Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Beni taşıyabilmeli. TV' de evlendirme programı

Beni taşıyabilmeli. TV' de evlendirme programı
 

Evlenmek isteyenlerin çöpçatanlık için başvurduğu kanalda Zühal Topal hakikaten çok güzel bir performans sergiliyor. Hem evlendirme işi yapıyor, hem de eğlendirme işi.

Her zaman seyretmem mümkün olmuyor, kadınca bir merakla fırsat buldukça izlerim.

Orada dikkatimi çeken, başvuran adayların genelde ikici, üçüncü ve hatta dördüncü evliliğini yapacak olmaları. Bilhassa bayanlar maddi durumu iyi olan beyleri tercih etmekteler. Geleceklerini garanti altına alarak rahat bir yaşam hayalindeler.

Evlenmek isteyen hanımefendi geliyor, O ne geliş! Genelde müzik eşliğinde oynayarak, ya da dans, vals karışımı cezbedici figürlerle sahnede yerini alıyor. Bazı vakitler oynama işi abartıya kaçıyor ve dakikalarca devam ediyor. (bıktırıyor.) Hele bir tanesi on dakikadan fazla jimlastik hareketleri yaptı, kan ter içinde kaldı, neymiş efendim, altmışüç yaşında olmasına rağmen kırklı yaşlardaki enerjisini kanıtlamak istermiş. (nasıl bir mantıksa)

Sunucu soruyor:

-Nasıl bir eş adayı arıyorsunuz? Nasıl biriyle evlenmek istersiniz?

-Ben ellibeş yaşımdayım. Hımmm. Şöyle, elli ile ellisekiz yaşlarında olsun. (vay vay, kendinden küçük olsun istermiş.)

-Maddi durumu iyi olmalı.(sen o maddi durumun oluşmasına nasıl bir katkıda bulundun hanımefendi?)

-Bana iyi bakmalı, bakabilmeli. ( Benim bildiğim, evlerde minnoşlara bakılır, veya bahçedeki karabaşa bakılır. Sen ki insansın, gücün kuvvetin var, kendine baktırmayı nasıl düşünebilirsin? Onurun zedelenmez mi?)

-Beni taşımalı, taşıyabilmeli. Burada sunucu devreye girer:

-Siz çalışıyor musunuz, eğitiminiz? Eviniz vardır sanırım....

-Çalışmıyorum, hiç çalışmadım. Ortaokuldan ayrıldım. Kirada oturuyorum.

Geliri yoksa, ne ile geçindiğini ben merak ediyorum ama ne hikmetse, oradaki konuklar veya sunucu bu kısmı kurcalamıyor.

Beni taşıyabilmeli diyor acaba bunun manasını kendisi biliyor mu? Sanmıyorum. Şimdi buradan ben soruyorum:

-Bayan, sizin ağırlığınız nedir? Burada ağırlığı oluşturan şeyler, eğitim, diploma, iş, kariyer, gelir, varsıl olma hali. Zarafet, göz okşayan bir görünüm. Maşaallah bunlar size hiç uğramamışlar. Hangi ağırlıktan bahsediyorsun? Vücut ağırlığı demek istiyorsan, o fazla fazla var.

Bana kalırsa ilk evliliklerinde yeterince ütememiş kişiler deneyimli olarak buraya gelip "eş" değil de, ev, araba, mal-mülk iyi bir gelecek sahibi olmak için geliyorlar. Hatta bazıları açık açık söylüyorlar "çok zor durumdayım, tek kurtuluşum evlenmek."

Evliliği bir sektör olarak düşünüyorlar. Bir nevi kendilerini pazarlıyorlar. Tabii alıcı bulabilirlerse...

Olumluya doğru bir istikamet varsa, kanalın kantininde birer çay içmeleri, birbirlerini daha yakından tanımaları tavsiye ediliyor. (Hayatının geri kalan kısmını birlikte geçireceği kişiyi, kısa sürede tanımak mümkünmüş gibi.)

Bu tanıma süresi bir veya iki gün de olabiliyor, genellikle sonu fiyasko.

İlk tanışma esnasında bayanlar malda mülkte gözü olmadığını söylüyorlar, ama tanıma devresinde anlaşamadıkları husus yine mal-mülk, maddiyat. Hayalindeki kişiyi bulabilmek için, günlerce ve israrla pek çok sayıdaki talip adayla tanışıyorlar.

Şu sıralar hala ekranlarda, bayramın ikinci gününden itibaren yine göreceğimizi sanıyorum bir bayan. Yetmiş yaşında. Sık sık dilinde tekrarladığı, "gencim, dinç biriyim." Bu fikirlerini konuklara veya seyircilere kabul ettirebilmek için kot pantalon giyiyor, makyajsız çıkmıyor. Tribünde otururken hep uyukluyor, resmen uyuyor. Yaşın verdiği bir durum olsa gerek. Çok zaman sunucu uyandırıyor. Bir talibi çıktığında bir de demez mi "ben uyuyanları sevmem" diye. Hay sevsinler seni.

Günde üç paket sigarasından vazgeçemediği için, olumlu yönde ilerleyen bir tanışma sigara engeliyle sonlandı. (Hatuncuğum, sigara mı önemli, yetmişinden sonra bulduğun hayat arkadaşı mı)

Beni taşıyabilmeli diyen hanıma dönmek istiyorum. "Taşıyabilmeli" sözcüğüne fena takıldım.

Mizansen de olsa, istenilen evsafta bir aday bulundu. Beyefendinin evleri var, arabası var. İyi kazanan bir işi var, yazlığı var, yurt içi, yurt dışı gezileri yapıyor, hayatı dolu dolu yaşıyor. Oooooooh. Hanım keyiften dört köşe, gözler ışıl ışıl...

Beyefendi ona diyor ki:

-Hanımefendi, aklımda kaldığı şekliyle beni taşıyabilmeli diyordunuz. Ben sizi fazlasıyla taşırım da peki "SİZ BENİ TAŞIYABİLECEK MİSİNİZ?"

Evlilikler denklik esasına göre kurulmaktadır. Denklik olmazsa yürümez, yürüyor gibi görülsede iki taraf için acıtıcı olur. Dinimizde de denk olma durumuna vurgular vardır.

İhale esasını hatırlatan ekran tanışmaları ve nadiren de olsa ekran evlilikleri uzun ömürlü olmuyor. Çünkü burada iki taraftan en az birinin amacı farklı. Sun'ilikler diz boyu. Bana göre şamata.

Herhangi bir ard niyete dayanmaksızın, denklik esasına göre sağlam temellere kurulmuş "ilk göz ağrısı" olan evliliklerinizin ömür boyu sürmesini gönülden dilemekteyim.

Esen kalınız.

Gül Alkan

 
Toplam blog
: 344
: 1671
Kayıt tarihi
: 09.04.09
 
 

Özel bir finans kuruluşundan emekliyim. Hayatın her aşamasını acısıyla tatlısıyla yaşamış biri ol..