İstanbul doğumluyum. İlk öğretim, üniversite, askerlik ve evlilik hazırlıkları sıralamasında standart bir yaşamın planlamasını yaparken bir sabah uyandığımda dünyaya dair görebildiğim tüm renkler değişti. O an ayrıntıda anlıyor belki insan, yaşama dair tüm renklerimiz, siyah olmadan kalemi bir şekilde kullanmalı belki. ..
Sabiha Rana Ölünce!!!
ve hatadır kahvaltı sabahları,aşık olunca... yaşamak kimine göre metrekaresi o olan yatakta geceyi asmak arsızca ... Sonda unutmak kolaydır o vakit, ki çiçekler solar ki kahvaltılar unutulur ki tende ki her iz, başka bir parmak izinde son bulur... o giderse sen unutursun, sen gidersen yaşayamam diyenlerde unutulursun... Eh be çingen, ama sen şiir yazarsın, satırlar silinmez ki senden sonrasında da okunur. Portreler çizersin, karalarsın. Kalem darbelerin kalır, portreler ilk çizildiği gibi hep siyah beyazdır... YAŞAMAK BİRAZDA AŞKTIR. Sen aşkı şiir gibi anlat, hayatı siyah beyaz portrele, sonra öl öyle mi ! Belki yazarlar arasında sana en uzak benim ama üzgünüm bende hiç ölmeyeceksin... Kelimelerin yastık altı satırlarımda saklı, ben okudukça kim öldürebilir seni TANRI MI ... Not: sana her zaman ki gibi hayranım çingen Sabiş :)
25 Temmuz 2010 02:28Bana sabahlarını hediye et , geceler senin olsun…
yine ve sürükledin keyifle... 'şimdi bana müsade, bir kez daha okumalıyım, sessizce'
20 Mayıs 2010 01:12Bir nefeste
kelimeler bir buğu oluştururken penceredeki camda, parmaklarımdaki nem, dışarıyı görme telaşımdan ve dışarda akıp giderken hayat... düşüncede oluşan buğu, gözyaşlarımda ki nem, hayatı anlama telaşından ve akıp gidenken ömür... Neyi, neden ve niçin alatacaksın, herkez en çok kendini dinlerken ve en çok inandığı kendi benliğiyken ve en çok kaçarken aynadaki yansımasından, parmaklarımızdaki iz başka yaşamlardan... 'seni tanımam ama cenazemde olmanı isterdim'
23 Şubat 2010 21:27- Toplam blog
- : 151
- : 911
- Kayıt tarihi
- : 16.02.08