Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '07

 
Kategori
Blog
 

Benim güzel günlüğüm

Benim güzel günlüğüm
 

Kitap okumayı seviyorum.

Anıları, biyografileri, yaşanmış hikayeleri, yaşanmamış hikayeleri.

Çünkü okudukça her birinde kendimi, isteklerimi, hayallerimi, geçmişimi, geleceğimi buluyorum.

Kendimi tanıyorum. İnsanları tanıyorum. İnsanları tanıdıkça daha çok seviyorum, sevdikçe daha çok tanımak istiyorum. Çünkü okunulan her karakter biraz ben, biraz ailemden bir üye, biraz arkadaşım, biraz çevremdeki tanıdığım insanlar.

Blog da öyle bir şey. Kendini ifade ediyorsun yazarken, belki birilerinin okuması için, paylaşmak için ama bence daha çok yazarken ve okurken kendini buluyor her blog yazarı. Ben buyum diyor.

Bazıları duygularını düşüncelerini daha güzel ifade ediyor bizde zevkle okuyoruz.

“Aaaa…bende böyle düşünüyorum, aynı benim gibi, çok haklısın…

Ya da "acaba öylemi?, yok yok bende hiç öyle olmadı…bence böyle…düşüncelerime tercüman oldu ” gibi yorumlar yapıyoruz.

Bazıları bazı konularda daha bilgili , bizde onlar sayesinde bilgileniyoruz.

Ben burada kendim için yazıyorum, yazmak çok hoşuma gidiyor. Hevesim gidene kadar da yazacağım.

Belki bazı arkadaşlar gibi sözcüklerle oynayamıyorum, (bazıları gerçekten çok başarılı, onları zevkle okuyorum) ama yazarken keyif alıyorum, Aynen lise yıllarında tuttuğum günlük gibi geliyor yazmak. Tabi burada çok özel duygu durumlarına ya da tehlikeli düşüncelere girmiyoruz .

Lise yıllarında günlük tutardım, bana ait olan çok özel duygularımı, düşüncelerimi yazardım. Hiç unutmuyorum, günlüğümüm bir sayfasında, o zamanlar çok sevdiğim Cahit Sıtkı Tarancı nın 35 Yaş Şiirini yazıp altına şöyle bir not düşmüştüm;

“Şu anda 17 yaşındayım, 35 yaşına gelince nerede, nasıl bir hayatım olacak, kiminle evleneceğim, acaba çok mutlu olacak mıyım, beni neler bekliyor, çok merak ediyorum”. 35 ide geçtik, 40 ı da. (Şimdi de merak ediyorum 75 i görecek miyim, nasıl bir hayatım olacak ??... )

Günlüğümü yazardım ama hiç kimsenin okumasını da istemezdim. Bana ait ve çok özeldiler çünkü. Peki okunmasını asla istemediğim yazıları neden yazardım? Kendimle yüzleşmek için mi? Zaten sonradan günlüğümü yaktım.

Peki ben bir başkasına ait bir günlüğü tesadüfen bulsam kimse görmeden okumak ister miydim?

İtiraf ediyorum ki isterdim.Bence pek çok kişide benim gibi isterdi.( çok ayıp ama..) Bunun nedeni bence hem merak hemde kendimize ait korkularımız. İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkarlar. Düşüncelerimizin zaaflarımızın, zayıflıklarımızın, üzüntülerimizin, korkularımızın, sevinç, heyecan ve mutluluklarımızın sadece bize mahsus olduğunu düşünüp kendi duygu, ve düşüncelerimizden korkuyoruz çoğu zaman. Ve başkalarını da öğrenmek için korkunç bir merak duyabiliyoruz yalnız olmadığımızı hissetmek için.

Düşüncelerimizin doğru, duygularımızın makul , doğal olduğuna inansak ta çevremizde bizi onaylayan veya bizim gibi düşünen, bizimle aynı duyguları yaşamış insanların olması psikolojik olarak rahatlatıyor bizi.

Veya doğruyu bulmak için , bizden farklı, başka düşünceleri bilmeye de ihtiyacımız var.Onun için merak ediyoruz bizim dışımızdakileri.

Bu söylediklerim entelektüel anlamda da olabilir, duygusal durumlarımız anlamında da.

Paylaşmak ve iletişim insan olmamızın gereği. Aksini düşünemiyorum.

Tijen Taşlı- İzmir

 

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..