Bindiği dalı kesmek

Ne yazık ki önceki yazım olan “Kaoskeş Türkiye”de anlattığım gerçekleşmiş vaziyette. Türkiye’de sorunları demokratik platformda çözememe beceriksizliği, inatlaşma kültürü ve bu inatlaşmadan doğan kaos ortamını devam ettirdiğimiz sürece Türk Milleti ve devleti olarak bu filmi daha çok seyredeceğe benziyoruz.

İki tarafta olgunlukla yaklaşarak çok rahat bir şekilde var olan meseleye bir çözüm getirebilirdi. Maalesef bugün Türkiye’de yaşananlar gelecek 1 Mayıs’lar için çok kötü bir örnek olacak, otuz bir sene önce olduğu gibi.

İşçilerin bayramı olarak nitelendirilen ve işçilerin simgesi olan 1Mayıs yeni simge olarak kendisine biber gazını, çatışmayı seçecek herhalde. Barış, kardeşlik, demokrasi gibi kavramların işçilerle birlikte bu bayramın şemsiyesi altında toplandığını düşündüğümüzde ortaya çıkan tablo maalesef bu kavramlara Türkiye’nin ne kadar kapalı ve kaosa ne kadar bağımlı bir ülke olduğunu gösterdi bize.

Yaşanan bu görüntüler Türkiye’de demokrasinin ne kadar “yaşatıldığı” konusunda dünyaya gerçekten çok detaylı mesaj verdi. Türkiye’de yaşananlar belki birkaç istisna hariç hiçbir ülkede bu şekilde yaşanmadı herhalde.

Bu hadiseleri bize yaşatanlar, kendilerinin ne kadar “demokratik” olduğunun herhalde farkındadırlar. Bu inatlaşmayı başlatan iki tarafta yarattıkları bu tabloyla Türk insanına ne kadar “iyi” örnek olduklarını televizyonlarının karşısında sebep oldukları görüntüleri izleyerek göreceklerdir.

İnatlaşmanın hüküm eden tarafı da “Bindiği dalı kesmek” atasözünü, yaşanan bu hadiselerden sonra acı bir tecrübeyle yaşayarak görecektir maalesef.