Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '18

 
Kategori
Bayramlar
 

Cumhuriyet Yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti

Cumhuriyet Yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti
 

Cumhuriyet Yönetimi, 29 Ekim 1923 Cumhuriyet’in Kuruluşu
 
Cumhuriyet, Arapçadan geçen bir sözcüktür.  ‘Cumhur’ halk; cumhuriyet ‘halkın idaresi’ demektir. Cumhuriyet, tek kişinin yönetimi değil; halkın yönetimidir. Cumhuriyet yönetiminde; egemenlik, tek kişinin değil; halkındır. Halk egemenlik hakkını seçtiği temsilcileriyle sağlar. Halk, belirli zaman aralıklarında oy vererek, yine halktan olan yöneticilerini seçer. Bu yönetimde;  krala, kraliçeye, padişaha, şaha, prense sultana yer yoktur. Cumhuriyet’te hiç kimse kendini, halkın, Anayasa’nın, yasaların üstünde göremez. Görürse, bu Cumhuriyet değil; diktatörlük olur. Diktatörlükte, yasalar değil; diktatörün karar ve buyrukları önemlidir. 
 
Cumhuriyet yönetimi, zamanla değişmiş, gelişmiştir. Örneğin cumhuriyet rejimi Eski Yunan’daki demokrasidir, halk idaresidir; fakat orada o demokrasi çok sınırlı bir kesim tarafından kullanılırdı. Halkın çoğunluğu yabancılardı, seçme-seçilme hakları yoktu. Bir de köleleri vardı; onların hiçbir hukuku yoktu. Zengini ve fakiriyle çok küçük bir vatandaş kitlesi oy verirdi. Bu biçimiyle buradan da Roma İmparatorluğu’na geçti ama Roma’da da yine halkla, toprak sahibi soyluların arasında bir fark vardı. Meclisleri bile ayrıydı.
 
Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı ürünüdür.
İnsanca yaşamak için yapılır; İnönüler, Sakaryalar, Dumlupınarlar...30 Ağustos 1922’de mezar olur düşmana Anadolu. Mehmetçik sel olur dokuz günde Afyon’dan İzmir’e akar. İzmir’e girişimiz, zaferin çabukluğu, geniş ve kesin neticeleri itibariyle bütün dünyada büyük hayret yaratan bir psikolojik ortama rastlar. Yunanlılar, bozgundan sonra Anadolu’dan çekilme koşuluyla ateşkes için İngilizler ’e başvururlar...3Ekim 1922’de Mudanya Konferansı başlar. Konferansta İngiltere’yi General Harrington, Fransa’yı General Charpy, İtalya’yı da General Mombelli temsil ediyordu. Ateşkes Sözleşmesini 11 Ekim 1922 sabahı saat 6’da imza ettik.(İsmet İnönü, Lozan Antlaşması,29-46)  Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli de Lozan’da atılır. Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 günü imza edilir. İmza törenleri uygar bir ölçüde ve Türkiye için onurlu bir biçimde düzenlenmiş, neticelenmiştir.(ade. s.67)
 
 “Bu sözcük Arapçadan gelir”; ama Araplar, hiçbir zaman cumhuriyeti, uygulamadılar.  Türk ulusu, Cumhuriyet’le teokratik yapıdan, padişah yönetiminden kurtulmuş; demokratik yapıya kavuşmuştur
29 Ekim 1923’e, yani Cumhuriyet’in ilanına gelene kadar, ülkemizin ne koşullar altında olduğunu bilmek çok önemlidir. Türkiye, I. Dünya Savaşı’ndan sonra çok şey kaybetmişti. Dört yıllık bir savaş, ülkenin varlığını, insan gücü kaynaklarını eritmiş. Toplumumuzu, bir lokma ekmeğe muhtaç etmiş; açlık, hastalıklar insanlarımızı perişan etmiştir. 
 
I.Dünya Savaşı’na dek, bu denli yok edici silahlar kullanılmamıştı. Bu savaşta, özellikle aydınlarımızı kaybettik.
 
Yüksekokullarda öğrenciler cepheye koştu; Tıbbiye’nin,  Mühendis Mektebi’nin sınıfları boşalmıştı. Gençlerin çoğu şehit düştü. Anadolu’da en iyi zanaatkârlar, tarlaları süren çiftçiler, eli ayağı tutanlar öldü. Biz birçok cephede savaştık. Bu uzun bir savaştı, bize milli bir bilinç getirdi. 
 
29 Ekim 1923 Türk ulusunun yeniden varoluşudur Türk toplumu, ulus olma bilincine Cumhuriyet’le erişir. Misak-ı Milli’yle bağımsız, çağdaş bir devletin sınırları çizilir. Bu sınırlar içinde yaşayan tüm toplumlar, Cumhuriyet’in bireyleri olarak yaşamlarını sürdürür; ülkenin kalkınıp gelişmesine katkıda bulunurlar. Her birey, yasalar karşısında eşit haklara erişir. Osmanlı’nın yıkılışıyla ağalık, şeyhlik tarihe karışır. Ağalık, şeyhliklerini sürdürmek isteyenlere de fırsat verilmez; çünkü Cumhuriyet, özgürlüğe, toplumsal uyanışa, değişime de yol açmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, dünyaya kapalı bir doğu ülkesini; cumhuriyete, aydınlanmaya, uygarlığa, çağdaşlaşmaya adım adım hazırlar.”Ama ya Atatürk’ün büyüklüğünü anlamayan vatan kardeşlerimiz? Onların anlamaması yetişmelerinden, telkinlerden kaynaklanıyor. Böyle yetiştiriliyorlar. Oysa tarihimizi bilseler, düşünseler, kafalarına yerleştirilen önyargıları, yanlış bilgileri aşabilseler onlar da bu büyüklüğü benimseyecek, Atatürk’ün Allah’ın bir lütfü olduğunu anlayacaklar” (Özakman,2010,s.9)  
 
Kuruluşunun doksan beşinci yıldönümünü kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti, 20.yüzyılın geniş kapsamlı birçok devrimsel atılımları içinde tek başarılı olanıdır. Bu devrimin öncüsü, mimarı, uygulayıcısı olan Mustafa Kemal Atatürk de başka devrimcilerle hiç karşılaştırılamayacak bir biçim ve ölçüde, yalnız kendi ulusunun değil, tüm uygar insanlığın kalıcı sevgi ve saygısını kazanan tek büyük kişilik olarak belirmiştir. Evet,20.yüzyıla damgasını vuran devlet ve siyaset adamı, hiç kuşkusuz Mustafa Kemal Atatürk’tür”(Ozankaya,1994,s.1). Cumhuriyete giden yolu, Kurtuluş Savaşı’nı başlatarak, O açar.
 
29 Ekim 1923, Türk ulusunun yeniden varoluşudur. Cumhuriyet devriminin mimarı Mustafa Kemal Atatürk’tür.Türkiye Cumhuriyeti’nin mimarı, Samsun’a çıkarak düş evreninde oluşturduğu Cumhuriyeti ilmik ilmik dokur.Yoluna çıkan engelleri; biliminin,askeri yeteneğinin ışığında eritir,yok eder.19 Mayıs 1919’da Samsun’da bir kıvılcım çakarak,karanlıkları yırtar; Anadolu’yu aydınlatır.Bu aydınlıkta uyanır; yürür düşman üstüne eriyle,kadınıyla,kızıyla Anadolu insanı. Tutsaklıktan kurtulmanın yollarını arar. Kurtuluşa, Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal’in izinden giderek ulaşacağına inanır; çünkü Mustafa Kemal’e güvenmektedir. O,tutsak bir ulusu, bağımsızlığına kavuşturmak için emperyalizme savaş açan ilk Doğulu liderdir. Emperyalizmin olduğu yerde; nemelazımcılık, kadercilik her şeye boyun eğiş vardır. .Sivas ve Erzurum Kongreleri’nin amacı, ulusu bu felsefeden kurtarmaktır. Mustafa Kemal, tutsaklığın Türk ulusunun yapısına aykırı olduğunun bilincindedir. Anadolu insanına ulus olma bilincini aşılamaya çalışır. (Osmanlı, imparatorluktur. Uluslar vardır. Bu uluslar, imparatorun uyruğudur.)
 
Cumhuriyet’in İlkeleri
Cumhuriyet’in ilkeleri, çağdaşlaşma yönünü belirleyen ve Atatürk Devrimleri'ne temel teşkil eden fikir ve düşüncelerdir. 1937'de çıkarılan bir yasayla 1924 Anayasası'na eklenir. 
Atatürk İlkeleri, çağdaşlaşma yönünü belirleyen ve Atatürk Devrimleri'ne temel oluşturan fikir ve düşüncelerdir. Bu düşüncede; tarikatlara, tekkelere yer yoktur. Atatürkçü Düşünce Sistemi içinde birbirine bağlı bir bütün oluşturan Atatürk İlke ve Devrimleri, Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırabilmek için bilimsel düşünceyi esas alan aklın ve mantığın çizdiği yollardır. Bu nedenle Atatürk İlke ve Devrimleri’nin temelinde yapıcı olup doğruya ve yararlıya yönelmek vardır
Atatürk İlkeleri, başlangıcından beri Türk Devrimi içinden doğmuş ve onun uygulamalarına yön vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerini bilim adamları iki başlıkta toplarlar: Temel ilkeler ve bütünleyici ilkeler
 
Temel ilkeler: Laiklik, cumhuriyetçilik, ulusçuluk, halkçılık, devrimcilik, devletçiliktir. Bunlardan en önemlileri kuşkusuz devrimcilik ve laikliktir. Devrimcilik ilkesiyle eskimiş, yıpranmış, çağdışı kalmış Osmanlı kurum ve kuruluşları atılmış; yerini Cumhuriyet kurumları almış, Türk toplumunun giyim kuşamı, özetle yaşam tarzı, düşünce yapısı çağın gereklerine uyarlanmıştır. En önemlisi tembellik yuvaları olan tekkeler, zaviyeler kapatılmış; tutucu çağ dışı tarikatların buralarda yuvalanması önlenmiştir.
 
Bütünleyici ilkeler: Bu ilkeler, Atatürk'ün devlet anlayışına egemen olan ulus devlet, tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve çağdaşlaşma hedefinden kaynaklanmaktadır.
 
Türkiye Cumhuriyeti anayasalarında (1924, 1961 ve 1982 anayasaları) cumhuriyet devlet şekli olarak öngörülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri anayasalarımızda yer almıştır. 1982 
 
Anayasası’nda belirtildiği şekilde Cumhuriyetimizin temel nitelikleri şöyle sıralanmaktadır:
1) Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
2) Millî birlik ve beraberlik,
3) İnsan haklarına bağlılık,
4) Millî devlet olmak, Türk milliyetçiliğine bağlı olmak,
5) Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlılık,
6) Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, resmi dilin Türkçe olması ve başkentin Ankara olması,
7) Laiklik,
8) Demokratik sosyal hukuk devleti,
9) Kuvvetler ayrımı.
 
Cumhuriyet Bayramı
2018’de  Cumhuriyetin İlanının 95. yılını kutluyor olacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet yönetimi ilan etmesinden bu yana tam 95 yıl geçti
 
Cumhuriyet Bayramı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet yönetimi ilan etmesi anısına her yıl 29 Ekim günü Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanan bir ulusal bayramdır.
 
29 Ekim 1923'te TBMM, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası)’nda yaptığı değişiklikle, devletin yönetim biçimini cumhuriyet olarak ilan etmiştir. Aynı gece bu ilan, atılan 101 pare top ile kutlanmıştır. 1924 yılında ise cumhuriyetin ilanı şenliklerle kutlanmıştır.
2 Şubat 1925'te, Hariciye Vekâleti’nce (Dışişleri Bakanlığı) düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerilmiştir. Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelenmiş ve 18 Nisan'da karara bağlanmıştır. 19 Nisan'da ise teklif TBMM tarafından kabul edilmiştir. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim, 1925'ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlanmaya başlamıştır.
 
Cumhuriyet Bayramı'nın kutlandığı ülkelerde 28 Ekim öğleden sonra ve 29 Ekim tam gün olmak üzere bir buçuk gün resmî tatildir. 29 Ekimlerde stadyumlarda şenlikler yapılır, akşam ise geleneksel olarak fener alayları düzenlenir.
 
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.
 
Cumhuriyet; ulusal, laik demokratik bir sosyal hukuk devletidir. Çünkü cumhuriyet halkın yönetimi olarak belirli bir ülkenin ulusal sınırları içinde geçerlidir. Emperyalist güçlere karşı kurulan cumhuriyetlerde ulusallık daha da ön plandadır. Tam anlamıyla, halk egemenliği için devlet yönetiminde dinsel baskılara yer vermemek, halkın genel istencini din dışında yeterli kılmak gerekmektedir… Çağdaş anlamıyla cumhuriyet, din ve devlet işlerinin birbirinden bütünüyle ayrıldığı, laik düzenleri simgelemektedir. 
 
Atatürk Cumhuriyeti; laik, çağdaş, sosyal bir hukuk devletidir. Ulusal egemenliğe dayalı demokratik ve laik Türk Cumhuriyeti ”Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini temel alıyordu; yurdunu bayındır kılmak, ulusunu çağdaş, demokratik bir siyasal ve toplumsal örgüte kavuşturmak amaçlarına yöneliyordu.(Ozankaya, ,s.133)
 
Atatürk Cumhuriyeti, Türk Devrimi’nin ürünüdür. İnsan hak ve özgürlükleri temeline dayalı, bu yolda tüm uygar insanlığa örneklik edecek bir başyapıt değerindedir. Bu başyapıtı, her türlü sömürgeci, bölücü anlayış ve düşüncelerden korumak, Türk ulusunun hem de tüm uygar ulusların üniversiteleriyle, bilim, düşün ve sanat çevreleriyle üzerlerine düşen bir insanlık görevidir. Çünkü Cumhuriyet; özgürlüktür, kardeşliktir, erdemdir. Tasada, kıvançta ortak olmaktır. Bu ülkede yaşayan her birey, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e gönülden bağlanmalı; cumhuriyetin temel ilkelerinden, değerlerinden sapmamalı ki bu başyapıt sonsuza değin yaşasın, ışığıyla ülkemiz aydınlansın. Gelecek kuşaklar, böyle aydınlık bir ülkede huzurlu, mutlu yaşasınlar.
 
Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında çekilen birçok acının sonucunda kurulmuştur. Dolayısıyla da kurulması kolay olmamıştır. Bütün geçilen yolların, yapılan fedakârlıkların bilincinde olmak ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet yaşamasını sağlamak ise hepimizin görevidir.
 
Kaynakça:
  • 1.Ali Naci Karacan, Lozan.
  • 2.Andrew Mango, Atatürk.
  • 3.Falih Rıfkı Atay, Çankaya.
  • 4.İsmet İnönü, Lozan Antlaşması.
  • 5.Özer Zankaya, Cumhuriyet Çınarı.
  • 6.Sabahattin Selek, Milli Mücadele.
  • 7.Turgut Özakman, Cumhuriyet.
  •  8.bugraderci.blogspot.com/2014/10/anlatlmayan-hikâye-cumhuriyet-nasl-ilan.htm.
  • 9. http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=648.
  • 10.Paul Dumont (1999). Kemalist İdeolojinin Kökenleri. Jacob M. Landau (Yay. Haz.) (1999). Atatürk ve Türkiye'nin Modernleşmesi, İstanbul: Sarmal, ISBN 975-8304-18-6 (s. 49-72) içinde. s.53. 
  • 11.t24.com.tr/.../prof-ilber-ortayli-anlatti-cumhuriyet-nedir-turkiyeye-neler-kazandirdi. 
 
29 Ekim 2018, Hüseyin Başdoğan
 
 
 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..