- Kategori
- Eğitim
Halk okulları, eğitim seferberliği, hep birlikte, el ele

Sayın Milli Eğitim Bakanımız ile;
Aileden sorumlu Sayın Devlet Bakanımızdan müşterek isteklerimizdir:
Şöyle ki; İlk ve orta dereceli okullar açıldı, öğrencilerimize, velilerimize ve eğitim camiasına hayırlı uğurlu olsun.
Ulusların, muadillerinden geri kalmamaları hatta daha ileri gidebilmeleri ancak uygulanan "eğitim seferberliği" sayesinde olabilmektedir.
Eğitimin aileden başlayacağı fikrinden hareketle, öncelikle ailelerin ele alınması, ailelerin yani anne-babaların eğitilmesi şarttır. Anne-babada varsa, sosyal iletişim, toplum bilinci ve kültürel bilgileri çocuklarına aktarabileceklerdir. Peki, anne-babada bir şeyler yoksa, çocuklarına hangi bilgileri verebileceklerdir?
Her ev, mini bir okuldur ama öğretmeni olursa... İşte bendeniz, evdeki öğretmenlerin yani ana babaların eğitilmesi konusunun ele alınmasını arzu etmekteyim. Vaktiyle çeşitli sebeplerden dolayı eğitim görememiş olabilirler veya orta derecede hatta yüksek eğitim de almış olabilirler. Burada sözü geçen eğitimin okullarda öğretilen okuma-yazma, tarih, coğrafya, matematiksel dört işlem veya geometri, trigonometri, paraboller vs. değil de, toplum içinde davranış biçimleri, mantıklama gibi temel yaşam kuralları hakkında anne babaların eğitilmesinin gerekli olduğuna inanmaktayım.
Çocuklar fotoğraf makinası gibi, ne görüntü alırlarsa onu verirler. Toplumumuz ne yazık ki bu konuda, tahminlerin de ötesinde çok çok gerilerde. Bu sabah Güllük tarafında işlerim vardı. 100. yıl caddesi ile Güllük caddesinin kesiştiği köşede, Aydın Kanza parkında güzel şeyler düşleyerek 10-15 dakika bankta oturdum. Park çok güzel, yemyeşil, çimler, ağaçlar, yeni sulandığı için de tatlı bir serinlik var.
Biraz gözlemledim insanlarımızı. Bir baba, okul öncesi yaşlardaki oğlunu sol eliyle tutmuş, sağ eliyle de burnunu, (özür dilerim, ) anladınız. Az ilerde genç bir anne, kucağındaki çocuğunun ağzını, burnunu sildiği kağıt mendili yola atıp, yürümeye devam etti. Oysa sık sık çöp kutuları konulmuştu. Yaşlıca bir amca, ağaçlardan birinin gövdesine doğru tükürdü. Kısa zamanda gördüklerim bunlardı.
Eve geldim, yolun karşısındaki apartmanda karı-koca öğretmen emeklileri, tahminen 50-55 yaşlarındalar. Kocaman halıyı balkondan sarkıtmışlar, bir kişilik iş değil, ikisi birden beraberce silkeliyorlar. Tabii bu silkeleme ile, alt kattakilerin balkonlarını kirlettiklerini düşünemiyorlar mı acaba?
Medeniyet, markalı giyim veya lüks eşyalar kullanmakla olmuyor, gelişmişlik, beyinlerimizde, düşünce sistemimizde oluyor. Bir başka balkonda, ana yola karşı asılmış çamaşırlar. (görüntü kirliliği.) Yüksek volumlu müzikle geçen bir aracın yaptığı, gürültü kirliliği. Gecenin ilerlemiş saatlerinde, balkonda şakur, şukur tavla sesleri, galibiyetle yükselen maganda neşeleri, komşulara yapılan düpedüz saygısızlıktır. Bir Alman vatandaşının eşofmanıyla, balkonuna bile çıkmadığını duyduğumda, derin düşüncelere dalmıştım. Ya bizde?
Yaz gecelerinde, trafiği kapatarak sokaklarda yapılan çalgılı, oynamalı, horonlu sokak düğünleri. (Davetli de olsam sokak düğünlerine katılmayı, kendime saygısızlık olarak addederim.) Bu sokak düğünlerinde hoperlörün sesi sonuna kadar açılmakta, gece saat 24.00 sınırı da aşılmakta çok zaman. Burası Antalya, turizm şehri. Sabahın dördünde, beşinde işlerine gitmek üzere, evlerinden çıkanlar var. Hastası var, uyuyanı var, bebesi var, Sokak düğünleri çok ilkel, Türkiye'nin vitrini deniliyor, Antalya'ya yakışmıyor. Valiliğin izin vermemesi gerekir diye düşünüyorum.
Gelelim ana konumuza, doğal olarak eleştiriden hoşlanmayız. Ama yapıcı olanları kabul etmemiz lazım. Bir çoğumuz mantık özürlüyüz. Acaba, doğruyu biliyoruz da, işimize gelmediği için mi uygulamıyoruz.
Çocuğuna tembihlediği, yasakladığı şeyleri kendisi yapıyorsa, o tembih ne kadar inandırıcı olur?
Bazen düşünürüm "biz neyi iyi biliyoruz" diye. Bana sorarsanız, en iyi bildiğim şey, "hiç bir şeyi bilmediğim" derim.
Doğru olan şeyleri bilmek ve uygulamak. İşte esas olan budur.
Doğru olan şeyler nereden, nasıl öğrenilecek? Yurt çapında büyüklerin bilgi eksiklerini tamamlamak için açılacak HALK OKULLARI ile bu eğitim seferberliği köklü bir şekilde, başlayacak, Dünyaya örnek olacaktır. Bu halk okullarında yeni evlenecekler için sınıf, anne-babalar için ayrı sınıf olmalıdır. Hatta büyükanne, büyükbabalar için bile düşünülebilir. Böylelikle ailelerimiz de daha uzun ömürlü, sağlam temellere oturmuş olur. Bu fevkalâde önemlidir zira ulusların bekası sağlam ailelerle gerçekleşecektir.
"Halk okulları" fikri uzun zamandır zihnimi işgal ediyordu. Bu sınıflarda yetişkinlere, geniş kapsamlı bir program uygulanmalı, mesela, çalışarak emeğin karşılığını kazanmak, bütçe idaresi, ödenebilir borçlanma, ev içi pozitif ilişkiler, sağlıklı beslenme, hastalıklar, ilk yardım, motivasyon, eşlerin birbirlerine görevleri, devlete karşı görevlerimiz, ev ekonomisi, mantıksal kurgulamalar, tedbirli olabilmek. Daha aklıma gelmeyen hayatı kolaylaştıracak pozitivizm.
Bu bilgiler, "HAYATA DAİR" adı altında açılacak bir televizyon kanalında, skeçler halinde halkımıza sunulabilir. Ama bizim halkımız nedendir bilinmez, faydalı şeyleri izlemekten kaçar. Böyle bir gereksinimi halkımızın da istemesi lâzımdır.
Geri kalmış ülkeler sıralamasında bazen yer alışımız, vatanını seven, milletini seven, bölünmez bütünlüğümüze çok önem veren birey olarak benim gururumu incitiyor. Dünya Lideri Büyük İnsan, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün şu sözlerini kendime düstur edindim, "TÜRK, ÇALIŞ, GÜVEN, ÖVÜN." Çalışınca insana güven geliyor, çalışıp yarınlarına güvenen insanın da övünmek hakkıdır.
Hanımlarımızın eğitilmesi konusunda, 05.08.2009 tarihinde Sayın Nimet Çubukçu hanımefendiye gönderdiğim mailim ile ilgili herhangi bir cevap alamadığımı da belirtmek istiyorum, Bunu işlerin yoğunluğu ile ilişkilendiriyorum. Bugün, bu isteğim, sadece hanımların değil, tüm erişkinlerin eğitimi üzerinedir.
Birey olarak fazladan bir şey istediğimizi düşünmüyorum. Tahakkuku durumunda Türkiye'mizin nelere önderlik edeceği, nasıl yükselen yıldız olacağını düşünmek hiç de zor değil.
Konuyu ciddiyetle ele alacaklarını düşündüğüm bakanlarımıza derin saygılar...
Siz okuyanlara da gönül dolusu selamlar...
Gül Alkan