Bikini' lerin sonu mu geldi ?

‘Parayı görünce Türk otelciler, tesettürlülere kapıyı sonuna kadar açtı’ diyor İngiliz Gazetesi The Independent. Bu imajı, kim yarattı? Halkımızın yüzde 47 si. Geri kalanı da bikini’yi, yokini’yi, ipkili’yi mayobikiniye yöneldi.

İslamcı otellere dönüştürülen otellerin gittikçe yaygınlaşması ‘’Acaba bikinilerin sonu mu?’’ diye akla bir sual getiriyor. İndependent, buna da yorum getirmiş: ‘ İslamcı siyaset, hareketleriyle bu ortamı doğurdu’ diyor. Bu yüzden de memlekette kapalı giyimlerin yoğunlaştığını, İslamcı otellere dönüşen bu yerlerin, iyi gelir getirdiğini ve bunun yaygınlaştığını yazıp çiziyor Batı basını. Onların kafalarına göre, bikiniler elde kalacak!

Türk toplumu, an’anelere göre ataerkil bir yapıya sahip. İşte bu konu istismar ediliyor.Toplumun hepsini de bu kategoriye sokma eğilimleri var.

İslami otellere dönüşen tatil yörelerinin kapalıları, modern tarzın aksine, göze batan bir kirlilik yaratıyor. Elbiseleri ile havuza dalan, denize giren bir kadını düşünün. Elbiselerindeki mikrobik durumları suya geçirmiş olmuyor mu?

Veya veya ıslak haliyle sudan çıkmış kedi misali yapış yapış elbiselerin vucudu sarıp sarmaladığını, en ince hatlarına kadar ötesinin berisinin ‘Kabak’ gibi ortaya saçılıp döküldüğünü ve de iştah kabarttığını, bir başka bilen onlara söylemiyor mu? Yahut da kişi

Kendi halini niye görmezden geliyor?!

Şimdi de haşemalılar ortalıklarda çoğalmağa başladı. Nerden nerelere geldik. Eskiden islami inatlaşmalar yokken, herkes yine elbise ile girerdi suya. Ama haşema denen nesne yoktu. Durup durup nereden çıktığı da belli değil.

Bikinisiz tatillerin yerini şimdi bu elbiseli, haşemalı turizm alacak. Bu tip tatil yerlerinde alkol yok. Karagöz perdesi gerilip, o taraflar, bu taraflar birbirinden ayrılacak. Havuzlarda yüzenler, birbirini görmeyecek. Hiç kimse demiyor ki; aynı havuzda, ayrı yüzülse dahi, havuz suları vucudumuzun mahremiyetlerini dolaşan su, öbür tarafın mahremiyetine karıştırmayacak mı? Hiç bunları düşünen yok. O zaman gelin o suyu da islamlaştırın. Yeni yeni icatlar yapın.

İztuzu sahillerinde Filistinlilere rastladık. Kadınlı kızlı tesettürlüler bir aradaydı. Sorduk kendilerine ‘ Bu işte bir acayiplik var mı?’ Diye. ‘Yooo!’ dediler. Bu sıcaklarda bunalıyoruz amma, serinleyelim diye sulara girdik. Bu elbiseler de bizim mayomuz’ dediler. ‘Sizin oralarda da bizdeki gibi ayrı gayrı muameleler var mı?’ dedik. Saçı örtünün altından çıkmıştı.Tutup saçlarını işaretledik: ‘Bunlar içerde kalmayacak mıydı?’ dedik. Güldüler.’ Kim demiş onu ?’ diye de bize sordular.

Fetvalar, dini düşünceler, fıkıhlar, yorumlar, başka başka. Kapılara çıkıyor. Hurafeler, saçmalıklar, en’amlar, tesbihler, seccadeler, dua kitapları, namaz kitapları, gusül apdestleri, arada bir şarlatanlıklar..

hacı yağları, gül suları, mevlit şekerleri ve mikrofonları. Bindik bir alamete. Gidiyoruz Hacının asma bahçeli dua tepelerine. Kimse çıkıp da durun biyo, N’oluyorsunuz diye soran yok. Hani bu safsatalar kitaptan çıkarılacaktı. Hurafelerin kökü kazınacaktı? Önüne gelen, kafasına göre ahkam kesiyor.Yahu Cumhuriyet; bunları yıkmak, adam gibi adam oldurmak için savaş verdi be! Yettiniz gari. Soluk alın, nefes alın biyo. Öyle di mi?

Ört ki, ölem !

<ı>RESİMALTLARI : 1- İki Filistinli, komşu saydıkları Türkiye’de plaj sefasında. 2- Hem plaj keyfi, hem teknoloji keyfi bir arada. Aşağı kurtarmaz. Onlar da çıplakların resimlerini çekiyor olmalılar 3- Plaj hatırası 4- Üstsüzler açıkta mı kalacak? 5- Cüppeli sahnede. Bu sefer elinde ski’si yok binecek. Jeti’ni, Rodos açıklarında terk etti.Ama cüppesini de koltuğunun altında getirdi. 6- Bu çıplaklar da nereden çıktı diye düşünüyorlar mı dersiniz? 7- Uzanıp yatıvermiş sere serpe 8- Bu görüntü, İstanbul’ da çekildi. İnkar da ediliyor üstelik.