Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '09

 
Kategori
Anneler Günü
 

Benim annem varya ...

Benim annem varya ...
 

Benim annem, harika patates kızartır. Eee bütün anneler güzel yemek yapar demeyin, annem bir patates kızartır parmaklarını yersin. Gerçi ben paylaşır mıyım annemin patateslerini her hangi biriyle... Sanmıyorum.

Ki bu her zaman sorun olmuştur.

Arkadaş annem ne zaman patates kızartsa ya kuzenlerim damlar ya arkadaşlarımdan biri yada sevgili felan evdedir. Eh be Tunç gözün doysun demeyin, sarısı tam sarı, tadı off anlatılmaz, ole cıvık cıvık yağlı değil arkadaş birde cacık felan yapar yanında; gelde paylaş.

Hayır, tamam misafir gelse neyse. Kuzenlerim her zaman geliyor zaten, hem o saatte arkadaşlarımın işi ne, güzdüz gelsinler. Birde hatun kısmı ne ole daha kaynanan değil bişi değil, nie kadının yaptığı patatesleri yiyorsun!. Ya kahve falına baktır, çay demleyin için; büskivi abur cubur alırım ben. Ne bilim başka yemek ye, niye patates kızartmasından yersin hatun.

Benim annem bir patates kızartması yapar, off diyorum.

İyi anladık annen harika patates kızartırmış deme ole bilmiş bilmiş. Harikada mantıda yapar abi. Ne alaka diyeceksin şimdi, patates = mantı. Sanat işte, kadın sanatçı. Mantılar küçük küçük, ama içinde boş yok, arkadaş bide lezzetli ki sorma. Oturur biri gelecekte bitircek diye 4/5 tabak yerim. Aslında karnım şişmese kalanınıda yiyeceğim ama eh bizim midede bir yere kadar.

Ama nasıl lezzetli nasıl güzel birde üzerine sos döktü mü, eh be kardeşim.

Tabağın karşısına geçtiğin zaman bir rehber eşliğinde dünyanın yedinci harikasında seyehat ettiğini düşünürsün. Keops Piramidi gibi üst üste dizilmiştir o mantılar. Bir efsaneye bakıyorsundur o an, Babil'in Asma Bahçelerindesin sanki bir senin keşfedebildiğin bu mantı insanların sadece takliklerini ve çizimlerini gördüğü eşsiz bir yapıttır. Zeus Heykeli gibi dona kalırsın o an. Hareket edemez sadece seyredersin. Artemis Tapınağı yakıp yıkan Herostratus gibi, bir an önce yok etmek istersin bu şaheseri. Karşında Rodos' un Heykeli gibi heybetli dursada senin maymun iştahina karşı koyamaz. İskenderiye Feneri gibi annen lezzete giden yolunu kelimeleriyle aydınlatır.

' Hadisene oğlum, sogutma tabağını '
Nasıl bir kiyamettir sonrası, tane tane lezzetine varırcasına indirirsin işkenbeye. Ah be abi of diyorum.


Benim annem varya, bir kahvaltı hazırlar; güne doping almış gibi başlarsın.

Sabah kalmış olmanın tersliğiyle, suratında ekşi/kızgın/yorgun bir ifadeyle yataktan çıkarsın. Nasıl zordur banyoya gitmek of buz gibi suyla yüzünü yıkamak ( ee şobeni aç deme bilmiş bilmiş, kim uzanacakta şohbenle uğraşacak, gözümüzü mü açabiliyoruz daha! ) birde geç kalma telaşının başlaması of be abi; sanki ben çalışmasam memleken kalkanamayacak.

Mutfağa yalın ayak kıçında şortla gidersin ya, bir ses uyandırır seni; 'oğlum evladım üşüyeceksin' Ole erkek adam üşümez tribi yapmak istesende, son geçirdiğin gribal enfeksiyon sonucu dört gün yatakta yattığını hatırlarsın. ( Bu arada hasta olduğumda annem bir çorba yapar var ya!... Sonra anlatırım du. ) Bir bakmışsın çoraplar gelmiş giydiriliyor, üzerine el örmesi kalın hırka ve sıcak çay uzatılır ellerine.

'Hadi bir şeyler atıştır, kendine gel'

Sesini duymanla varlığını hatırlarsın, eh sen hanenin pressisin olm, paşaların paşasısın, dünyanın en yakışıklısısın. Kızarmış ekmek ki üzerine istediklerin sürülmüş sekilde tabağındadır ve sıcak. Yumurta ne çok pişmiş ne az pişmiş, yemem kardeşim ben ole çok pişmişini. Az pişincede çok cıvık oluyoo be. Of bide akşamdan börek yapılmışsa ( he bu arada benim annem bii börek yapar off diyorum.) gelde iştahın açılmasın gelde güne kötü başla.

Eh be adam sana hiç mi annenden başkası kahvaltı hazırlamadı diyeceksiniz şimdi. Yok! Hazırlayan olmadı kardeşim, nerdee!. Bir hatun vardı, kadife tenli bir o, başka kimse hazırlamadı. Ulan arkadaş lokum gibi çocuğuz, bide derler ki erkek romantik olucak eee romantiğiz, duygusal olucak eee değilmiyiz, arsız olmalı diyen olur, gece seni kim uyutmadı da nerde kahvaltı. Nerde kızarmış ekmek, nerde o kıvamında pişmiş yumurtalar. Ya arkadaş bi çay koy bari, nerde!. Geç kaldım gidiyorum, canım çıkmam lazım, hayatım taksi nerden çağırırız, aaa çok geç kaldım gitmeliyim, daha fenası not bırakan mı olmadı yada hiç uykusundan ödün vermeyen mi dersin bide çirkefleri vardı ki kahvaltıyı biz hazırladık. Eh olmuştur üç beş hepside aynı değil di ya deme, öle bilmiş bilmiş. Bir kişi diyorum ötesi yok; hayatıma kaç kişi girdini sölesem yuh dersin. Tabi bana yuh, hırsızın hiç kabahatı yok dimi?. Hani kahvaltı?... Amaa annem varya annem, arkadaş bir sabahta hazırlayamam de, demez. Bir sabahta oğlum uyanamadım de, uyuya kalmaz. Bir sabahta öpmeden evden yolcula, asla. Ya bişi diyim mi, benim annem bir kahvaltı hazırlar, poh! Güne mutlu başlarsın valla !...

Bir saniye ya, benim annem varya; MELEK!...

Tabi ya, daha neler yapar neler. Mesela çocukken hiç harçlıksız kalmazdım, anne bank vardı; cüzdanı. Hiç pasaklı giyinmemişimdir, her daim temiz ve pak ve mis gibi kokulu. Tabi annem evde bir süreliğine yoksa durum değişir. Her gece uyumadan önce mutlaka öper, ah be kardeşim gelde huzurlu düş görme. Her şey bir yana, bana katlanır ya, kesin bu kadının dolabında süper kahraman köstümüde var.

Annem benim, aşkım, sevgilim, meleğim.
Kimim kaldı ki senden başka.


SENİ SEVİYORUM ANNECİM.
Dünyanın en yakışıklısı; Paşa oğlun.

( Acaba yazıyı yayımlamasam mı, yok şimdi patates kızartması paylaşacağım kişi sayısı çoğalacak, sonra gelen misafirlerim mantı yaptıracak. Of kahvaltıda kızarmış ekmeklerimide alırlar. Arkadaş kimse alınmasın PAYLAŞMAM! Annem onları paşa oğluna yapıyor Allah Allah!... )

 
Toplam blog
: 151
: 911
Kayıt tarihi
: 16.02.08
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk öğretim, üniversite, askerlik ve evlilik hazırlıkları sıralamasında stan..