Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Şubat '07

 
Kategori
Bilim
 

Bilim yolundaki yokuşlar

Bilim yolundaki yokuşlar
 

Türkiye bilim ülkesi mi diyor bugün Sayın Abbas Güçlü.

Bu sese ses vermek istedim, yıllarca devletin Ar-Ge çatısında emek vermiş biri olarak.

Türkiye bilim ülkesi olma yolunun çok uzağına doğru koşar adım gitmekte. Bugün ülkemiz de en az değer bilime veriliyor çünkü. Ben bir siyasetçi yada bir maliyeci gibi değer biçemem. Ben bulunduğum yerden bakarak ancak kendi sentezlerimi söyleyebilirim.

Neresinden anlatsam ki konuyu. Neresinden başlasam içim acıyor çünkü. Hani biz gelişmekte olan ülkeyiz ve yetişmiş eleman ihtiyacı duyuyoruz ya, gelişmede atılacak adımlar için. Böyle bir çaba yok inanın bana. Bu sadece lafta söylenen bir dilek. Kaç yıldır AB uyum yasaları için çalışmalar yapılıyor değil mi? Ben bu konuda bir tek uzman arkadaşımın Ankara tarafından işlendirildiğini görmedim duymadım. Bu kadar olumsuz ülke şartlarında dil öğrenmiş, akademik kariyer yapmış ve devletin çatısında çalışan araştırmacıların değerlendirildiğini görmedim. Kaldı ki benim çalıştığım sektörde, zaten bir elin parmakları kadardır kendisine uzmanlık alanı seçip de bilim yolunda çaba harcayan meslektaşlarım. Bunlara da zaten ihtiyaç duyulmamaktadır. Nasıl bilim ülkesi olacağız bilmiyorum.

Bilimin üniversitelerde üretimden, uygulamadan uzak üretildiğine değinmiş Sayın Abbas Güclü. Uygulamanın içindeki sorunları çözmek için kurulan bilim yuvaları da araştırma enstitüleridir. Zaten üniversitedeki araştırmacılar, içinde çalışmadıkları kurumların sorunlarına da uzak kalmaktadırlar.

Bilime değer veren ülkeler de araştırma enstitüleri daha çok detaylandırılıp, neredeyse tek konuda çalışan araştırma kurumları kurulurken, biz de sürekli araştırmaları nasıl kapatırız diye konuşulmakta. Her gün bu muhabbetin yapıldığı bir ülkede, insanlar nasıl motive olup da, aldığı üç kuruşluk maaşa rağmen, sadece manevi tatmin için gecesini gündüzüne katarak ülkesi için bilim üretebilir.

Araştırma müdürlüklerinin bir türlü enstitü statüsüne ulaştırılamaması, hatta çalışanlarının araştırmacı kadrosuna bile dahil edilmemesi, mühendis kadrosu ile çalıştırılıyor olmaları ne akla hizmettir. Bunları, devlet yönetim kademelerinin bilime nasıl baktığını anlatabilmek için yazıyorum. Bilen bilir bunların neyi ifade ettiğini. Şu an da Türkiye’de bilime inanmayan ve değer vermeyen bir tutum vardır. Yetiştirilmek üzere genç eleman alınması gibi bir düşünce zaten hiç yoktur. Mevcut var olan araştırmacı çalışanları nasıl yıldırsak da kaçırtsak diye bakılmaktadır.

Devlet her zam döneminde memurların yükünden bahsetmektedir. Ben de başka bir yönünden bahsedeyim. Memurlar, bir kuruş fazla mesai bile almadan mesai saatleri dışında çalışmaktadır. Zaten benim çalıştığım sektörde mesai saati diye bir şey söz konusu değildir. Gidip bir hafta dağda, evinizden çocuğunuzdan uzakta yaşarsınız ve masa başında çalıştığınız maaşın aynısını alırsınız. Bir de orada cebinizden yemek parası ödersiniz. Çünkü günlük 19 YTL ödenir üç öğün yemek parası olarak. Yatma ücreti de 16 YTL dır. O da devlet ödenek gönderdiğinde marttan sonraki süreçte size ödenir. Bütün harcamalar o üç kuruşluk maaşdan yapılır. Buna rağmen projeler üretip sonuçlandırılır ama döner sermayeden katkı payı diye herhengi bir ödeme de yoktur bu kurumlarda.

Bütün bunları neden yazdım. Öyle farklı uygulamalar vardır ki devlet sisteminde. Kimileri bir eli yağda bir eli balda yaşar. Kimileri de sadece manevi tatmin için didinir durur. Ama son dönemde manevi tatmin de kalmadığı için, sistem çökmek üzeredir. Zaten geri dönüşü olmayan yaralar almış durumda. Sistemin içinde olan ve aslında hayata hep pozitif bakabilen birinin gözünden görülüp dilinden dökülenler bunlar. Keşke daha güzel cümleler yazıp paylaşabilseydim bilim adına.

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Bazı hizmetler asla özel sektör tarafından yapılamazlar. Sistemin çökmesini önemsemeyenler için dip not olarak yazdım.

 
Toplam blog
: 75
: 1357
Kayıt tarihi
: 27.12.06
 
 

Her daim doğa ile yaşayan biriyim.. Çünkü işim doğa ile iç içe olduğu gibi evimizde de doğa ile bera..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara