Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '09

 
Kategori
Deneme
 

Ben bu şehirde yaşamadım mı?

Ben bu şehirde yaşamadım mı?
 

O şehirle ilgili birkaç önemli anı aklımda kalmış. O şehri sadece bu değerler etrafında hatırlarım . O şehirle ilgili anılarım mı az ? yoksa orada anı sayılabilecek yaşadıklarım mı yetersiz? Hep bunu anlamakta da güçlük çekerim .

Yaşanan şehri değerli kılan o şehirde olan yaşanmışlık ve bu yaşanmışlığın anılarıysa, benim anılarım neden sınırlı? Ben hiç orada yaşamadım mı? Hatırladıklarım …….

- Denize dik , ya da parelel olan sokaklar. Ben giderken bu şehirde hiç çıkmaz sokak yoktu. Tüm yollar sokaklar bir umuda çıkardı. Açlık da yoktu. Kar yağmayan bu şehirde soğuktan üşümek, kalın paltolar giymek de yoktu.

- Etrafta konuşulanlardan hatırladıklarımdan limanda , dokuma fabrikalarında , tarlada-bahçede çalışana iş ve aş hazırdı.

- O zamanlar dediğim çocukluk zamanlarımda şehirde iki heykel vardı; biri şehrin bir girişindeki Istasyonun önündeki İnönü heykeli , diğeri ise tam şehrin ortasındaki tören geçişi yapılan Halkevinin önündeki Atatürk heykeli. İkisi de sert ifadelerle denize doğru bakıyor.

- Çocuktum. Askılı kısa pantolonum vardı. Etraftaki çocuklar lastik ayakkabı-terlik giyerken ben hep Sümerbank’tan alınma ayakkabı giydiğimi hatırlarım.

- Ne zaman gittiğimi de hatırlamıyorum. Hatırladığım Kıbrıs Çıkartması’ndan sonra, 12 Eylül’den önce. Geceleri karşı tarafa göz dağı vermek için jarjör dolusu mermilerin çatapat niyetine sıkıldığı zamanlardı, hep içinde ” hain , satılmış, ajan, vatan haini” kelimesi geçen ve kaşlar çatılarak cümleler kurulan zamanlardı. Tarafın ne olduğunu tam olarak bilmezdim ki; karşı tarafı anlayayım. Taraf olmak benim bildiğim şehrin futbol takımını tutmaktı.

- Neden bu şehirden gittiğimi bir türlü hatırlamıyorum. Gittim mi? Gönderildim mi? En zoru da gitmek zorunda mı bırakıldım? Aşk mı desem ? Bir kadın uğruna evi barkı terk edecek kadar aşık olacak yaşlarda da değildim. Ekonomik nedenlerle mi? Kesinlikle olamaz. Çalışmak için daha çok küçük yaştaydım.

- Gitmeden bir gün önce sert ifadeli genç kadın ile ona sürekli yalvaran yaşlı kadını hatırlıyorum. Kimdi bu kadınlar? Bana bakarak ne tartışıyorlardı? Yüzleri yoktu , sesleri yoktu... seçemiyorum, tanıyamıyorum.

- Istasyonun üzerindeki kocaman tabeladan şehrin adını hatırlıyorum. Demek ; okuma yazmayı biliyorsam ilkokul çağı olabilir.

- Bir trene bindirildiğimi ve beni yolcu etmeye gelen birisi yaşlıca iki erkeğin olduğunu hatırlıyorum. Genç olanı sürekli sigara içerken başı hep yerdeydi.Bir şeylerden utanıyor gibiydi. Bana hiç bakamıyordu. İkisi de beni yolcu ederken bana sıksı sıkı sarıldılar ve ağladılar. Neden ağladılar? Kimdi bu adamlar?

- Akrabalarımı da hatırlamıyorum. Benim hiç akrabam da mı yoktu? Oysa kalabalık bayram ziyaretlerini , bayram şekerlerini , öptüğüm elleri hatırlıyorum.

- İnsanlar hatırlıyorum yüzleri yok seçemiyorum, sesleri yok duyamıyorum. Yoksa bu insanlarda mı yoktu?

- Nereye gittiğimi de bilmiyorum, Beni istasyonda bir yaşlı çiftin karşıladığını bana sarılıp ağladıklarını hatırlıyorum. Onlarında yüzünü ve sesi yoktu.Kimdi bunlar?

- Yıllar sonra geldiğim bu şehirde sokaklarda dolaşmama rağmen geçmişime ait bir ev, sokak, dükkan bulmaya çalıştım. Bulamadım. Sadece Istasyon ve iki heykeli tanıyabildim.

Hep aklıma takılır; Ben bu şehirde geçmişte yaşamadım mı? Yoksa ben bu şehri hayallerimde mi uydurdum? Yoksa benim hayatımın bu kısmı silindi mi?

 
Toplam blog
: 55
: 4036
Kayıt tarihi
: 02.03.09
 
 

15 yıldır  İnsan yaşamı ile doğanın kuralları arasındaki benzerlik, kaos, değişim, kaostan düzene..