- Kategori
- Deneme
Bilge kralla küçük serçe

Ben mi /Sen mi / Biz mi?
Hayaller ülkesinin gerçek bir kralıymış
Sorulmayan sorulara sorular soranıymış
Hem hayale hükmeder hem de hayal örermiş
Hayalin içindeki gerçeğe yol bölermiş
.....
Yüreği titretirmiş yüreğinin tınısı
Zalimi titretirmiş o yürekli kılıcı
Hem sözün ustasıymış hem de asil sessizin
Hem dertlinin sazıymış hem de tümden dertsizin
....
Gecenin ışığında günün bütün renginde
O kocaman yüreği bir aslanın denginde
Haksızlıklarda konuşurmuş kılıcı
Hakkı teslim etmekte kalpleri ısıtıcı
Gündüz çevresindekilere şefkatini dağıtır
Gece oldu mu Bilge, acıları damıtır
.............
Gün içinde verirken en zorlayan kararı
Korkuturmuş tebayı o kararlı kaşları
Fakat gün karardı mı onu candan görenler
Bilirlermiş Bilge’nin akıttığı yaşları
.........
Hayatın zorlukları bir pişirmiş ki onu
Zorlukları eritmek ona çocuk oyunu
Fakat gönlündeki düşe gelince konu
Hayallerinin bitmez tükenmez sonu
.......
Sevgi Bilge Kralın en doruktaki düşü
Sevgisine denk dünyada yok bir eşi
Platon bile aradığı estetiğe ulaşmaz
Bilge Kralsa bu aşkından hiç şaşmaz
........
Ruhta arar sevgiyi ten ondan sonra gelir
Onun bu sevgisinde tüm sahtelikler erir
Der ki insan sevdi mi tenle ruh birliktedir
Yine de ruh sevgisi tenlerden önce gelir
...........
Aradığı estetiğe ulaşmak bir cevherdir
O ulaşma gayreti yüreğinde güherdir
Hayatının tümünü bu hayaline adar
Yoluna bir serçeyi çıkarır adil kader
...........
Bilge önce serçeyi eline almak ister
Serçe ele konmadan Bilge’den dilek diler
Benim bir hayalim var, Ey Bilge Kral
Hayalimi duy da beni öyle ele al
........
Şu minicik cüsseme kanan bunca insanlar
Yüreğimi de bir küçük top sandılar
Bilmezler ki o yürek yıllardır neye kanar
Ruhumu da sevecek bir Bilge için ağlar
.........
Bilge duyduklarına inanamaz ilk anda
Bir serçe mi konuştu şu kararmış zamanda?
Bunca yıl sen yüz de ruhların ummanında
Küçücük serçe bitsin, Yüce Kral yanında…
........
Uzattığı elini aniden geri çeker
Serçeye gülerek şu sözlerle dil döker
Sana üç sorum var; Ey akıllı serçecik
Bu soruları bilirsen hemencecik
Yıllardır aranılan ruhları bulacağız…
Hayal ile gerçeğin gizine varacağız…
Belki de ikimiz bir anda sevgiyi tadacağız…
.......
Havada duran serçe Bilge’ye doğru döner
Ey Bilge Kral cevapları bulsam eğer
İnan ki hayat rengi ikimize de değer…
..........
Bilge serçeyi kondurmuş omuzuna
Kulak ver minik serçe şimdi şu ilk soruya:
-Sence, Ben Kral mıyım?
............
Serçe biraz düşünmüş; gitmiş bir güle konmuş
Bir vakit sonra gelmiş, Bilge’ye geri dönmüş…
-Ey Bilge Kral… Sen ülke yönetirsin…
Ama “ben”ini asla…
Seni yöneten “ben” var…
Bence “sen” Kral değil, Beninin Sahibisin…
Gündüz adaletinle ülkeyi yönetirsin…
Gece hayallerinle sevgiye yönelirsin.
.........
Bilge Kral sevinmiş; çatık kaşlar düzelmiş…
Tamam küçük serçecik.”Ben” de öyle diyordu…
Ruhum ardından hep sek sek koşuyordu…
..................
Geldik ikinci soruya; uzandık en doruğa:
-Sence, sen bir kuş musun?
Serçe Kral’ı bırakmış bir zaman yine yalnız…
Gitmiş ağaca uçmuş…
Kanatlarını açmış…
Ay ışığına bakmış…
Kanat çırparak gelmiş…
................
Kralın eline konmuş:
-Ben kuş gibi görünsem de, senin gibi ruhum var…
Kanat çırpar tenimde… Sevgiye hayal kurar…
O zaman ben bir kuş değil; ruh denen bir “var”lığım…
Tanırsın sen de onu “ o gizem” sende de var…
Benim ruhum özgürce gizem duyar göklerde…
Ey Bilge Kral, senin ruhun dolaşır, sana ait hayalde…
.....................
Bilge Kral düşünmüş…
Evet, demiş içinden…
Hayallerimle özgür oldum niceden…
Her hayalimin ardı renkli yağmur inceden…
..........
Pekala, küçük serçe…
Şimdiye kadar tamam,
Geçtin bütün surları; bu soruyu bilmezsen;
Bil ki ben ikna olmam, ayırırız yolları…
.........
Ben Bilge Kral görünürüm, sen de bir kuş…
İkimizde de özgür ama içli bir ruh var…
Diyelim ki beraber gökte uçmamız gerek
Şimdiden sonra arasız sonsuza dek…
Ben mi elime alacağım seni, sen mi konacaksın bana?
Ve hangisinde en asil, en şefkatli mana…
...............
Serçe, Bilge’nin gözlerine bir bakmış…
Bilge de serçeye aynı gözlerle bakmış…
Serçe Bilge’nin omuzuna sıçramış…
Bilge önce şaşırmış,
sonra bir benliğini çok çabuk toparlamış…
...............
Serçe sesini iyice alçaltarak Bilge'ye fısıldamış;
Aslında soruyu sorduğunda cevabını da verdin Kral’ım…
Bilge bir Kral olduğunu, işte şu an gösterdin…
.............
Sevgiye varmak için; ne cüsse gereklidir ne beden
Ne makam bir yol açar ne de şan…
Tek tenle seveceksen bunun adı hüsrandır.
Yalnız ben diyeceksen; hayallerin dumandır…
Uzaklarda dolaşan ruhlar bizi görmezse
Sen git o nadanları uykusundan uyandır…
...............
Duydum ki sen yürekli bir Bilge imişsin
Platonun güzellik fikrine erişmişsin…
“Güzellik hayalini” göz bebeğinde şefkatle eritmişsin…
Duyduklarımı demin o gözlerinde gördüm;
Hayallerimi o an gerçeklerinle ördüm
Ruhla ten birleşir de gözlerden süzülürse
İster beni eline al, ister eline konayım
Farkı var mı Ey Bilge yürekten sevilirse…
........................................
Platon; taaa karşıdan zirveye tırmanan bir Bilge ve Bilge’nin eline konmuş bir serçe gördüğünü söyledi…Ve ben, gözlere kulağımdan önce inandım…Bilge kim mi? Bilge “Var” olduktan sonra, soruya gerek var mı?
Yegâh Elif Mirzâde