Zamana Karşı (In Time)

Küçük yaşta yetim kalmış olan genç ve yakışıklı adam, kentin yoksul bir mahallesinde anacığı ile yaşam mücadelesi vermekte ve boğaz tokluğuna bir fabrikada çalışmaktadır. Tek hayali annesini bu hayattan  kurtarıp daha rahat bir hayata kavuşturabilmektir.

Bir gün bir barda üzerine vazife olmadığı halde, parayla saadetin olmayacağına inanmış zengin bir adamın hayatını kurtarır. Ama, adam ölmeye kararlıdır. Bütün parasını genç adama bırakarak hayatına son verir.
Artık o çok zengindir, ama ne çare anacığı bu mutlu haberi alamadan parasızlık yüzünden  hayatını kaybeder. Genç adam çılgına dönmüştür.

Kadere ve  zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıp hayatlarını elinden alan  bu sisteme  isyan eder. Oyunu kurallarına göre oynayacak ve onları bu duruma düşüren zalim sistemden anacığının intikamını alacaktır .Ama nasıl?

Genç adam ülkeyi sömüren zenginlerin dünyasına girerek onların tüm parasını ellerinden almak için plan yapar ve çalışmalarına başlar.

Ama  en zengin olanının en güzel kızına da aşık olur bu arada. Kız da ona...Fakir geçmişi ise bir türlü peşini bırakmamaktadır.

Fonda "Acıların çocuğuyum" ...

Senaryo tanıdık geldi değil mi? Yeşilçam filmlerinin unutulmaz senaristi Sefa Önal  yazmadı tabi... Amerika'da çekilmiş 2011 yılı bir Hollywood filmi bu. Bilim kurgu sosuyla lezzetlendirilmiş veee...Küçük Emrah' ın yerini Amerka'nın yakışıklı müzisyeni Justin Timberlake almış.

Yukarıda anlattığım ana senaryonun bilim kurgu sosuna batırılıp çıkarılmış hali ise 21. yüzyılın sonlarında geçmektedir. Ve bu zamanda tüm kaynakların en değerlisi olan zaman ile para yer değiştirmiştir. 25 yaşına gelen insanların, yaşlanmayı  ve ölümü durdurmak için var güçleriyle çalışmak zorunda olduğu bir gelecekte geçen filmde, zaman; gerçekten para,   güç ve sonsuz bir yaşam demek. Zenginler daha çok yaşıyor, sömürülen halk ise günü birlik yaşamanın peşinde derbeder oluyor.

Normal hayatta yaşadığımızdan faklı olamayacak bir şekilde kapitalist sistem almış başını yürümüş . Filmin kahramanı olan Will Salas ise aşık olduğu ülkenin en zengin adamının kızını da yanına alarak tüm  bu yozlaşmış sisteme karşı baş kaldırır. Veee...Robin Hood'luğa soyunur.
****
Bilimkurgu güncel gerçeklik içinde bulunmayacak kurgusal ögeler içeren yaratıcı çalışmaları tanımlamak için kullanılabilir. Çağdaş birtakım gerçeklerden yola çıkarak, bunları geleceğe ya da varsayımsal başka dünyalara, düş gücü yardımıyla uyarlar. Bu nedenle tam olarak bilimsel gerçeklerden ya da günümüz gerçeklerinden uzaklaşamaz. Uzaklaşmamalı.

Ben nedense sinemada bilim kurguya ,"çok iyilerinin" dışında hep mesafeli olmuşumdur. Yaratıcılığı ve düşselliğiyle  filmin kendi gerçekliği film boyunca benim de gerçekliğim haline gelebiliyorsa o filmi seviyorum.

Filmde verilen mesaj- mesajlar çok gözüme girmiyorsa senaryo içinde eriyip gidiyorsa o filmi seviyorum.

Her ne kadar kurgu- bilim kurgu olsa da ayrıntılardaki saçmalıklar bana batmıyorsa o filmi seviyorum.
****
Bu film için ise;

Yaşamın en değerli kaynağı olan zaman konusunda bizi felsefi birtakım düşüncelere yönelttiği için,

İki genç ve güzel insanın aşkını izlemek ne olursa olsun, her zaman keyifli bir seyir olduğu için,

Hızlı bir tempoda çocukça heyecanlar da bazen keyifli dakikalar yaratabildiği için, filmden sıkılmadım.

Amaaaa...21. yüzyılın teknoloji dünyasında, en korunaklı olması gereken bankaların, ellerindeki iki kurusıkı tabanca ile hiç bir hazırlıkları olmayan iki cahil çocuğa teslim olmasını doğrusu kurgu bile olsa filme yakıştıramadım. Vahşi batıda bile olsalar bankalar o kadar kolay teslim olmaz.

Onca koşturmaca içinde bir karış topuklu ayakkabı ile güzel kızımızın hiç hız kesmemesi de doğrusu çok gözüme battı. Ayağın da mı burkulmadı mübarek...

Justin Timberlake çok yakışıklıydı, Amanda Seyfried çok güzeldi. Ama o kadar...Senaryo gereği miydi bilmiyorum ama tüm oyuncular pek bir donuktular.
***
Yönetmen Andrew Niccol  senaryoyu da yazmış. İzlemek isteyenlere "seyirlik bir Hollywood filmi, izlenebilir ama fazla da birşey beklemeyin" diyebilirim.

Tijen Taşlı- İzmir