Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '13

 
Kategori
Güncel
 

Beri durun çocuklar, işler iyice karıştı

Beri durun çocuklar, işler iyice karıştı
 

habername.com


Karıştı ki ne karıştı… İşte size Türkiye! Bir sabah kalkarsınız ki, her şey alt üst olmuş! Belki o kadar değil ama, o sabah millet savcıların yaptığı işleme hayretle baka kaldı… Şimdiye kadar, ara ara, dizi dizi paşaların, güzide ordu mensuplarının tutuklanıp sabah içeriye gönderilmesine alışmış olan kamuoyu; bu kez Bakan çocuklarının, bir çok ileri gelen zadeganın vede yüksek ticaret erbabının hop tutuklanıp içeriye konulmasına hiç de alışık değildi; herkes şaşakaldı.

Paşalar, seçkin hocalar oluk, oluk toplanıp götürülürken ne demişlerdi, ne beyanat vermişlerdi:

“Bize ne; bu iş adaletin, savcıların işi,  biz bu işlere karışmayız… Herkese Allah yardım etsin..” İşte o kadar ve o insanlar yıllardır içeride yattılar, kimisinin ölüsü dışarıya çıktı, kimisi de hala Anayasa Mahkemesi kararına karşın içerde gün dolduruyor… Evet, Allah yardım etsin.

Şimdi ise şu işe bakın : İçeriye alınanların listesine bir bakın:

“Büyük Rüşvet” adıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı şafak operasyonuyla İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ile işadamı Ali Ağaoğlu’nun da aralarında bulunduğu 84 kişi gözaltına alındı. (Tam liste için . internethaber.com’a bakınız)

Bakanın bile haberdar olmadığı operasyonun sızmaması için UYAP’a da girilmedi.

Eee.. Tabii, kabinenin Başkanı Sayın RTE da şaşırdı ve rol icabı dedi ki : “Biz resimler, filmler filan bekliyorduk…”  ama artık ne çıkarsa bahtına. Bazen bu işin altından resim çıkar, bazen ne filmler; bazen de Çapanoğlu çıkar… Bu sefer sonuncusu çıktı… Ama bekliyorlardı. Bir şeyler olacaktı. Karşı taraf bunu açıkca olmasa da, tavırlarıyla, Arapça yüklemleriyle belirtmişlerdi. Zaten onlar hiç Türkçe bilmezler, alışık da değiller. Bu yüzden bu işe, .ok yemenin Arapçası diyebilirsiniz.

Yani adamlar seninle birlikte  mücadeleye girmişler, Anadolu sakallı ordusunu derleyip toparlamışlar, bütün deri paralarını sana getirmişler; bir de üstelik sana seçimi kazandırmışlar… Bunlara karşılık sen onların, sebebi hikmeti olan dersaneleri kapat ve açıkca olmasa bile deklare edilmemiş bir savaşla adamların canlarına okumaya çalış.

Yıllarca omuz omuza (MEB’nın büyük yardımlarıyla) gerek yurt içinde gerek yurt dışında okutarak, destekleyerek, burs vererek  nice  hakim, savcı, devlet adamları yetiştir… Bunları devletin en ince, en önemli köşelerine “bir gün bize lazım olacaklar…” diyerek, yerleştir; besle büyüt… Onlardan bir bölümü bir gün senin canına  okumaya çalışsın;  en has adamlarının çocuklarını içeri atsınlar ve yapacakları her türlü kötülüğü yapmaya çalışsınlar. Bu iş Patagonya’da bile olmazdı ve hiçbir şekilde kabul edilemezdi…

Alelacele Adalet Bakanı, Adana’dan Ankara’ya geldi. Toplantı üzerine toplantı yapıldı. Amaç bu savcıların canına nasıl okuyabiliriz, taktikleri üzerinde düşünmekti.. Onu bir süre sonraya bırakarak… İstanbul’daki  Polisteki bir çok Emniyet amiri, Şube Başkanı görevden alındı. Hop diye gereksiz dairelere sallandı. Bunun anlamı neydi?

“Yahu memlekette bu kadar Bakan çocuğu tutuklanırken, canımız ciğerimiz yanıp dururken, siz neredeydiniz… Uyuyor muydunuz? Öyleyse bizden değilsiniz… Şimdi yerlerden yer beğenin…” Bu mu?

Şimdilik Emniyet Amirlerinden Şube Başkanlarından henüz hiç ses çıkmadı. Ama hiç ses çıkmayacak demek değildir..

Çünkü artık taraflar vardır. Taraflar az çok belli olmuştur. Ve hükümet yara almıştır…

Bu arada Cemaatçıların başından bir ses yükseldi: “Bu son işlerle (tutuklanmalarla) bizim hiç ilgimiz yoktur… Buna bizi  karıştırmayın..!”  Buna ancak, "hoppala paşam, Malkara, Keşan.." denir… Kim kime neyi yutturuyor ki artık…

Şimdi AKP, o savcıların etrafında harıl harıl dönüyorlar… Ve ne yapmak gerektiği konusunda çok ikircikliler; yeseler bir türlü (boğazlarında kalabilir) Bu işin nereye kadar gidebileceğini de bilmiyorlar. Üstelik  HSYK’dan da hükümete yönelik “Dokunmayın benim aslanlarıma..” mealli açıklamalar geliyor… İşler yaş vede kesat…

Birileri ortalarda aç kurtlar gibi dolaşıyorlar ve bu durumda ne yapacakları üzerinde tam da karar almış değiller.

Üstüne üstlük Bülent Arınç Beyefendi de beyanat üzerine beyanat veriyor… Her beyanatı da tüm tarafları huylandırıyor ve sakatlıyor…Üstüne üstlük bir de Ayten..! Haydaaa!

Allah hayırlara tebdil etsin. İnşallah yakında başımıza taş yağmaz, çünkü Allah adına hareket edenler, çok fazla çizmeyi aştılar.

Ne demiş Anadolu insanı: “Memleket mazbut ama, cücükler bozuk…” İşte öyle… Bekliyoruz! Bozuk cücüklerin toplanmasını. Bu memleket de bekliyor, ama henüz çoğumuz uykudan uyanamadı! Kim ninni söylüyorsa, çok etkili, çok…

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..