Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

18 Eylül '12

 
Kategori
TV Programları
 

Bir analiz: Adını Feriha Koydum

Olanaksız aşkların en ünlü örneğini Amerikalılar, Pretty Woman adlı filmle yapmışlardı. 1990 yılıydı, üniversitede ilk yılımız, Ankara’daki Akün Sineması’na gidip güzel bir seks işçisi kadının sonunda milyoner bir adamla nasıl sevgili olduklarını izlemiştik. Tabii ki etkilenmiş filan değildik de yine de kaç liraysa paramızı harcamıştık netice itibariyle. Aslını soracak olursanız, randevu evi işleten bir patroniçenin masum üniversiteli kızı olarak bile pazarlanabilirdi Feriha ve o haliyle bile tutardı. Eminim böyle abuk subukluklar da Türk; ya da yabancı bir filme konu olmuştur.

Feriha’nın kapıcı kızı olması aslında, kapıcıların toplumca dürüst kabul edilen meslek sahipleri arasında en alt basamakta bulunması varsayımından hareketle seçilmiş bile olmayabilir. Feriha bir işçi, memur, devlette çalışan bir mühendisin kızı da olsa, İstanbul sosyetesine gelin olma sürecinde benzer yalanlar söylemek, benzer aşağılanmalara maruz kalmak zorunda kalacaktı. Kapıcılık, dizideki birçok aileyi ve karakteri, Ferihaların hizmet verdiği aynı apartmanda toplayarak senaryocuların işini kolaylaştırdı, hepsi bu.

Adını Feriha Koydum’u (AFK) izlemeyi hiç düşünmemiştim. ABD’de doktoralı bir arkadaşım hiç kaçırmadan izlediğini söyleyince hayret etmiştim. Final bölümü yayınlanmadan bir iki hafta önce de, dizi izlediğini söylememem gereken bir meslektaşıma (ama Allah için o AFK’yi izlemedi) Hazal Kaya’nın bir arkadaşı, dizinin yeni sezonda Hazal Kaya’sız devam edeceğini fısıldadı. Sonra üniversitemizin mezuniyet töreninde Kaya’yı gördüm; ama iki metre uzağımda durduğu halde gidip tanışmama yine meslektaşlarım engel oldu. Bütün bunlar beni hazırlamış olmalı ki annemlerin yazlığında, sıcak saatlerde TV karşısında mayışırken rast geliverince AFK’ye, annemle alay ederek birkaç bölümünü severek izledim. Tatil bitip de İstanbul’a dönerken bu sayfanın kapandığını ümit ediyordum; ama analitik yönüm daha önce yine tesadüfen takıldığım Asidizisine yaptığımı yapmam gerektiğini belirtti. Youtube’daki izlemediğim bölümleri, sahneleri vın vın atlayarak bugün nihayete erdirdim.

Bir gün, bu dönem yapılan Türk dizilerini bir araştırmacı da incelemeye kalkarsa, Aşk-ı Memnu ile  başlayan analizler dizisinde masaya yatırdığım bu üçüncü dizi hakkındaki düşüncelerimden –bana atıfta bulunmak koşuluyla—yararlanabilir umuduyla yazıyorum.

AFK ile sonuna kadar alay etmek mümkün; ama senaristlerin benim isteklerimi bile şu; veya bu şekilde konuya dahil edebildiklerini göstermesi, belki de benim algımı bile yönlendirmeyi başarabilmesiyle aslında çok da yabana atılmayacak bir dizi. Tabii her şeyden önce AFK, solcu ve eşitlikçi bir dünya tasavvurunun tamamen çöktüğü bir dünyanın izleyicisine sesleniyor (tüm diğer Türk dizileri gibi). Akasya Durağı ve Geniş Aile gibi bir iki mahalle komedi dizisini saymazsak, hemen hepsinde hanedanlarla tesadüfen iletişime geçen, genelde fakir; ama kişilikli ve çok güzel kızların sınıf atlaması bizleri, belki bizim de birer çirkin ördek yavruları olduğumuza, o zengin insanlarca bir gün keşfedilebileceğimize bizi inandırıyor. Çoğumuz, aç kalmadığımız, sokakta uyumadığımız sürece, neden bazılarının o lüks hayatları yaşadığını sorgulamak isteğinden yoksunuz. O hanedanları TV’den, gazetelerden takip edebildiğimiz sürece, bu masallar bize, daha eşit bir dünya düşüncesinden daha çekici geliyor. İşte, bir vakıf üniversitesine burslu olarak giren Feriha, bir kulüp toplantısı; ya da derste katıldığı tartışmalarla değil, çok; ama çok iyi kalpli kalmayı sorunlu aile geçmişine ve hızlı playboy yaşamına rağmen başaran Emir, ona arabasıyla çarpıp dandik cep telefonunu kırınca sınıf atlama sürecine başlıyor. Yeni cep telefonu alayım sana, yok alamazsın, yok beni evime bırakma itiş kakışıyla Emir bu kızın o zamana kadarki yüzlerce sevgilisinden farklı olduğunu düşünüp ona âşık oluyor.

Feriha güzelliği ve özel hayata duyduğu saygıyla beğenilmeyecek bir kız değil. Kendisine sorun çıkarmış bir kız arkadaşının kürtaj olduğu sırrını sevgilisi Emir’e, bir ton yanlış anlamaya neden olmasına rağmen, söylemeyecek birisi. Yahut, dizinin bence en olgun karakteri Levent Kaptan’la apartmanlarından evli bir kadın olan Sanem Hanım’ın gizli ilişkisinden bile başkalarını haberdar etmiyor. Emir’se bence son derece özelliksiz ve aslında bu özelliksizliğiyle çok gerçekçi bir karakter. Bana kalırsa kocaman kafasıyla yakışıklı bile değil; ama hadi diyelim öyle, gerçekten tın ve boş bir karakter. Kendine aşırı güvensiz, dolayısıyla da her şeyi bol bol yanlış anlayıp derhal fiziksel şiddete başvuran (çocukluk arkadaşına bile, Feriha’yla ilişkisi var sanıp sormadan soruşturmadan herkesin ortasında dalan) birisi. Bu pencereden bakınca Feriha’nın onu yalnızca parası, çok da hayvanın teki olmamasından dolayı, isteyebileceğine inanıyorum. Nitekim, aylar boyunca tesadüflerle Emir Feriha’yı zengin kızı sanıp sonra acı gerçeği öğrenip hem Feriha’ya hem de ailesine manevi işkenceye başlayınca, Feriha, erkek kültürün kadınlara yakıştırdığı, buldu mu bırakmazlar, yaftasına uygun bir şekilde ne olursa olsun onu tekrar kazanacağını söylüyor, kan kusuyor da kızılcık şerbeti içtim, diyor.

Eğer Levent Kaptan Feriha’nın hayatında olmasa bu düzeysiz ilişki gerçekçi olabilirdi. Ama Levent Kaptan, çok asil,  kesinlikle dedikoduya prim vermeyen ve soğuk bir annenin (izlemekten zevk aldım kadını) zengin oğlu. Kendisi de kardeşi de düzgün tipli. Yatını kendi çizmiş, bir zamanlarki ben gibi cep telefonu olmayan ve sanırım doktoralı (benzerliğimiz burada bitiyor) bir adam. Ve Feriha’ya âşık oluyor. Bu kadar protest bir Kazanova belki böyle bir maceraya her şeyi bilerek atlıyordur (Gerçi Levent kendisi çıtır bir kıza sevdalanırken, eski sevgilisi Sanem’in kendi kardeşine sarkmasına çok bozuluyor, bu da bu Buda kişilikli olgun adamın saçmaladığı nokta olacak sonradan). Başkası olsa kızardık; ama Feriha’nın sevimsiz erkek ikiz kardeşi Mehmet bile Feriha’ya daha uygun olanın Levent Kaptan (sonrasında üniversiteden hocası) olduğunu görebiliyor (Mehmet’e zaten bir tek orada sempati duyabildim).

Ama belli ki izleyici Feriha’nın yalnızca ve yalnızca Emir’in helali olmasını ister, diye düşünmüşler. Emir bir ayrılık anında bile başka bir kadınla yatabilir, az daha onu gebe bıraktı diye izleyici gerilmeye çalışılır; ama kötü (Hande, Sanem, Seher vb); ya da masum; ama zavallı (Feriha’nın hala kızı) olmayan Feriha, Emir’le, ve o da ancak evlendikten sonra yatabilir.

Aman Tanrım nasıl da sıkıcıydı Emir ve Feriha’nın boş konuşmaları! Hadi Hazal Kaya’yı izlemek zevkti de belli bir süre sonra, ulan Levent Hoca’ya bu yapılır mı, inşallah Levent Hoca da gider, Feriha’yı Emir’den ayırmak için her pisliği yapan Hande ile birlikte olur, diye ister oldum. Nitekim, Hande’nin en insani oyununun bir parçası olarak, bir süre Levent ve Hande çift oldular (birbirlerine de yakıştılar); ama Feriha’yı kandıramadılar. Sonra sonra en inanılmazı oldu, Feriha Emir’i bıraktı, nasıl oldu anlamadık; ama herhalde uzaktan mektup yollayarak ondan boşandı ve üç yıl Levent’le ABD’de yaşadı (neredeyse istediğimiz oldu).  21 gün görmediğini unuturmuş insan, kız üç yıl boyunca Levent’le aynı evde ayrı yataklarda uyudu da Emir’i unutmadı. Niye ya niye? Sonra da Levent seni bırakmam hiç dedikten bir gün sonra, bir başkasıyla nişanlanmış Emir’le yeniden evlendi. Feriha’ya bu hiç yakışmadı. Ama onu öldürmek kimseye yakışmadı. O yüzden inşallah Emir’in Yolu batar diyorum.

AFK, çoğu klişeleri kullandı durdu. O kadar çok bölümde, fakiri zengini, lüks hastanelere yattılar çıktılar; dindar ve gıcık kapıcı baba, artık beni kahkahalarla güldürecek kadar, o denli çok kalp krizi geçirdi, o kadar çok namus söylevleri çekti; iki ara bir dereyi bulmaya çalışan anne tiplemesi bize o kadar çok kendi annelerimizi anımsattı ki! Ama ben en çok Feriha tokatlar yediğinde rahatsız oldum. Neden, dedim, namaz kılan bu tutucu baba ve ipsiz sapsız kardeşi Mehmet, en azından şiddet kullanılmayabileceğini göstermedi izleyiciye? Neden baba, bu devirde kızının kendi erkek arkadaşını seçebileceğine, en azından karısıyla konuşurken, razı olup asıl sınıf farkından dolayı acı çeken kızını başka şekilde ikna etmeye kalkmadı? Bu Türk dizilerinin en devrimcisi hala Yabancı Damat ve eşleri ölünce ikinci bir evlilik yapabileceklerini olgun kadınlara düşündüren Şehnaz Tango mu olmak zorunda? Bunlar böyle olmakla beraber, yine de Feriha, gerçekçi şekilde Emir’le kaçarak, sonlara doğru babasına, hatalarıma rağmen beni ben olarak kabul etmelisin, diyerek yine de bir nebze mesaj verdi. Onu da es geçemem.

Asıl karakterler dışında (Emir’i saymıyorum) izlemesi en zevkli karakter tabii ki Cansu karakteriydi. Hattâ, yazlıkta ilk rastladığım ve beni AFK’ye bağlayan sahne, onun sinir krizine girip  Feriha’nın annesini kovduğu sahne olabilir. Hande karakterinin bozulduğunu tüm izleyici anlasın diye takınmak zorunda kaldığı yüz ifadeleri de beni üzmedi değil. İzleyiciyi elde tutmak için oyuncular bile aslında çok özgür bırakılmıyorlar besbelli. Sonuçta arkadaşlar, ben Etiler’de bir apartmanda oturmak istiyorum; ama gücüm orada bırakın Sanem Hanım’ın dubleks dairesini normal güzel bir daireye bile yetmiyor. Ondan sonra siz de oturmuş AFK izlemişsiniz.

 
Toplam blog
: 19
: 865
Kayıt tarihi
: 11.06.12
 
 

Sabancı Üniversitesinde Endüstri mühendisliği dersleri veriyorum. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara