- Kategori
- Kişisel Gelişim
Bilgi bilgiye gebedir

Bir bilgiye saplanıp kalma ilerlemeyi engeller, bilgi bilgiyle aşılır ve her varoluş boyutunda oturan bilgi farklı bir düzlemde değişik bir açılım getirir. Zihnin frekans yüksekliği alınan bilginin o zaman ve evrim enerjisine denk açılır, yoksa beyin aldığı her yeni bilgide dumur olur ve hatta yanar. Bizler birer enerjiyiz ve titrasyon ve titreşimlerle varız, enerjimiz evrim ve zaman enerjisiyle çakışmazsa idrak gerçekleşmez, idrak şuurlanma ve bilinç getirir lâkin yükselişte ego provokasyonları aşılırsa ileri bilgi kapıları yahut da ileri bilgi katmanları aralanır. Bunlar kişiye özel değildir öyle görünse de farklı manyetik alanda hazır bekleyen hamilerin olsa olsa temasıdır.
Bizler evrende tek değiliz, bir sürü yaşam biçimi ve formları var, sonsuz denilen sonlu kapalı sistemde yaşayan evrim görevlileriyiz, aşama yapmak ve farkındalıkla yol almak en temel görevimiz, bunu yap şunu yapma mantığı bile artık eski evrim programı, şu düzlemde bu bilgiyi veya yazıyı okuyabilende bile bir aşama ve tatbikatçı reformcu bilinç devreye girecektir.
Bazen bilgi reddedilir, kabul görmez bu o kişinin henüz o bilgiyi hazım edememesi ile ilgilidir ve negatif tepkiler verip öfke veya kızgınlık hissetmesi onun o anda bulunduğu boyuttan çıkamayışının ispatıdır, zaten bilinç kazanmış bir varlık hayatta her türlü olasılığın ve bilginin varlığını kabul eder, hele ki kendini bütünün bir parçası görüyorsa. Yolda yol almak öyle ya da böyle ana kaderi planın bir yükümlülüğüdür, ister şimdi ister asırlar sonra lâkin zaman dar aşılacak faset programlar çok, demek ki bu hızlı uyanış çağında durmaksızın ilerlemek ve akıl sağlığını dengede tutabilmek gerekli. Akıl sağlığı kanalını disipline eden ve öz sesinden başka bir sese inanmayan varlıkta tecelli eder, kişilerin veya sosyal ortamların beyin yıkamalarının dışında bu iç ses devreye girerse varlık bilincini devreye alır ve tesirler mekanizmasının etkilerini bünyesinde hisseder, bu süreçte denge ve dengede kalma çok önemlidir. Bir insanın kendini sadece spiritüel boyuta kilitlemesi beyinsel ve hücresel dengesizliğe iter , dünya düalitesindeki vizyon boyutta yeterli yaşam gücü enerjisini dengelemek adına dünyasal ve spiritüel yaşamı eşitlemek gereklidir, çalışmalar, enerji çalışmaları, kanal çalışmaları şu süreçte oldukça denetimsiz enerjilerle akıl sağlığına zarar verebilir.
2000 yılı sonrasında hızlanan evrim planında akıl, mantık ve şuur bütünlüğünü koruyan bilinçlerde tespitler kozmik tesirler ile denetlenmektedir, bizler uyanışa doğru yol alan birer ışığız. Herkesin altıncı hissi ve kanalı açık fakat korunmasız, korunması gereken tek şey ise kendi içindeki düalitik savaşçı denklemdir, o denklem ki insanı ya esir eder ya özgür kılar. Özgürlük yaşam biçimi ve davranışta değil hal ve idraktadır. Bizim dünyasal olarak ansiklopedik anlamlardan çıkardığımız sonuçlar değildir kelimeler, kelimelerin bir sesi ve titreşimi vardır tıpkı ışık gibi, her söylendiğinde aura oluşturan bir kelimedir.
Bazılarımız bazılarımızın hayatına bilinçli bir yönlendirilmeyle girer ve belirli süre için onun hayatında değişim yaşatırız, bunlar karşılıklı verilmiş akitlerdir, birbirine görevlidirler, astral, rüya hatta eterik olarak yanlarında olur ve dünyasal temaslarda anlamadıklarını aracılarla anlatmaya çalışırız, denemeler sonuç vermezse de belirli bir süre sonunda hayatlarına müdahale etmeme prensibine dayalı olarak farklı boyutlara taşınılır ve ayrışılır.
Yaşanan her olay bir sebep netice zincirine dayalıdır ve evrensel kuramlar içerir, taa ki akitli gelen varlığın kendi sahnesini hatırlayana kadar, bu aşamalar zorlu aşamalardır çünkü gelişen ego bir kişiyi kristal duvara hapsedebilir ve ben oldum benim öğretim benimdir dedirtir ve aşamayı o noktada tıkar, bu kişi boyutuna kilitlenir ve reddeder, yine de içimde bir yerde hissettiğim ve bildiğim bir şey var, zorlu koşullar beklemede, eğer birleşim ve şuurlanma olmazsa çok zorlu koşullara gebe olan dünya daha zorlu aşamalar getirebilir, her sözün ve düşüncenin yaratılışta gerçeğe ve maddeye dönüştüğünü bildiğimden fazla bir şey söylemeyeyim ve sevdiğim birinin tabirinle bu yazımı bitireyim. Her şey in-san için, her birimizin Allah’ı varacağımız Olsun, mutlu olalım ve mutlu kalalım.