- Kategori
- Öykü
Berdel

Sonbahar mevsimi uzaklardan gelecek kadim bir dostu beklercesine kışın bir an önce gelmesini bekler gibiydi, gecenin zifri karanlığında rüzgarın öfkeli uğultusu, karşı yamaçta seyerkçe dikilen ağaçların titrek dallarını hoyratça vuruyor, ağaçların berisindeki çalılıktan uçuşan kuru otlar, kırık ağaç dalları oraya buraya savruluyorken yağmur ise ilk damlasını toprakla buluşturmuştu artık.
Genç kız toprağın kokusunu genizinde his ederken yüreğindeki burukluk onu çok eskilere, çocukluğunun coşkun yıllarına götürmüştü, ne çok severdi yağmurun toprakla ilk buluşmasını, toprak kokusunu.
Uzun ve kurak geçen yaz mevsimlerinde büyüklerin yaradana yakarışlarının bir seramoni gibi belleğinde işlenen yağmur dualarını.
Mezopotamyanın acımasız iklimi çoğu zaman yürekleride acımasız yapıyor, katılaştırıyordu, kuralsızlığın kural olduğu bu topraklarda bir genç kızın feryadı ve acısı şimdi gecenin karanlığında oraya buraya savrulan kuru ot parçaları gibi bir genç kızın yaşamını dağlara, tepeler savurmuştu.
Daha on altı yaşına yeni ayak basmıştı, akranları çocukluktan gençliğe ilk adımlarını atarken o kendisine biçilen, kendisine dayatılmak istene bir yaşama boyun eğmesi için zorlanıyordu.
Ruken güzel bir kızdı, annesi ona Kürtçe de güleryüzlü anlamına gelen Ruken ismini koymuştu; oysa o işimdi ağlayıyordu.
Omuzlarına dökülen uzun siyah saçları, şehla gözleri ve biçimlü yüzü ile herkesin dikkatlerini üzerine çekiyordu.
Bir zamanlar kuş seslerinin eksik olmadığı ve içinde enva-i çeşit ağacın bulunduğu yeşil bahçeleri, dibinde çoşkuyla akan garzan çayının insanın kulağına bir muştu gibi çalınan güzel sesi ve mutlu insanları ile meşhur asmalıdere köyü; şimdilerde ise bir kaç ailenin kaldığı, bölgede süren çatışmaların etkisi ile ülkenin metropollerine göç eden insanlar ve geride kalan yoksullar!
Ruken o yoksul ve çaresiz ailelerden birinin kızıydı, küçük abisinin mürüveti için kurban edilmiş, berdel olarak karşı aileye verilmişti, o kendisine dayatılan bu hayata boyun eğmeyecekti, kendisinden on beş yaş büyük bir adamla evlendirlmek istenmişti.
İki ailenin telaşlı düğün hazırlıkları sürerken o bir gece yarısı kendisine dayatılan bu kaderi kabullenmemiş, kendini gecenin karanlığına bırakmış, nereye gideceğini bilmiyordu.
Köyün tek tük gecenin karanlığında ışıldayan ışıkları giderek uzaklaşıyor, rüzgar artık yağmurla dans ediyordu!