Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

Trajikomik

Trajikomik
 

yasak


Son günlerde hayat, bir film şeridinden seyreder gibi hızlı ve anlamsız ilerliyor. Anlamlandırmaya çalıştığımız yerde, sanki bir komedi filminin, komik olmayan bölümlerinde seni beni oynatmışlar da, komik bölümleri de izlemen için seni beni zorla ekrana yapıştırmışlar. 

Çekmeye çalıştıkça kendini, bir el kafanı tutuyor, cama yapıştırıyor. İzle! İzliyorsun zorunlu. İzledikçe gülüyorsun, film komik ya, gülüyorsun ama güldükçe keyfin yerine gelmiyor, tersine sinirlerin bozuluyor. Düşünüyorsun! Bu film komik. Peki ben, neden güldükçe sinirleniyorum? Çünkü filmde oynadığın bölümler, filmin konusu, çekildiği yer, çekenler, izleyenler... Sinirlerini bozan kısım. Ülken, halkın ve sen... Trajikomik bir filmin içinde olduğunu fark ediyorsun. 

Bizim filmimiz o kadar seviyesiz, basit ve sıkıcı olmaya başladı ki, nasıl bir ülke olduk, demeden duramıyorum. 

Yok, bu dizi padişahlarını aşağılıyormuş, yok bu film Atatürk'ü içkici göstermiş, yok bu heykel ucubeymiş, camileri gölgede bırakmış, yok çocuğunun yanında içenlere tutanak tutulmuş falan filan. Nelerle uğraşıyoruz dedim, kendi kendime... 

Başbakan ilk çiftçisine ''ananı da al git'' dediğinde çok şaşırmıştım. Her kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, bir ülkenin Başbakanının, bu tarz küfürden dönme hitabı, beni çok utandırmıştı. Ama utanmadan önce hayrete düştüm. 

Arkasına öğretmenlerin yaptığı masum bir eyleme karşılık olarak, büyük bir saygısızlıkla, suratını ekşiterek, ''kusura bakmayın ama nereye dökülürseniz dökülün'' diye, bir eylemi dökülmek olarak nitelendirmesi... Sonrasında ''Yunanlıları denize döktük ibaresini kaldıracağız, dökmek ne demekmiş'' açıklaması, her ne kadar doğru bir açıklama da olsa, dürüstlüğün boyutunu gösteriyordu. 

Koca bir ülkenin Başbakanının, tüm halkın önünde, çocukların önünde ağzından düşmeyen, ‘şerefsiz, haysiyetsiz, utanmaz, edepsiz’ diye başlayan cümleleri, keserek söylediği küfürlü deyimler, ağzım açık ekrana bakmama sebep oluyordu. Biri ona karşılık verdiğinde ise ''Sen Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıyla nasıl konuşuyorsun'' cümlesi, diktatörlüğünün ilk adımlarıydı aslında. 

Doğru yaptığı şeyler olmadı mı? Oldu. Çok doğru şeyler söyledi. Mesela 'barış' dedi. Mesela 'kimse şiir okudu diye ölmesin, hapse girmesin' dedi. Doğru söylüyor, dedik. Peki bunu yapmasının sebebinin, kendi geleceğini, kendi düşüncelerini rahatça uygulamak olduğunu bilmiyor muyduk, biliyorduk. Peki neden doğru dedik? Ne hak kazanılırsa kardır, denecek kadar kötü bir geçmişimiz olduğu için. 

Ey Özgürlük marşları ile halkı ayaklandırdığında, özgürlüğün sadece ''bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' atasözünün arkasında kalması, gerçekleri bir kez daha gün yüzüne çıkarmıştı. 

Yoksa, kendisine söz söyleyen herkes, şimdi içerde olur muydu? Eylemler, onu protesto etmek için yapıldığında, gencecik insanlar böyle dayak yer miydi? 

Diğer yandan, evet özgürlükçü bir insan. Yoksa yüzlerce insanın katilleri, nasıl özgür kalabilirdi ki? Koca Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıyım diyorsa, engel olacak kudrette olduğunu bilmiyor muydu? 

Artık Galatasaraylı olmasını askıya alan AKP’liler, ‘’bunların anası belli değil’’ diyen, AKP’li müsteşarlar... Seviyesizliğin ülkemde ne kadar ciddi boyutlarda olduğunu ispatladı. 

Halkı böyle basitliklerle oyalayıp, arkasına yapılan darbe gibi eylemler, şimdi ki seviyesizliğin arkasından, nasıl bir darbe gelecek, diye düşündürttü. Ülkede satacak yer de kalmadığına göre, bakarsın Abdullah Öcalan’ı serbest bırakırlar diyeceğim ama onların asıl istediği şeylerin, ne Apo ile ne barış ile uzaktan yakından ilgisi olmadığı, sadece kendi emellerine ulaşmak için kullanılan basamak olduğu artık aşikar. Bu basamağı tırmanmak için gerekirse Apo’yu da bırakırlar. 

Iksırmak, tıksırmak bunları geçiyorum da, benim iki gündür oldukça ilgimi çeken başka bir şey var. Kültür Bakanımız her insanın başına gelebilecek bir gaf yaptı. Yalnız, bu yanlış söylenmiş kelimelerden mi ibaretti, yoksa gaf mıydı? Eğer yanlış söylenmişse, neden bu cümle yanlış söylendi, aklında ne vardı? Eğer gafsa, çok güzel bir gaftı yani. Hz Muhammed’e demiş ki... 

Kimden bahsediyorsunuz Sayın Bakanım? Yoksa Sayın Başbakanım mı demek istiyordunuz? 

Iksırma tıksırma demişken, birileri demiş ki: Bu Efes Pilsen adı gerçekten de beni içmeye şevk ediyor, kaldırsınlar. Yalnız ‘nescafe 3 ü 1 arada’ lar da kalksın. O da toplu seksi düşündürüyor. 

İşte şimdilerde bu konular işsizlikten, açlıktan, küresel ısınmadan, çocuklardan, yaşamaktan daha önemli. 

Gündemde bir numara! 

Neden acaba? 

 
Toplam blog
: 44
: 2108
Kayıt tarihi
: 15.09.08
 
 

Burdayım ya, gerisi teferruat ..