Bilgi mi Çanta Bekçiliği mi?

Yeni sözler yeni yazılar ama içerik aynı dostlar.

"Adalet" kavramını düşünmeye ne dersiniz? Anlam karmaşasına yer vermeden düşünelim, kavramın salt anlamıyla.. "tarihsel kökünde şunlar var bunlar var o bunu söylemiş diğeri böyle söylemiş"  karmaşasına girmeden biraz konuşalım. Adalet, kişinin ten rengi, ideolojik görüşü, boyu, kilosu, ayakkabı rengi ve pantolonu, saçına ve sakalına bakmaksızın hangi evde kimle hangi medeni hal çerçevesinde yaşadığına bakmaksızın ancak ve ancak yasalar gereğince tüm eylemlerinin değerlendirmeye alındığını anlatan bir kavramdır.

Bizler Türkiye coğrafyasında hayatın en özgür alanlarından biri olarak "üniversite"  çatısının hayalleriyle büyütüldük. Kampüsün kapısından girdiğin andan itibaren "sen özgür bir birey olacaksın, sosyal ve maddi anlamda artık her eyleminden kendin sorumlusun ve özgürsün" yalanlarıyla avutulduk. Zannettik ki isteklerimizi sınırsızca uygulayabileceğimiz bir yer orası. Bilimin peşinden koşmak istiyorsak sınır ve engel yoktu orada; kapılar sonuna kadar açılacaktı... Her zerresine tutkuyla bağlı olduğum bu şehrin öyle güzel bir üniversitesi var ki dışarıdan baktığın zaman Alice Harikalar Diyarında kafasına giriyorsun. Ben hala onun sarhoşluğundayım. Diyorsun ki burada büyük hayallerim var ben bu millete ve bu üniversiteye çok büyük katkılar yapacağım, kendini bilimin ve akademinin uğruna adamaya hazırsın. Ancak "birşeye sahip olmak için onu istemek yetmez! çalışmak da gereklidir!!" önermesi herzaman kulağımıza küpe edilmeye çalışılır. Ben size sizin de bildiğiniz birşeyi söyleyeyim; Burası Akdeniz, burası Türkiye, burası Harikalar Diyarı değil... Sen ne istersen iste neyi başarmak için çabalarsan çabala hiçbirşey ama hiçbirşey sözde akademik namus terbiyecisi zatlar için demlediğin çaya ve onlara gösterdiğin sözde ilginin yerini tutmaz. Burası Türkiye, burada başarı hiçbirşeydir.. Değerli olmak istiyorsan kendin olmaktan vazgeçeceksin ne olmalarını istiyorlarsa o olacaksın.