Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '18

 
Kategori
Öykü
 

Ben Çocukluk Ettim Siz Kusuruma Bakmayın

Ben Çocukluk Ettim Siz Kusuruma Bakmayın
 

          Sağlığına kavuşan bir küçüğünü daha güle oynaya uğurlamışlardı Onkoloji Servisi''den. Yüreği ferahlamıştı, yüzünde güller açıyordu, keyfi yerindeydi. " Şükürler olsun başka ne isterim ki şu hayattan?" diye geçirdi içinden. Onun için en güzel günlerden biriydi. Kalan küçükleriyle ertesi gün yeniden buluşmak üzere sözleşip kucaklaştılar. Onlar için umut hep vardı...

          Makyajını temizledikten sonra bu iç huzuruyla düştü yola. Ayakları biliyordu adresi. Ona göre Boğaz bu mutlu günü kutlamak için en doğru seçimdi. 

          Boğaz'a nazır beş yıldızlı bir banka oturarak kendine şöyle gevrek bir susamlı kebap ısmarladı. Kitabını okurken o simidi gevelemek ona büyük bir keyif veriyordu. Okudu, okudu... Vakit epey ilerlemişti. Bir ara gözlerini dinlendirdi Mavi'yle halleşti, yoldan geçen liselilerle şakalaştı, kestaneciyle selamlaştı ve bir süre sonra dinlendiğine kanaat getirerek bu kez gazetelerini okumaya koyuldu. 

          Küçük yaşta, çok direnmesine rağmen okuldan alınıp çalıştırıldığı için okumaya hep açtı. Okumak onun için nefes almak gibiydi. Kitapları, dergileri, gazeteleri olmazsa olmazıydı.

          İçi yana yana 3. sayfa haberlerini tamamladı. Mültecileri taşıyan botun batmasıyla hayatını kaybeden küçük çocuğa, cinsel istismara uğrayan kız çocuğunun acı dolu yaşamına hiç kıyamamıştı. Hayıflana hayıflana gazetenin tamamını okuyamadan katladı. 

          "Az önce çocukları gülsün diye kahkahalar atan, küçüklerinden biri iyileşti diye içi içine sığmayan palyaçodan eser kalmadı" diye mırıldandı. 

          Zaten çocukluğu elinden alınmış bir adamın gülmesi imkansızdı ona göre de, ne var ki o hiç yılmamıştı. Her şeye rağmen hayata  dört elle sarılmıştı. Üvey babası evden kovduğunda bile, sevdiğini 15 yaşında çocuk gelin edip babası yaşında adamla evlendirdiklerinde bile  yılmadı. Kaderine razı olup madem ben gülmedim başka çocuklar gülsün diye ömrünü çocuklara adamıştı. İki kuruş emekli maaşıyla okuttuğu çocuklarıyla, Onkoloji Servisi'ndeki çocukları gülsün ona yeterdi... Yeryüzündeki tüm çocuklar iyi olsun mutlu olsun diyeydi duaları. 

          Sonbaharın şanına yakışır bir hüzünle yürümeye başladı. Bir müddet sonra yorulunca soluklanmak için bir kafeye girdi. Kafede eski ahbaplarıyla karşılaşınca gülümsemeye başladı. Onları görmek iyi gelmişti güzel sohbetleriyle kafası dağıldı. 

          Bir ara sohbet esnasında "Dünya Çocuk Hakları Günü" olduğunu öğrendi. Gazetenin tamamını okuyamadığından gözümden kaçmış demek diye düşündü. Böyle bir güne denk gelen, okuduğu üzücü gazete haberlerini ve çocukluğuna ait anımsadıklarını yeniden irdeleyince ruhu sıkıldı. 

          "Keşke tüm çocuklar tüm haklarına sahip olsalar. Çocukluklarını yaşayabilseler. Açlık, sefalet, savaş, kavga görmeseler. Çocuk yaşta çalıştırılıp evlendirilmeseler. Okusalar doyana kadar okusalar. Dokunamasa onlara kirli eller." dedi.

          Arkadaşları "Sen çok hayal kuruyorsun,  hiç olacak şey mi? Sen bu sözlerine ya da olacağına ihtimal veriyor musun? diye çıkıştı. Galiba haklılardı. Hele ki bu devirde olacak şey miydi? Hani o masumların hakları neredeydi?

          "Haklısınız" diyerek başladı söze... Ben çocukluk ettim siz kusuruma bakmayın .."

 

SİBEL YILMAZ

           

          

 
Toplam blog
: 145
: 716
Kayıt tarihi
: 22.02.18
 
 

1978 Bursa doğumlu. Kelimelerin Dansı ve Kırmızı Vosvos kitaplarının yazanı. Eşi ve kızları olmaz..