- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Biliyorum ki; yağan yağmurlar beni yarın sabah da ıslatacak...

ÇEKİM I/BÖLÜM I:
Yaş 14...Görüntüde genç bir kız.
Elinde bir defter...
Kamera...Şimdi ilk sevgilinin, kızın tuttuğu günlükleri okuduktan sonra, son yaprağa düştüğü notlara doğru çevrilmiş.
Objektif, defterin sarı yaprakları üzerine dolmakalem kullanılarak yazılmış satırlara zoomlanmış: Defterdeki el yazısı sonderece okunaklı ve bir o kadar da zarif. 17 yaşında bir çocuğun, üstelik bir erkek çocuğun yazısı
olamayacak kadar zarif...
Yazılanlarda ki, anlam ve bu günlüğün son sayfalarına düşülmüş olmalarının taşıdığı mana ise, ayrıca ilginç.
Bir kız çocuğu ve bir de delikanlı...
Hayatın daha çok başında. Yaşıyacaklarının ne olduğundan habersiz,
Akıllarda; hayatın ne olduğuna dair bir takım fikirler uçuşmakta...
Düşülen notta ise şöyle yazmakta:
"Hayat yaşandığı kadar vardır...
Ötesi ya hafızada ki hatıra, ya hayalde ki ümittir.
Hüsranı ise, bir yerde kabul ediyorum: Yaşamak mümkününden yaşıyamamış olmakta"
Çetin Altan...
ÇEKİM I/ BÖLÜM II
Şimdi kamera görüntüyü epey uzaktan alıyor...
23 Yıl sonra: Sahnede ki, bu defa bir kadın...
Elinde yine o sarı sayfaları olan, defteri tutuyor.
Sayfalar gerçek rengini korumaktan uzaklaşmış olsa da, artık büründükleri renk hazan sarısına çalsa da, notlar hala okunmakta. Sadece mürekkebi kokusunu kaybetmiş, rengi biraz daha uçmuş...
Ama asıl değişiklik ne mürekkepte, ne de sayfaların renginde. Asıl değişiklik, sayfalara sinen koku da.
Burnuma gelen artık o taze çiçek kokusu değil. Günlüğümün sayfaları arasına kurutulmak için bıraktığım, sonraları orada kendi halinde unutulmuş olan o gülden gelen, eskimişliğinin o insanın içini ezen kokusu...
Kadın, sanki biraz sonra aşağıda kendini izleyen binlerce gözün önünde ip üzerinde yürümeye başlayacak olmanın verdiği ifadeyle karşımızda durmakta...
Sanki bu görüntü kayıt edilmeden hemen önce, damarlarına; konsantrasyon, gerilim ve riskten oluşan türden bir karışım zerk edilmişcesine, tuaf bir ifade taşıyor gözlerinde. Ve bu türden bir gerilimi dengelemeye çalışıyormuşcasına gergin bir halde yıllar öncesinden bu güne, kendinden kendisine bırakılmış mesajı okumakta...
Az önce aynada gördüğüm, belki saniyenin onda biri kadar bir süreliğine donmuş olan o görüntüden, hafızamda çakılı kalan bunlar oldu...
Mekan: Gözlerim
Zaman: O hassas dengenin bozuluşuna doğru yürüdüğümü bildiğim sınav sahnesine doğru ilk adımları atmazdan hemen önce.
Yazan: Ben
Oynayan: Kendim
ÇEKİM I/BÖLÜM III
Şimdi sondan bir önceki sahne:
Görüntü de ben: İp üzerine doğru yürümezden bir adım ötede ve elim çenemde...
Aklımda, az önce baktığım günlüklerde, 23 sene öncesinde bu gün tarihli yazılmış notlar...
Şimdileri yaptığım: Sığınaktan uzaklaşmaya tek bir ayak, bir basamak yada bir kol mesafesinde durarak ve işin ilginci; ne kaçarak nede uzaklaşarak, yapmak ile yapmamak arasında kalarak hayatı böyle de yaşamaya çalışmak...
Bir soru var cevaplanacak,
Bir sır var açılacak,
Bir buluşma var yaşanacak
Bir ayrılık var tadılacak,
Bir yol var yürünecek,
Bir hayat var tamamlanacak...
Bu ne ilk, ne de son olacak;
Biliyorum ki; yağan yağmurlar beni yarın sabahta ıslatacak...
"O halde ne duruyorsun? Haydi at adımını, yürü ipin üzerinde" dedim kendime...
"Biliyorsun, senin için her karardan sonra varılacak son durak: En kötü karar bile, kararsızlıktan iyidir sözüne sığınarak, bildiğin doğrultuda yaşamak olacak..."
Sevgi ve ışıkla
Ayna
11.02.07