- Kategori
- Siyaset
Ben de yazmıştım
Yıllar önceydi. Hasan Pulur Hürriyetteki köşesine taşımıştı yazıyı. Bir sitemini dile getiriyordu orada. Adam diyor bilmem filan yerde müdür yanına gidiyorsunuz. Burnundan kıl aldırmıyor. Yazarlığından gazeteciliğinden geçilmiyor. Hayatını yazıya gazeteciliğe vermiş birisi olarak merak ediyor ve soruyoruz diyor. Adamcağız masasının çekmecesinden sararmış ve yılların verdiği yorgunlukla kırışmış kim bilir kaç kişiye göstermekten dağılmaya başlamış “Bülbül Sesi Yaylası Gazetesi”ni çıkarıp masasının üzerine koyuyor. İşte bu gazetede yazmıştım bir keresinde. Vay be ne büyük iş… Bu iş bu kadar kolaymış meğer. Böyle işte bizde. Halen Bülbül sesi yaylası gazetesinde bir tanecik yazıcığı çıkanlar yıllarca bununla övünüp hava atabiliyorlar. Hala bu gelenek bozulmadı biliyor musunuz? Bozulacak gibi de değil. Çünkü biz de evetçi, sallabaşçı, şakşakçı güruh hala var da ondan. Bunlar ne derseler doğrudur. Onların yanlışları bile bizim doğrularımızın yanında dosdoğrudur. İşte bunların çoğu bugün çeşitli makamlarda “Bülbül Sesi Yaylası Gazetesi”ndeki hatıralarını anlatmakla meşguller. Anlatmakla kalsalar. Ezberletirler bile. Çoğu mesleklerde de durum böyledir. Birisi var ki otuz yıldır aynı mesleği yapar ve ben bunu yapıyorum diyemez. Öteki de üç/beş gün oyalanmıştır. Bildim havalarından geçilmez. Ne olacak bizim halimiz böyle?