Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '09

 
Kategori
Mizah
 

Berlusconi UFO mankenler ve Kumburgaz adası...

Berlusconi UFO mankenler ve Kumburgaz adası...
 

Resim: Milliyet


Son görüntülerinin basına yansımasının ardından mankenlerle işi yarım kalan İtalya Başbakanı Berlusconi; bir UFO kiralayıp, yıldızları kaptığı gibi soluğu ününü çok duyduğu Kumburgaz adasında aldı almasına ama kötü kaderi onu burada da yalnız bırakmadı ve bu defa da emekli olduktan sonra eşinin dırdırından bıkıp, sıkıntısından sahillerde sabahlayan emekli şoför Yalçın Yalman’ın kamerasına yakalandı.

Berlusconi’nin, yarı çılgın şofer Yalçın Yalman tarafından görüntülendiğini anlayan korumalar ise Yalçın Yalman’ı kaptıkları gibi yaka paça Berlusconi’nin huzuruna çıkardı.

-Sayın başbakanım, bu adam var ya bu adam. Bu adamı sizin görüntülerinizi çekerken yakaladık. Siz söyleyin şimdi. Ne yapalım, nasıl bir ceza verelim ona diyerek Berlusconi’ye sordular.

-Berlusconi; üç sarışın, üş esmer, üç kumral, üç de zenci mankenle yan odaya atın. Mankenlerle sarmaş dolaş yarı çıplak görüntülerini alın, Berlusconi’ yi çekmek ne demekmiş görsün. İstediklerimizi yapmazsa eşine göndeririz.

Zaten karsının dırdırından bıkan ve emekli olduktan sonra sadece karısının evde olmadığı saatlerde eve uğrayıp bir iki saat kestirdikten sonra duş alıp soluğu dışarıda alan Yalçın Yalman, bakıyor vaziyet kötü, durum Nakemal, konuya acilen bir çözüm bulmak üzere Berlusconi’ den tüm buluşlarının karargahı kenefe gitmek üzere izin ister. Bana iki dakika müsaade eder misiniz? çok sıkıştım, bir ayakyoluna gidip geleyim ondan sonra hallederiz der ve çok sıkışmış gibi rol keser.

-Çok fazla sert davranmanın kendi lehine olmayacağını düşünen Berlusconi; birkaç saniye düşündükten sonra, peki der. Peki, git gel bakalım diyerek; korumalarından birine Yalçın Yalman’a refakat etmesi için işaret eder.

Tuvalete giren ve şimdi ne halt yiyeceğim ben diye kara kara düşünmeye başlayan emekli şofer Yalçın Yalman; birkaç dakika düşündükten sonra çözümü bulur.

Berlusconi’ den, öncelikle yapamayacağı bir şey isteyecek, o tutmazsa yanında kayıt yapan ikinci bir kameranın bulunduğunu, onun da otuz yıldır evinde beslediği papağanın kalbinde saklı olduğunu, papağanı ile önceden anlaştığını, kendisini yaka paça buraya getiren korumalarının onu fark etmediğini, onun şimdi çoktan uzaklaşmış olduğunu söyleyecek, kendisinden üç gün haber alamazsa eğer; önceden anlaştıkları üzere Papağanının uçan kuş Mossad Hüseyin’ e öteceğini söyleyecektir. Tüm bunları beynine kaydettikten sonra kendisini sabırsızlıkla kapı önünde bekleyen koruma ile birlikte Berlusconi’ nin huzuruna çıkmak üzere yaratıcı fikirlerinin karargahı kenefe teşekkür ederek keneften ayrılır.

-Berlusconi; söyle bakalım şimdi, ne istiyorsun der.

-Bu soru sonrasında kendinden emim bir edayla, çok kolay bir şey istiyorum ekselansları der. Çok kolay bir şey. İnce belli bardakta demlenmiş bir bardak tavşankanı çay. Türk çayı ama…

-Böylesine basit bir istekle karşılaşacağını ummayan Berlusconi; ondan kolay ne var diyerek; korumalarından Yalçın Yalman’ a ince belli bardakta bir bardak Türk çayı getirmelerini ister.

-Hemen mutfağa yönelen korumalar, aşçıya ince belli bardakta bir bardak tavşankanı çay der ve acele etmelerini söyler.

-Verilen sipariş anlamayan İtalyan aşçıbaşını alır bir telaş. Yardımcılarını apar topar tavşan avına gönderen Aşçıbaşı, yamakların elleri boş dönmesi ile birlikte iyice telaşlanır ama bu konularda asla taviz vermeyen Berlusconi’ ye da bir şey söylemek zorundadır. Bir taraftan Berlusconiye ne cevap vereceğini düşünürken, bir taraftan da kendi kendine homurdanır. İsteyecek başka bir şey bulamamış mı bu çılgın Türk diyerek. Zira tavşan Çin’ de de olsa gidip alacaksınız, yok yok olmayacak mutfakta emri vardır, çok sert olduğunu bildiği Berlusconi’ nin. Fakat yok, yok, yoktur işte… Tir tir titreyerek maalesef yok der Berlusconi’ ye…

Berluconi kızar kükrer mükrer ama yapacak da bir şey yoktur.

Bu isteğini yerine getiremedik maalesef, öbürüne geç bakalım der.

Bu cevap karşısında çok sevinen gece yatmayıp, gündüz uyumayan çılgın şofer, fazla sevindiğini belli etmeden yırttık paçayı der içinden ve beni bırakmalısınız. Çünkü... diyerek anlatmaya başlar.

Bakar durum kötü, vaziyet Nakemal, tamam, söyle ne istiyorsun der.

Aslında biraz önce kendine yapılan şantajın çok iyi bir deneyim olabileceğini düşünen yarı çılgın, eşinin dırdırından bıkmış dertli şofer, biraz önce söz ettiğiniz mankenlerle bir gece der. Eğer bu isteğimi yaparsanız sizi görmedim duymadım, bilmiyorum. Filmi makaslar, Papağanı öbür dünyaya kodlar, soracak olanlara da sadece UFO gördüğümü söylerim, der.

Ne yaptım ben diye dövünen Berlusconi; tamam der. Bizi alt ettin. Git bakalım bir de mankenleri alt et de görelim diyerek, yarı çılgın şoferi mankenlerle dolu odaya yollar. Hayatının son demlerinde karşısına çıkan bu şansa binlerce defa şükrederek, dudaklarında engel olamadığı bir ıslık, cebinde hiç kullanılmamış hayalleriyle… kendine gösterilen mankenlerle dolu odaya girer, yarıçılgın emekli şofer.

Girer girmesine ama onu hiç tahmin etmediği bir sürpriz beklemektedir. Yalnızca onu mu? Yırttık paçayı diyerek ellerini ovuşturup sevinen Berlusconi ve korumalarını da tabii ki. Dudaklarında engel olamadığı bir ıslık, ceplerinde hiç kullanılmamış hayalleriyle içeri giren, karısının dırdırından bıkmış yarı çılgın Yalçın Yalman’ın önce dili tutulur gördüğü güzellikler karşısında, sonrada kalbi teklemeye, kalbi yeklemeye, sonra da gümbete tatile gider.

Dudaklarında engel olamadığı ıslığı, cebinde hiç kullanmadığı hayalleri ile gümbete tatile giderken yarı çılgın emekli şofer, papağan; sahibinin üç gün gelmemesi üzerine önceden anlaştığı Mossad Hüseyin’ in yolunu tutar.

Zaten Berluconi ile sorunları olan ve aradığını gökte ararken yerde bulan Mossad Hüseyin, seni Allah mı gönderdi bana diyerek papağanı öper de öper. Papağanın getirdiği resimlerle, video kaydını ise tekrar tekrar kullanmak üzere alır ve diğer evrakların yanına koyarak elinde tuttuğu Sony Ericcson marka telefonundan Berlusconi’ nin telefonunu tuşlar.

Aldığı kötü haberle bütün dünyası yıkılan Berlusconi; neden kalbinin sağlam olmadığını söylemedin (?) be adam. Bilseydim seni içeri gönderir miydim diyerek kötü kaderine lanetler okur ve sır gibi sakladığı İtalya’nın en gözde makarnasının tarifini, tarifi almak üzere gelen kuryeye kendi elleriyle teslim eder, çaresiz. Eder etmesine ama nasıl olsa anlamazlar diye tarifin en can alıcı ayrıntısını tariften çıkarır öyle teslim eder.

Bir süre sonra Berlusconi’nin davetlisi olarak İtalya’ ya ziyarete giden Mossad Hüseyin, tarifi kendine gönderilen makarnanın aynısından ister.

Berlusconi’nin yaptıklarından habersiz olan aşçıbaşı, kendine iletilen siparişi orijinal şekliyle hazırlayarak dumanı üstünde masaya servis etmek üzere garsona teslim eder. Kendine gönderilen tarifle şimdi yediği makarna arasındaki farkı fark eden Mossad Hüseyin burnundan soluyarak, soluğu İtalya’ da alır. Bu olay sonrasında Berlusconi’ nin tüm anlaşma çabaları sonuçsuz kalır ve Mossad Hüseyin, kendini avanak yerine koyan Berlüsconi’nin resimleriyle birlikte videosunu tüm dünya basınına servis eder. Haber, basın yayın organlarında manşetten yer alır.

Mossad Hüseyin sattığı bu haber karşılığında elde ettiği gelirle başta mankenler olmak üzere baştan sona İtalya’yı satın alır. Berlüsconi ise kötü kaderine bin bir lanet okuyarak kendi seçtiği cezayı çekmek üzere Afrika’ya doğru yola koyulur.

Şimdi birini yıkayıp birini kullanmak üzere yanına almasına izin verilen tek hazinesi iki adet çınar yaprağı ile sadece edep ve haya yerlerini kapatabilmiş biçimde, elindeki vurdu mu yapıştıran plastik sineklikle yarı aç yarı çıplak bedenine konan sinekleri kovalamakta, tüm dünyaya barışın ve kardeşliğin, ve açlığın önemini anlatmaya çalışarak gün saymaktadır.

Tüm olanları duyup, kocasının başına gelenlerin kendisinin yüzünden olduğunu düşünen Yalçın Yalman’ ın karısı ise o günden sonra hiç konuşmaz ve tüm yaşam stilini değiştirerek, kendini dinlerin kardeşliği adına yeni inşa edilen iki sokak ötedeki kiliseye hapseder.

Gittiği gümbette çok sıkılan ve zamanında kendisine işkence gibi gelen karsının dırdırlarını bile çok özleyen çılgın şofer Alp Yalman ise ben ettim sen etme Allah’ım (!) tez zamanda karımı bana gönder ne olur diyerek gözü yolda karısına bir an önce kavuşabilmenin hayali ve arzusuyla Allah’ a yakarmaktadır.

Bu hikayede hiç kimse eremediğine göre mürüvvetine “Mossad Hüseyin’den başka” demek oluyor ki biz de çıkamayacağız kerevetine.


Üzgünüm. Bir dahaki sefere…


Esin kaynaklarım:

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&KategoriID=15&ArticleID=1103296&Date=06.06.2009&b=Istanbulda UFO goruntuleri&ver=88

http://www.milliyet.com.tr/Dunya/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1103169&Date=05.06.2009&b=Bu fotograflar Basbakan devirir&KategoriID=19


Haberde yeni gelişme. Fotoğraftaki Berlusconi değilmiş ama bir başka başbakanmış iddialara göre...

http://www.milliyet.com.tr/Dunya/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1103574&Date=07.06.2009&b=O cirilciplak basbakan benim&KategoriID=19&ver=35

Önemli Not! Bu yalnızca bir enstantaneydi... :))Yalçın Yalman' a ve eşine uzun ve sağlıklı ömürler diliyorum.

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..