Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '13

 
Kategori
Haber
 

BDP’li Ayna: “Türk askerleri boşuna öldü” Dedi.

BDP’li  Ayna: “Türk askerleri boşuna öldü” Dedi.
 

resim int. alıntı. genç sağlıklı olması iyi bakıldığına işaret eder.


  

11 Mart 2013 Milliyet com tr/ DHA-Haber/Mehmet Kaymak, Çilem Anıtkan

Oldukça tutarsız demeci değerlendirmeden önce BDP’yi temsil edenlere sormak isterim.  

  Adalı: Adasını terk etmek istiyor mu?

Sordunuz mu?

Ekmek elden, su gölden; tertemiz deniz havası…

Doktoru avukatı

Bırakıp gitmek ister mi ki…

Her şeyin zamanla değiştiği gibi adalı da değişmiş olamaz mı?

Yorgundur pişmandır; vicdanınla hesaplaşacaktır belki…

Belki de adada martılar kadar özgürdür; dışarıda kim kollayacak önünü arkasını?

Ödenmemiş onca fatura…

 Özel eğitimli korumalar, 24 saat özel donanımlı özel araçlar.

Kahvede pişti oynarken;  AVM de alış veriş ederken hatta düz yolda yürürken çok paraya ihtiyacı olacak.

Kim üslenecek tüm bu masrafları?

“Azad edileni koruma vergisi” Bu millete çok ağır gelebilir.

Sakın yanlış anlaşılmasın; hükümet affettiğini; gözü gibi bakacak sakınacaktır lâkin intikam almaktan vazgeçmişse; özerklik türküleri çığırmak istemezse; yani sıradan emekli olma düşlerine takılır kalırsa…

Havarilerini yarı yolda bırakarak hacca gitmek isterse…

Havarinin biri hiddete kapılır “Vay sen bizi nasıl olurda yarı yolda bırakırsın” diyerek; Judas’a özenirse…

(Yahuda= İsa’yı 30 akçeye satan hain havari)

Anasının örekesi…

( Bu kadarı da fazla! Böyle bir şey olabilir mi? Anlamında kullanılmıştır.)

(Öreke=Teşi= İki ucu çatallı, yün eğiren, iplik haline gelmesini sağlayan tahta düzenek)

Kabak kimin başına patlayacak? 

 Minareyi yerinden etmek pek zor sayılmaz.

“Nasıl olsa uygun bir kılıf bulunur” felsefesi ile de yola çıkılmaz.

Dağdaki bağdakini; bağdaki dağdakini…

Eskisinden de daha hızlı yuvarlanıp gidebilirler.

Nereye doğru o kadarını Yüce bilir.

Adalı’yı özgür kılmanın yolunu; basit ilkel aletlerle açmayı denemek;  hesapta olmayan bir heyelanı harekete geçirir. Zemin çöker. Yollar tıkanır.    

 Adalısına iyi kötü alışmış ada: Bir müddet anılarıyla baş başa kalır.

Çabucak kendine gelebilir.

Dört bir yanı denizin avucunda olsa dahi;  ada Anavatan’a bağlıdır.

Bir ada ülkenin kaderi olmamalı olamaz.

Adalıyı ambale etmekten vazgeçmek gerekir.

Topu onun kalesine atmak; gölgesine sığınır gibi yapmak yakışmaz.

Onu başa geçirmek; hiç kimsenin aklının ucundan geçmiyor.

Başa geçebilmek için onu basamak edenler; bir kez daha etraflıca düşünmeli.

Ayna Hanım’ın bir nebze düşünmeden ettiği sözlere gelince; belli ki kendisi bu ülkede yaşamıyor eğer öyle olmuş olsaydı “Askerine boşu boşuna öldü” diyemezdi.  “ Şehit” düştü ifadesini kullanırdı.

İfade özürlü olmak farklı; nefret kin duygularıyla bezenmiş olmak bambaşka bir ruh hali…

Çok yazık bir türlü bu hallerinden kurtulamıyorlar.

İşte bu yüzden ne derlerse desinler, inandırıcı olamıyorlar.

Dağdaki gençlerin akıllarını çelenler; ölüme gönderenler kendi çıkarlarının  dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar.

Şehit düşen Türk olmuş Kürt olmuş önem taşımıyor.

“Boşuna öldüler” Yakıştırmasını yapabilenlerin yürekleri yok; çarpmıyor.

Hırsları uğruna kim bilir ne zaman nerede yitirmişler.

Kalplerini.

Vaktinde maaşlarını alıyorlar.

Bir kez olsun düşündüler mi?

Ne için?

Boşu boşuna değil tabii ki…

Paha biçilmez cinsinden bahşettikleri incileri…

 

 11 Mart 2013 Pazartesi

Alev Meisel/ Berlin 

 

 

 

 

  

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..