ”yüğürt, kıldurt,yasut”gibi
 
7.Sözcülerin  sonuna” –ci”eklenerek yer,sanat,uğraş adları belirtilir.
 
8.Sözcüklere”dek” ilgeci getirilerek değişik anlamlı sözcükler oluşturulur:”bargu dik,yargu dik,kilgü dik,bilgü dik,aytu dik”gibi.
 
9.Kimi sözlere”-geç/gaç” eklenerek eylemde tezlik yapılır:”itgeç,bargaç,topgaç” gibi
 
10.Sözcüklere,”-gör” eklenerek bir işte göstermelik çaba belirtilir:”bilgör,kılagör” gibi.
 
11.”p” ya da “s” harfleri  eklenerek pekiştirme yapılır:”kapkara,kıpkızıl” gibi.
 
12.”-y” ve “-l” ekleriyle bir işte alışkanlık belirten sözcükler  yapılır:”yasal,bukal, tuskal”  gibi (Bozkurt,Ön.ver. ,s.183)
 
 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..