Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '06

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kendini tanıyarak başla!..

Kendini tanıyarak başla!..
 

"İnsanı iyi bir sonuca götüren şey kendisini çok iyi tanıması ve tanımlayabilmesidir. Ekonomik, sosyal, kişisel kısacası her yönüyle kendini tanıyan insan, yapabildiklerinin ve yapabileceklerinin farkındadır." "Korkularımız aslında bilinçsizliğimizden gelir."

Yukarıdaki sözler, şimdiye kadar atmaktan korktuğumuz adımların arkasındaki temel sebeplerdir. İnsan hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı bir şeye hep mesafeli davranır: Ondan ürker ve dolayısıyla savunma mekanizması oluşur. Bu da tabiri caizse treni kaçırmak demek. Kısacası bilmemiz gereken şu ki; yararımıza olacak adımları atmadan önce çıkacağımız yolu iyi bilmemiz veya bilmiyorsak öğrenmemiz gerekir. İşte tam bu noktada yapmamız gereken şey; girmeyi planladığımız veya istediğimiz alanlar hakkında bilgi toplamaktır. Konumuz ekonomi ve elbette ki para ve para kazanmak olunca, yapmamız gerekenleri çok iyi analiz edip öyle yola çıkmalıyız.

Yalnız burada, üzerinde defalarca düşünmenizi istediğim bir nokta var: "Para amaç olamaz; sadece araç olmalıdır. Düşüncelerimiz temelde para hırsına dayalı olmamalı." Neden bunu söyledim? Çünkü önünüze sadece parayı hedef alıp yola çıkarsanız istediğinizi elde etmek milli piyango kadar bile olası olmaz. Sadece parayı hedef almak insanı özünden uzaklaştırır. Uzmanlık alanınızı daraltır. Salt para düşüncesi kendinizi geliştirmenize engel olur. Ömrünüz ya bir ganyan bayisinde ya da bir iddia bayisinde harcanıp gider. Bir olasılık daha var: o da kaçakçılığa bulaşıp hapse girmek.

Peki ne olmalı hedef? Hedef bir uzmanlık alanı bulmak ki o da kendini tanımakla olur ve bu uzmanlık alanında olabildiğine kendini aşmak. Katma değer yaratmak. Fark yaratmak. Elbette bu emekle olur. Sabırla olur. Ama emin olun sonunda kazanan siz olacaksınız. Hedef bu olunca bir tek kaçınılmaz sonuç vardır: emeğinizin ve çabanızın haklı karşılığı olarak tabiî ki "PARA". Demek ki para sadece bir araçmış. İşinde iyi olmak ya da bu yoldaki çaba eninde sonunda "para" olarak karşılık bulacaktır.

Geçen yazımda "nasıl para kazanmalı?" sorusuna verilecek cevaplardan birini elediğimizi hatırlıyorum. Yapmamız ve yapmamamız gerekenleri iyi bilirsek yani kısacası kendimizi iyi tanırsak, daha az yanlış yaparız. Bu da bizi istediğimiz sonuca daha çabuk götürür.

Burada sizin kendinizi tanımanızı sağlayacak şeyler söyleyemem. Bunu elbette kendiniz bulacaksınız. Ama işe ne istediğinizi sormakla başlayabilirsiniz. Bunu başardığınızda ve BİR İŞ YAPMAYA KARAR VERDİĞİNİZ ZAMAN size çok az da olsa rehberlik edecek bu yazıları ve bulabilirseniz çok daha fazlasını okumaya çalışın.

Doğu gerçeği, kazanamadığımız ekonomik bağımsızlık ve daha bir çok probleme sebep olan temel sorunları analiz etmeye devam edelim: unutmayın! Çözümsüz bıraktığımız her problem yaratıcılığımızı biraz daha köreltecektir.

TÜKETİCİ ZİHNİYET VE SONUÇLARI

· Sürekli bir tüketim halinde olmak kuşkusuz insanların işine gelir. Para kazanmanın tek yolu aracılık etmek diye düşünülüyor. Sınırda mazot alıp üç beş kuruş fazlaya satmak. Nedense hep yasal olmayan işler cazip geliyor. Bu da üretkenliği köreltiyor.
· Mütevazi bir sermayeyle küçük ölçekli bile olsa bir iş kurmak yerine büyük risk alıp kaçakçılığa girmek büyük talihsizlik insanımız için. Sonucu ise kendinden makul yani koca bir hiç ya da elde edilen bir şey varsa bile uğrunda verilen büyük bedeller.
· Hakkari’nin büyük çoğunluğu kendi arazisine sahip çiftçilerden oluşuyor. Bu araziler ekenek değil de biçenek olarak kullanılıyor. Herkes kendine yetme çabasında. Hatta onu bile başaramıyor insanımız. Çünkü tembellik var: Yazın üç ay ot biçip geriye kalan dokuz ayı sobanın arkasında yatarak geçirmek herkesin içine geliyor.
· Oysa büyük bir tarım potansiyeli var yörede. Yöre şartlarına uygun tarım yapılarak yüksek verim elde edilebilir. Bu konuda tarımla ilgili resmi kuruluşlardan ve günümüz bilgiye ulaşmadaki kolaylıktan yararlanılarak çok karlı işler yapılabilir. ( örnek: ülkemizde bitkisel yağlar konusunda büyük bir açık var. İthalatçı durumdayız. Ayçiçeği veya mısır yetiştirip bunu işlemek tahmin edemeyeceğiniz kadar karlı olacaktır.)

İş fikirlerini olabildiğine detaylandırabiliriz. Ama daha önemlisi bunu kendimiz yapabilecek olgunluğa gelmektir. Çevreye farklı bir açıdan bakabilmek gerekir. Herkesin aradığı bir iş ve nihayette işini geliştirip fark yaratmaksa, farklı olmayı ve farklı düşünmeyi öğrenmek gerekir.

Devam edecek...

 
Toplam blog
: 19
: 772
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

İstanbul'da oturuyorum. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. Tabi bu iktisadi ..