Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '12

 
Kategori
Spor
 

Beşiktaş'ın ve Beşiktaşlı'nın sorması gereken sorusu...

Son dört beş yılda futbol takımlarımızın başına daha önce kulübün kendi içinde futbolcu olarak görev yapmış teknik adamların getirilmesi sürecine Beşiktaş’ta Samet Aybaba ile devam edildi.

Samet Aybaba’nın doğru bir tercih olup olmayacağını önümüzdeki dönem izleyeceğiz.

Daha öncesinde başka şeyler konuşmak gerekiyor.

Başarının yolu sadece teknik adamdan mı geçer?

Öyle olmadığını Türkiye ve Avrupa’daki örnekleriyle fazlasıyla gördük.

Sporda başarının temeli tek bir unsura bağlı kalamaz. Teknik adam büyük gövdenin sadece bir parçasıdır. Önemli midir? Hiç kuşkusuz!

2009 yılında Beşiktaş’ı şampiyonluğa götüren Mustafa Denizli o dönem içinde başarı için yeterli unsurların belki de birincisiydi. Gördük ki 6 ay içinde takımı toparlamakla kalmadı, ligin diğer takımlarının da içinde bulunduğu durumu değerlendirip Beşiktaş’a çok güzel bir sezon armağan etti.

Ancak devamını getiremedi.

Çünkü Beşiktaş’ın önceden gelen ve bir türlü tam olarak düzeltilemeyen bir kadro sorunu vardı.

Takıma belli bir omurga olacak ve diğer bileşenleri taşıyacak, sürekliliği olan oyuncular bir türlü bulunamadı veya bunların istikrarı sağlanamadı.

Hiç kuşkusuz sürekli teknik adam değişikliği de kadronun oturmamasının nedenlerinden biriydi.

Buradan şu sonuç çıkarmak mümkündür; teknik adamın yıllara sari olarak bir takımın başında kalması öncelikle kadronun oturması bakımından önemlidir.

Veya…

Böylesi bir şansınız yoksa o zaman kulübünüzün belli bir futbol modeli olacak ve teknik adamların değişimi bu modelin çalışmasını etkilemeyecek ya da o modele uygun kişileri bulup takımın başına getireceksiniz.

Buradan yönetimsel süreklilik çıkıyor.

Futbolu yöneten ekibin hem bu işte anlaması hem de bunu yönetebilmesi gerekiyor. Takımın doğasına uygun futbolcuların altyapıdan yetişmesini takip etmek; yapılacak transferlerde göz önünde bulundurmak en önemli görevleri arasında yer alıyor.

Geriye iki bileşen kalıyor ki bu ikisinin hem birbiriyle hem de yukarıda saydığımız etkenlerle ilişkisi aslında futbolumuz ve sporumuz için neredeyse belirleyici oluyor.

Taraftar ve yorumcular…

Sporumuz ve futbolumuz yeni milenyumda fazlasıyla yol almasına, önümüzdeki dönemde başarıya daha fazla imkan yaratmasına karşın şu son iki bileşenin sürecin gerisinde kalması nedeniyle bir türlü yapması gereken son hamleyi gerçekleştiremiyor.

Taraftarın başarıda ve başarısızlıkta, hastalıkta ve sağlıkta kulübünün ve takımının yanında olması onu sonuna kadar desteklemesi, başarının geleceği zamana kadar beklemeyi öğrenmesi, tribünlerde doğru şekilde tezahürat yapması, baskı kurması takım sporlarında başarının anahtarlarından biridir.

Bu yazının merkezinde Beşiktaş olduğu için ondan örnek vereceğim; Beşiktaş tribünleri sezon boyunca çok az sayıda karşılaşmada dolu tribünlere oynuyor. İnönü’nün kapasitesi belliydi, fazla göstermiyordu ancak bu sezon oynamaları muhtemel TT Arena’da durum tüm çıplaklığı ile ortaya çıkacaktır.

Bu sadece Beşiktaş’a ait bir sorun değildir. Ülkemizde genel olarak stadyumlar dolmuyor.

Ve yorumcular…

Yazarlar, çizerler, yorum yapanlar bir anlamda beyin adamlarıdır. Bunların yukarıda saydığım tüm bileşenlerle bir şekilde ilişki halinde olduğunu biliyoruz. Ancak bu ilişkiden doğru sonuç çıkıyor mu, göremiyoruz.

Oysa yazarın sorumluluğu en az diğerleri kadardır.

Bizde yorumcu denildi mi akla ilk gelen şey eleştiri oluyor. Yazar sadece eleştirmez. Eğer ortada yapılması ve kurulması gereken bir yapı varsa onun harcını karıştıracak kişilerden biri yorumcudur.

Yeri gelecek teknik adama, futbolcuya, yöneticiye destek olacak, yön gösterecek; taraftarı yönlendirecek.

“Ben demiştim” tarzındaki yaklaşıma uzak duracak kişidir yorumcu, yazar.

Şimdi bu kadar geniş bir değerlendirmeden sonra Samet Aybaba’yı burada nereye yerleştireceğimizi kendi kendimize düşünelim.

Diğer unsurların ne durumda olduğunu da göz önünde bulundurarak elbette…

Beşiktaş’ın ve Beşiktaşlı'nın kendisine sorması gereken sorusu teknik adamdan başlamıyor.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..