Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

15 Mart '16

 
Kategori
Psikoloji
 

Bilinç Irmağı : Bil'meyi Bil'mek

Bilinç Irmağı : Bil'meyi Bil'mek
 

Kendimizin ne kadar farkındayız? Ve ne kadar farkında olabiliriz? Bir başka ifadeyle kendimizi ne kadar “iyi” “ tanıyoruz?” veya “tanıyor muyuz?”

Belki de bu soruları cevaplandırmaya geçmeden önce, farkında olmak, tanımak, bilmek gibi kavramları irdelememiz gerekir. Sahiden sıkça kullandığımız farkındalık kelimesinin felsefece derinliği üzerine hiç düşünmüş müydünüz? Felsefe; farkındalığı bilinç kavramıyla açıklamaya çalışır. Hatta aynı zamanda bilinci de farkındalığı kullanarak açıklama gayreti göstermiştir. Demek ki, bilinç düzeyimiz nelerin farkında olduğumuzu neleri tanıyor biliyor ve hissediyor olduğumuzu etkiliyor diyebiliriz.

Maslow vari bir ifadeyle, bireyin kendini gerçekleştirme yolculuğunda kendi içsel dünyasında yaşadıklarına ve aynı zamanda dış dünyada deneyimlediklerine dair oluşturduğu sezgiler, hisler, düşünce ve görüşler aslında kişinin bilincini oluşturan şeylerdendir. Öyle ki, bilinç dediğimiz şeyi ırmağa benzetebiliriz. Yani adeta hayat damarlarımızda dolaşan kan gibi tüm yaşantılarımızda her bir hücremizden yayılarak ruhumuzu saran bir ırmak… Hal böyleyken, farkında olmak olarak niteleyeceğimiz her türden gerek psiko-sosyal gerek fizyolojik gerek sosyolojik tüm tablolarda bu ırmağın her damlasının ayrı ayrı önemli olduğu su götürmez bir gerçek. Üstünde durmak istediğim ve birazdan bilinç, farkındalık, tanımak ve bilmek kavramlarıyla ilişkilendireceğim ve siz gençlerin geleceklerinizi tasarlama yolculuğunuzda ciddi bir öneme sahip olan önemli bir şey de; öğrenme yaşantısı. Bilincimizin derin sularını ne kadar derinleştirebilirsek, öğrenme yolculuğumuzu da o kadar ileriye taşıyabiliyoruz. Fakat burada kritik bir durum söz konusu. İşte bu da; kendimizi tanıyor olup olmayışımızdan ileri geliyor.

Nasıl öğrendiğinizi biliyor musunuz? Yani öğrenme yaşantınızın farkında mısınız? Dünya üzerinde yaşayan her bir insan kadar öğrenme farklılığı vardır diyebiliriz. Bazılarımız görerek, bazılarımız duyarak bazılarımız hissederek bazılarımız farklı şekillerde öğrenebilir. Her ne kadar geleneksel eğitim yaklaşımlarında öğretmenlerin sınıflarda toplanan öğrenci kitlelerine sabit bir metotla bir şeyler öğretmeye çalıştıklarına sıkça şahit olsak da işin psikolojik ve felsefi yönü böyle değil. Evet; hepimiz kendimize has özelliklerle varoluş yolculuğumuzda yürüyoruz. Öznel bir öğrenme stratejisine sahip oluyoruz. Bugün bu çalışmayla beraber, öğrenme yolculuklarınızın farkında olma gayreti göstermemiz gerektiğini, neyi nasıl ve ne şekilde öğrenebildiğimizin farkında olursak yani kendimizi tanırsak; kendimizi gerçekleştirme sürecimizi daha emin adımlarla oluşturabileceğimizi anlatmak istedim.

Bilinçli, farkındalık düzeyi yüksek, kendi ilgi yetenek beceri ve öğrenme yöntemlerinin farkında olan bireyler olabildiğimizde gerek akademik gerek toplumsal gerek de kişisel gelişimlerimiz açısından başarılı bireyler olmuş olacağız. Başta kendimize sonra ailelerimize ve toplumumuza katkısı olan bireyler olabilmek farkında olmaktan geçiyor. Kendimizi ne kadar iyi tanırsak, bilincimizi ne kadar açık aktif ve ileride tutarsak mutluluk ile harmanlanmış güzel bir varoluş yolculuğu bizi o derece içine çekiyor olacak…

Başarının anahtarı, kendini bilen çevresini bilen, duygularına düşüncelerine hissettiklerine ve öğrenme yaşantısına kulak veren, kendini gerçekleştirme serüvenine adım atmış, bilinç ırmağını derinleştirmiş ve bolca sorgulayan daha iyiye erişmek için koşan bireylerin elindedir…

Şimdi siz de o anahtarı elinize alabilirsiniz…

 

SILA PAYLAR 

 
Toplam blog
: 31
: 523
Kayıt tarihi
: 19.04.12
 
 

Psikoloji - Felsefe - Özel Eğitim - Rehberlik  " Tüm çocuklar gülsün diye, gökyüzünü Mavi'ye boya..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara