- Kategori
- Kitap
Benim de Söyleyeceklerim Var !

Onun işi gücü; hepimizin hayatının bakıp da görmediğimiz, görmezden geldiğimiz ya da yeterince anlam yüklemediğimiz, unuttuğumuz ayrıntılarını bize hatırlatmak.
****
Salonun ortasında üzerinde eşofmanlarıyla gazete serilmiş halının üzerinde evin bütün ayakkabılarını boyayan bir baba. Kot pantolon deri ceket jöleli dik saçlarıyla zamane delikanlısı salona girer.
-"İyi akşamlar bayım izin verirseniz okulun çay partisine kızınızı...ANAM... kaçızlıyayım. Normal babaymış..."
****
Umut Sarıkaya'dan bahsediyorum. O bir alt-kültür mizahçısı. Gündelik yaşamın, sokak arasının, orta düzey bir yaşamın sıradan insanlarının , kendileriyle ya da çevresindekilerle olan çarpık muhabbetlerinin gözlemcisi. Bu nedenle kendisini bunların üzerinde ya da dışında gören kişilerin ona gülüp, onu anlaması mümkün değil. Ben gülerim çünkü benim babam da eskiden hafta sonları serdiği gazete kağıdının üzerinde hepimizin ayakkabılarını boyardı.
Evrensel mizah yaptığını da söyleyemeyiz aslında. Bir Avrupalı'ya veya dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir insana çok da hitap etmeyebilir. Hatta ülkemizdeki kendini daha üst bir sınıfa ait hisseden yabancılara da hitap etmeyebilir. Umut Sarıkaya Türkiye çoğunluğunun yaşayıp düşünüp konuştuklarını kendi formatında kendi penceresinden bizlere sunuyor. Ve bu çok tanıdık ayrıntılar, beklenmedik bir anda beklenmedik laflar eden kahramanlar bize, bana çok komik geliyor.
Çoğu zaman eleştirisi ; kendisini entel, kültürlü, elit görenlere ya da böyle görünmek isteyenlere. Ya da üzerlerine oturmamış bir kimliğin taşıyıcısı olanlara. Son 10 15 yılın seyir defterinde kendisini sınıf atlattırma çabasında olanlarla "Aşkımızın Meyvesi Aytek" karakteriyle dalgasını geçiyor. Alt ve üst sınıf çatışmalarını aynı karikatürde birleştiriyor.
Ayrıca Marks- Engels- Lenin üçlemesi ile ilgili karikatürlerinde ve dünyaca tanınan sanatçılara günümüz Türkiye'sinin kalıplarını öyle bir giydiriyor ki!
****
Lisede fotoğraf çekimi yapılmaktadır. Tahtaya kırmızı perde asılmış, öğrenciler fotoğraf çektirmek için sırada beklemektedirler. Marx, Lenin ve Engels de okul üniformalarıyla sıradadır. Hoca Marx'ın saçını çekmektedir.
Hoca: "Siz üçünüz ne yan yana dizildiniz yine! Ben size numara sırasına göre dizileceksiniz demedim mi?.. ha?..."
Marx: "Hocam biz format olarak... ahhh!.."
Hoca: "Kess! ne bu saçlar papaz gibi! Artist misin sen..."
O sırada Lenin de Engels ile konuşmaktadır:
Lenin: "Hoca benim sakala da bişey der mi lan? Bi baksana..."
Engels: "Oha!"
*****
Yine Marx, Lenin ve Engels üçlüsü, aralarında da yaşlı bir teyze söze karışıyor. " Yavrım doğru diyorsunuz da sonuçta işverenler de o kadar kişiye ekmek yediriyo yavrım"
Lenin- "Yav teyze bi girme araya...!"
*****
Yaşamın mütevazı ve sıradan gerçeği, insan psikolojisi üzerine yakaladığı komik detaylar aynı arka plana, kültüre, yaşanmışlığa sahip kitleleri onunla buluşturuyor ama bazen ona niçin güldüğümü de bilemeyebiliyorum. Gülüyorum işte. Çükede çükede, çipidi çipidi koşma efektlerine, çemçük ağızla konuşup baklava desenli süveter ya da , dizyeri yapmış eşofman giyenlerine... ehehehe diye gülen ezik pısık tiplerine.
Söyleyeceklerini kimi zaman umursamazca ve terbiyesizce ama tam da bam telini bularak söylüyor. Bir karikatüründe sanal ilişki ve cep mesajlarına öyle bir gönderme yapmış ki hala aklıma geldikçe gülerim. Gülerim ama tabi burada yazılacak gibi de değil :)
****
-oğul- "Bak baba sen bana hadım olamazsın dedin, gittim parayı bastım oldum..."
-yaşlı baba- "Yevrieem ben saena hadım olamazsın dimedim adam olmzımızı mızımızı..."
-oğul- "Hay s...çayım senin çemçük ağzına. Mıyır mıyır ne dediğin anlaşılmıyo be!"
****
"Hayatımın sıradanlığını sevdirdi" demiş birileri. Gerçekten de mizahıyla farkettirdiği sevimli yüz, aslında hayatımıza " O kadar da kötü değil be" dememize sebep oluyor. Karikatürlerinin haricinde Uykusuz dergisindeki " Benim de Söyleyeceklerim Var " köşesi ve çıkardığı " Benim de Söyleyeceklerim Var ( 1) - (2) " isimli kitaplarında kendisiyle ilgili hikaye anlatma tarzını ustaca kullanıyor. Onun hikayelerini seviyoruz. Seviyorum. Özellikle "Hayat Beceriksizi" ve "Modern Gibi Kadın" öykülerinde yerlere yatmıştım gülmekten. Dili, içten doğal ve akıcı. Şiirleri de.
Kaan Dobra'nın takıma yeni geldiği günlerdi aşkım
off ne alakası var şimdi deyip
dinlememezlik etme, dinle bi kere.
Kaan Dobra takıma yeni gelmişti.
yalan söylemiyim sanırım antep maçıydı.
maç neredeyse bitmiş.
skor kesindi..
hoca maçın 89. dakikasında oyuna aldı Kaan'ı
sahada herkes çok yorgundu.
bi tek kaan, civelek gibi koşuyordu sağa sola.
ben de dahil herkes güler gibi bakıyordu Kaan'a.
aa kerize bak aa enerjike bak diye.
ama hoca beğendi Kaan'ın performansını
diğer maçta daha çok yer verdi.
bir diğer maçta daha bi çok.
ve bugün Kaan Dobra, Kaan Dobra'ysa
o 89. dakika yüzündendir.
şimdi gelelim sadede.
ben de ilişkimizi kurtarmak için
89. dakikada oyuna girmiş bir oyuncu gibi
koşuyorum, çırpınıyorum.
gör performansımı diye.
sev beni diye..."
Tijen Taşlı- İzmir