Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

22 Ekim '12

 
Kategori
Anılar
 

Bir anı

Bizim okulda, ortak dersleri; fakülteleri Maslak’ta olduğundan bu kampüs dahilinde seçmeleri makul olan İnşaat Fakültesi öğrencilerinin, Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin bulunduğu Taşkışla’da verilecek derslerden seçmeleri yorumlara neden olur. Ben, bir dersin seçilmeye değer bulunmasını anlayamadığımdan ders seçimlerini arkadaşlarıma göre ayarlardım. Bir Türkçe dersini Maslak’ta yer kalmadığından olsa gerek Taşkışla’da almış bulunduk. Her zamanki gibi en arkaya oturmuştuk ve ben her zamanki gibi başka şey düşünüyordum. Bizim fakültenin kodu 01’dir. Hoca yoklama yaparken üç numaranın bu kodla başladığını görünce sordu: “Kim bu inşaatçılar?”. O ana kadar suratına bakmamıştım. Elli yaşlarında, kır saçlarını geriye taramış takım elbiseli bir beyefendi. Saçını şekillendirmek için limon kullanıyor olduğuna bahse girerdim. Davetlerde; “Montmartre’daki Cafe de Chateaudun’un spesiyal şarabı Ven Roze’u bilirsiniz...içine gül yaprağı koyulur” cümlesini söylerken “koyulur”u “koyuğluğ” diye telaffuz eden züppe diplomatlara benziyordu. Otorite konumundaki kişilerle mümkün olduğu kadar az muhatap olmayı tercih eden arkadaşlarım, otorite konumundaki kişilerle mümkün olduğu kadar çok münakaşaya girmeyi tercih ettiğimi bildiklerinden, buradayız der gibi elimi kaldırmam üzerine söylenerek kıpırdanmaya başladılar. “Maslak’ta ders yok muydu?” diye sordu. Vahim bir surat ifadesi takınıp: “Vardı hocam, biz kız öğrencilerle tanışırız ümidiyle buradaki dersi seçtik, o kadar yalnızız ki incinirsiniz...” dedim. Amfi kahkahalarla uğuldarken, öfkeden yüzü kızaran hocanın çene kasları bir an seğirdi, bir şey söylemek için açılan ağzı söyleyecek bir şey bulamayarak kapandı, bozuntuya vermemek için o da gülmeye başladı. Bir süre sonra, ben aramızda geçen konuşmayı unutmuştum bile, “komik arkadaşımız bize söylesin” denildiğini duydum. Yanımdaki arkadaşım kulağıma fısıldayarak soruyu tekrar etti. Yahya Kemal’in çok bilinen bir şiirinin adını vererek kimin yazdığını soruyordu. Cehaletimi topluluk önünde tespit edip, haklı çıkmış gülümsemelerle şimdiki gençlerin durumuyla ilgili benim üzerimden teraneler anlatacak, oradaki kızlara bunları değil, bakınız benim gibileri tercih etmeniz gerekir mesajı verecekti. Sadece cevabı söyleyip işi uzatmayabilirdim, ama bu kendine hayran yaşlı adamın kafamdan geçenleri ikinci kez sekteye uğratması canımı sıkmıştı. Onun da içinde bulunduğu duruma nazire olsun diye Yahya Kemal’in çapkınlıklarıyla ilgili bir hiyake anlatarak konuyu, annesiyle münasebeti bulunduğundan Nazım Hikmet’in ilk hocalığını yapmış olmasına getirip, daha iyi bildiğim Nazım Hikmet’ten mahalleden arkadaşımmış gibi söz ederek sonraları vicdan azabı duymama sebep olan gereksiz bir gösteri yaptım. Çok şaşırdığını görünce ekledim : “Mühendis olmamız sizi yanıltmasın, meşreb-i nasazımız edebiyatçıdır”.
 
Toplam blog
: 2
: 109
Kayıt tarihi
: 10.11.10
 
 

Ekim 1984'te doğdum. İTÜ'den mezun olduğum günden beri mühendis olarak çalışıyorum. Yazı yazmanın ya..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara